Üniter Yapı, Yeni Anayasa Ve Türklük...

Ülkede zaman zaman alevlenen " Anayasa" ve "Üniter yapı" tartışmaları yalnızca hukuki değil, aynı zamanda tarihsel, kültürel ve sosyolojik bir bağlam taşır. Son yıllarda bu kavramlar etrafında yürütülen söylemler, yapılan açıklamalar, bazen örtülü beyanatlar toplumun geniş kesimlerinde bir endişe kaynağına dönüşüyor. 
×××
Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısı bir tesadüf değildir. Tarihsel bir zorunluluk ve gerçeklik sonucudur. Osmanlı’nın son döneminde yaşanan çözülme, ayrışma, etnik ve mezhepsel parçalanma ile gelen yıkım; kurucu kadroların gözünden kaçmamış, durumu iyi analiz etmişlerdi. Yaşananlar yeni inşa edilen devletin varlığı için büyük bir ders niteliğinde olmuştur. 
×××
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman arkadaşlarının öncülüğünde inşa edilen Cumhuriyet, bu stratejik coğrafyada farklı kimlikleri bir çatı altında birleştirebilmenin en sağlam yolunun milletleşme olduğuna inanıyordu. Bu milletin adı ise Anayasa’da açıkça belirtilmiştir: Türk milleti.
"Türk milleti" kavramı, ırkî bir kimlikten öte, ulus devlet inşasının bu topraklarda ortak bir tarih, kader ve kültür etrafında birleşmiş yurttaşlar topluluğudur. Bugün bu kavramı tartışmaya açmak, aslında sadece hukukî bir terminolojiyi değil, bir arada yaşama iradesini, birliktelik ruhunu da zedeleyebilir.
×××
Son yıllarda, "Türklük" kavramı bazı çevrelerce ayrıştırıcı, ırkçı bir yaklaşım olarak sunulmaya çalışılıyor. Oysa bu kavram, Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak çimentosudur. Anayasa’da geçen "Türk milleti" ifadesi, sadece Türk kökenli vatandaşları değil; Kürt, Laz, Çerkes, Boşnak, Arap vb. etnik kökenden insanı, ortak bir vatandaşlık bağında birleştiren siyasal ve hukuksal birliktelik ifadesidir. Şunu da belirtmek gerekir ki; sık sık farklı etnik ve mezhepsel vurgular yapmak, bu kavramları dillendirmek ayrıştırmaya meyilli zihniyetlere ve bundan rol kapmaya çalışanlara koz verebilir.
×××
Bir Fransız’ın etnik kökeni ne olursa olsun “Fransızım” demesi gibi, Türkiye’de de herkesin “Türk’üm” demesi, bir vatandaşlık ifadesidir. Bu durum Fransa'da sorun teşkil etmezken bizim coğrafyamızda sorunmuş gibi görmenin arka planında neler olduğunu iyi düşünmek gerekmez mi? Türklüğü daraltmak, bu birleştirici gücü zayıflatır; Türklüğü dışlamak ise milleti parçalar. Bu nedenle üniter yapı da, Türklük kavramı da bugünün dünyasında sadece bir devlet refleksi değil; aynı zamanda toplumsal barışın sigortasıdır.
×××
Yeni Anayasa yapma iradesi, Türkiye’nin demokratikleşme ve hukuk devleti idealine yaklaştırılmak istenmesi açısından değerlidir. Ancak istisnasız herkesin önce var olan anayasaya uyması ve anayasanın adil, eşitlikçi uygulanması tatbik edilmesi gerekir. Hukuk devleti, kanun üstünlüğü ilkesi tepeden tırnağa kabul edilip uygulanması esastır. Ardından tüm kesimlerin yeni anayasaya ihtiyaç olduğunu kabullenmesi gerekir. Ancak bu anayasal reform iradesi, kurucu değerlerle çeliştiği, devletin ve milletin temel birleştirici kolonlarını zedelediğinde, küresel dizayna hizmet eder hale geldiği anda, yeni anayasal reform değişim değil tahribat üretir. Uluslararası konjektürün planlarına uygun yürütülürse  korku, kaygı,  tahribatı artırır. Anayasal değişime yönelik adımlar ve söylemler inandırıcılığını kaybeder. 
×××
Üniter yapı, Türkiye’nin bağımsızlıkla eş anlamlı gördüğü bir yapıdır. Bu nedenle yeni Anayasa, özgürlükleri ve hakları genişletirken; milletin ortak paydası olan çatı kavram Türk milleti  kimliğini ve üniter yapıyı zayıflatmamalıdır. Bu süreçte dikkat edilmesi gereken husus, bölgesel aidiyetlerin, etnik ve mezhepsel söylemlerin millî birlik ve bütünlüğü tehdit edecek bir zemine çekilmemesidir. Zira Türkiye’nin coğrafi konumu, tarihsel, siyasal sorumluluğu ve karşı karşıya olduğu jeopolitik riskler, güçlü ve bütünleşmiş bir merkezi yapıyı gerekli kılıyor.
×××
Türkiye Cumhuriyeti; bugün genç bir nüfusa, büyük bir potansiyele, tarihiyle, milletiyle barışık ama geleceğe bakan bir vizyona ihtiyaç duyuyor. Bu vizyonun temelinde de ne Batı’nın ithal kavramları, ne de günübirlik siyasi hesaplar olmalı. Temelde olması gereken şey, Türk milleti olma bilinci ve bu bilincin şekillendirdiği güçlü bir devlet hafızasıdır. 
×××
Neticede, Anayasa tartışmalarını elbette yapalım. Hatta gerekirse, birçok maddeyi masaya yatıralım. Ancak devlet, millet, birlik bağımsızlık ruhunu ayakta tutan anayasanın temel kolonları ile oynanmamalıdır. Hatta tartışılmamalıdır. Bu maddeler masaya konmamalıdır. Tartışılırsa amaç üç aşağı beş yukarı belli olur. Ama unutmayalım ki, bu ülkenin harcında tam eşitliğe dayalı şovenist olmayan ortak kimlik "Türk milleti" fikri vardır. Üniter yapı, bu milletin sadece siyasi değil, aynı zamanda tarihsel ve kültürel hafızasının da sigortasıdır.
×××
Bu hafızayı tartışmaya açmak, silmeye çalışmak, sadece bir Anayasa değişikliği olmaz; bir milleti kendi kendine yabancılaştırma ve ayrıştırma girişimi olur. Ve bu, en büyük kayıp ve yıkım olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Mehmet Şal Arşivi

BAĞIMLILIK ÇORAKLAŞAN ZİHİNLER

01 Aralık 2025 Pazartesi 11:35

Dünden bugüne Aydın Balcı

19 Kasım 2025 Çarşamba 12:58

İhtirasın bedeli

11 Kasım 2025 Salı 11:46

Haysiyet Cellatları

05 Kasım 2025 Çarşamba 11:20

Yeniden doğuş

29 Ekim 2025 Çarşamba 09:55

Beşerin Samimiyet Öyküsü

22 Ekim 2025 Çarşamba 11:08

Entellektüel yalnızlık

16 Ekim 2025 Perşembe 10:00

Sosyal Medya Tarihçiliği

06 Ekim 2025 Pazartesi 14:32

Karakter mi kariyer mi

02 Ekim 2025 Perşembe 10:53