Her yaz mevsimiyle birlikte gelen sıcaklık artışı, beraberinde orman yangınlarını da getiriyor. Türkiye'nin dört bir yanında çıkan yangınlar sadece ağaçları değil, içinde barındırdığı tüm canlıları, ekosistemi ve dolaylı olarak bizleri de etkiliyor. Birkaç dakikalık dikkatsizlik ya da bilinçsizlik, binlerce hektarlık alanı yok edebiliyor.
Orman sadece ağaçlardan ibaret değildir; bir ormanda kuşun yuvası, sincabın kışlık erzağı, arının yaşam alanı vardır. Toprak ormanla nefes alır, su kaynakları onunla beslenir. Bu yüzden her yangın, doğanın dengesini bozan büyük bir travmadır. Üstelik bu tahribatın onarılması yıllar alır, bazılarıysa asla geri gelmez.
Yangın sonrası ortaya çıkan manzara, yalnızca bir doğa felaketi değil; aynı zamanda bir insanlık sınavıdır. Çünkü bu yangınların büyük çoğunluğu insan eliyle başlıyor. Piknikten sonra bırakılan bir cam parçası, söndürülmemiş bir izmarit ya da keyif uğruna yapılan bir ateş, geri dönülmez zararlara yol açabiliyor.
Çözüm aslında karmaşık değil: bilinçli olmak, dikkatli davranmak ve çevremize sahip çıkmak. Ormanlarımızı korumak sadece orman işçilerinin ya da yetkililerin değil, hepimizin sorumluluğu. Çünkü doğa bize değil; biz doğaya muhtacız. Ve unutmamak gerekir ki; yanan sadece ağaç değil, geleceğimizdir.