GÖLGELERİN EFENDİLERİ: Bin Yıllık Öğreti ve Bugünün Karanlık Mahfilleri

"Tarih tekerrür etmez; fakat ritmi, akışı hiç değişmez. Unutulduğu düşünülen olaylar, gerçekte hiç kaybolmaz. Kendini hatırlatacak ortamı ve zamanı bulduğunda hiç vakit kaybetmez. Adı değişir, mekânı değişir, zamanı değişir; lakin yöntemler hep aynı kalır."

Otorite boşluğu olur, siyasetin üzerine sis çöker, devlet sarsılır, toplum zihinsel ve düşünsel bir belirsizliğe sürüklenir. Tam da o anda ortaya hep aynı aktör çıkar: "Yeri gelir gölgeden, yeri gelir puslu-sisli ortamdan yöneten küçük ama zeki-uyanık, korkuyu sistematik bir politika ve korku aracına dönüştüren yapılar."

Günümüzde Kafkasya'da, Balkanlar'da, Ortadoğu’da, Afrika'da, Latin Amerika'da ya da başka coğrafyaların karanlık dehlizlerinde, perde arkalarında görünen bu resim yeni değildir. Bunun belki de ilk örneği hiç kuşkusuz Haşhaşîler (Batıniler)… Hasan Sabbah'ın Alamut Kalesi'nde inşa ettiği sistem ve korku düzeni; günümüz siyasal, politik çatışma kültürünün "laboratuvarı"dır denilebilir.

Haşhaşîleri anlamak için örgütün kalbine bakmak gerekir: "Bilgi, Sadakat, Psikoloji." Muhteşem Selçuklu ve ordusunun kâbusu, korkulu rüyası bu üç sacayağı idi. Mesela; büyük devlet adamı Nizamülmülk’ün öldürülmesi yalnızca bir suikast değil; bir devletin ve siyasetin, bir devrin çöküşünün ilk adımı oldu. Selçuklu iktidarının güç dengeleri alt üst oldu. Devasa otorite bir hançer darbesiyle gücünü ve istikrarını yitirdi. Siyaset bilimi bu duruma: "En önemli aktörü yok et, sistemin dengesini, devlet aklını çökert" diyor.

Günümüzde de devletleri bitiren çoğu zaman askeri güç değil; karar mekanizmasına, siyasetin işleyen çarkına saplanan görünmez hançerdir. Hasan Sabbah; "Bir devleti devirmek için ordulara değil, doğru seçilmiş bir devlet aklına ulaşmaya ve onu kullanmaya, zihinsel hâkimiyeti elde tutmaya ihtiyaç vardır." fikrini benimsemişti.

  1. yüzyılın siyasi matematiği; zamanın akışında bu modelin belirli aralıklarla uygulandığını doğruluyor.
  • Saraybosna’da bir kurşunla koca bir imparatorluk parçalandı.
  • Rabin suikasta uğradığında İsrail-Filistin barış ışığı tarihin karanlığına gömülmüştü. Durum karşısında Yaser Arafat gözyaşlarını tutamamıştı.
  • Hâlen tartışma konusu olan Kennedy suikasti ile ABD’nin gücü değil ama özgüveni yara almıştı.
  • Ortadoğu’da nükleer bilim insanlarının ortadan kaldırılması ile bölgesel dengeler sarsılmıştı.

Neticede zaman, mekân, yöntem değişiyor; zihniyet aynı kalıyor. Hepsi aynı denklemin benzer çağdaş sürümleri...

Haşhaşîlerin "cennet bahçesi", "haşhaşla büyülenen fedailer" gibi efsaneleşen hikâyelerinin çoğu propaganda konusuydu ama bu hikâyeler, örgütün algıyı en güçlü silahına dönüştürmesiydi.

Gerçek şu ki: "Efsaneleşen propagandalar, gerçekten daha tehlikelidir. Dezenformasyon kampanyası, bir silahlı taburdan daha fazla korku üretir. Yani dijital çağda gerçeklik değil, korku yaratan hikâyeler silah haline getirilir."

"Hanibal kapıda" korkusu Roma'da nasıl psikolojik dehşet duvarı ördüyse, Haşhaşîlerin gölgesi, yarattığı puslu ortam ile siyasal otoritelerde böyle bir panik havası yaratıyor; korkuyla psikolojik güç üretiyorlardı.

Haşhaşîlerin: "Çok askeri öldürmek değil, etkili bir yöneticiyi ortadan kaldırma" stratejisi siyasal matematikte hâlen geçerliliğini korumuyor mu?

  • Stratejik suikastler neticesinde İran nükleer programındaki kritik bilim insanlarına nokta operasyonlar yapılması,
  • D-8 devlet yöneticilerinin kiminin kazayla kiminin darbeyle görevlerinden uzaklaştırılması,
  • Latin Amerika’da kartellerin yerel önemli yöneticilere suikastler düzenlemesi,
  • Rusya’da muhalif öncülerin çeşitli yollarla ortadan kaldırılması,
  • Afrika’da yaşanan isyanlarda kritik isimlerin ortadan kaldırılması gibi birçok gelişme aynı mantığın modern versiyonu değil mi?

Bugün bu strateji ile; Libya, Suriye, Lübnan, Irak, Yemen, Sudan gibi coğrafyalarda oluşan tablo bu değil mi? Sonrasında zayıflayan devletin yerini mikro güç odakları dolduruyor.

O gün Haşhaşîler ne ise bugün: Wagner benzeri paralı yapılar, PKK/YPG, DEAŞ, Boko Haram, milis güçler, siber saldırı grupları, darknet ağları gibi mikro yapılar aynı rolü oynuyor. Hepsi Haşhaşîlerin çağdaş türevleridir. "Devletin gölgesi uzarsa, karanlığın aktörleri büyür. Gölgeyi küçümseyen karanlıkta boğulur." Bu sebeple merkezi otoritenin gücü ve devlet aklı hayati öneme haizdir.

Alamut Kalesi o gün; bilginin, inancın ve sadakatin işlendiği bir ideolojik merkez iken; bugün bu merkezler kapalı Telegram grupları, şifreli iletişim ağlarında kurulan hücreler, siber operasyon merkezleri, algoritmalarla eğitilen dijital topluluklar, siber kaleler oldu. Neticede; bugün dünyanın dört bir yanında duran dijital Alamut kaleleri var. Devlet-siyaset aklını ve otoritesini yeniden inşa ederek yok edilebilirler. Bu durum hayati öneme sahiptir.

Sonuçta Haşhaşîler, “mistik suikast örgütü” olarak küçük bir yapının doğru psikolojiyle büyük iktidarları nasıl diz çöktürebileceğinin en keskin örneğidir. Buralardan güçlü ders çıkarmak ve otorite tesis etmek devletlerin bütünlüğü, milletlerin ve coğrafyaların huzuru için mecburidir.

Siyasi gerçeklik der ki: Devletin zayıfladığı her yerde, gölgede yeni Haşhaşîler doğar. Tek fark; hançer yerine bilgisayar klavyesi, kale yerine sunucu odası, fedai yerine dijital milisler kullanılıyor olmasıdır.

Tarih ve siyaset bilimi bize şöyle diyor:
Gerçek güç her zaman meydanda değil, gölgededir. İşte bu yüzden, Haşhaşîlerin hikâyesi bin yıl sonra bile hâlâ siyasetin soğuk kalbinde atmaya, karanlık dehlizlerde plan yapmaya devam ediyor. Devlet otoritesi boşluk kabul etmez. Güç boşluğu olduğunda şu sorulur:
"Yeni Alamut kaleleri acaba nerede inşa ediliyor?"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mehmet Şal Arşivi

BAĞIMLILIK ÇORAKLAŞAN ZİHİNLER

01 Aralık 2025 Pazartesi 11:35

Dünden bugüne Aydın Balcı

19 Kasım 2025 Çarşamba 12:58

İhtirasın bedeli

11 Kasım 2025 Salı 11:46

Haysiyet Cellatları

05 Kasım 2025 Çarşamba 11:20

Yeniden doğuş

29 Ekim 2025 Çarşamba 09:55

Beşerin Samimiyet Öyküsü

22 Ekim 2025 Çarşamba 11:08

Entellektüel yalnızlık

16 Ekim 2025 Perşembe 10:00

Sosyal Medya Tarihçiliği

06 Ekim 2025 Pazartesi 14:32

Karakter mi kariyer mi

02 Ekim 2025 Perşembe 10:53

Medeniyet Enkazı

22 Eylül 2025 Pazartesi 09:32