Kimi hayvan türleri zaman içinde küçülmüş. Yusufçuklar, martılar, bazı kertenkele ve kaplumbağalar, böcekler... Somonların ağlardan kaçabilmek için gittikçe küçüldüğünü gözlemlemiş bilginler. Değişen koşullara göre küçülen bitkiler de var. Eğrelti otlarının çoook eskiden 30 metreyi aşan ağaçlar olduğu iddia ediliyor. Atkuyruğu denen bitki de dev gibiymiş o zamanlar. Ama tüm bunlar kimin umurunda?
İnsanlarınsa büyüdüğünü gözlemlemiş adamlar. Son 150 yılda ortalama 10 santim... Fakat kentler, caddeler, binalar daha çok büyüdüğü için kaybolup gidiyoruz, evden sokağa adım atar atmaz. Ne var ki ortalamanın çok üzerinde büyüyenler her yerde gözler önünde. Servetleri, hırsları, egoları ahlaklarından fazla büyüyenler onlar...
Budizm'in Shin kolundan bir rahip, iyi bir konuşmacı olan Üstat Bankei'yi kıskanıp insanların önünde küçük düşürmek istiyor:
"Bizim kurucu üstadın mucizevi güçleri var." diyor, bir konuşmasını gürültüyle bölerek. "Irmağın karşı yakasındayken üstadımız, eline kalem alıp bu yakadaki öğrencisinin tuttuğu kâğıda Baş Buda'nın adını yazabiliyor. Sen hiç böyle bir mucize gerçekleştirebilir misin, efendi?.."
Bu sözler bize hiç de yabancı gelmiyor nedense...
"Ah, dostum, ne müthiş bir üstadın var!" diyor Zen Bankei, gülümseyerek. "Benim gösterebildiğim tek mucize; acıkınca yemek yemek, susayınca su içmektir..."
İnsan büyük büyük dedesinden bedence büyük olsa da yaş ilerledikçe fiziğinde bir miktar küçülme oluyor fakat bu çok da önemli değildir. İsterse Sait'in paltosunun susam kokan cebine atlayıp orada saklanan Hidayet kadar küçülsün bedeni. Küçülme insanın kişiliğinde oluyorsa işte asıl budur ciddi sorun. Aşırı küçülenler tez zamanda yok olup gidiyorlar, biline...