Trabzonspor, Ziraat Türkiye Kupası finalinde Galatasaray'a 3-0 mağlup olup hem sezonu kupa ile tamamlama şansını yitirdi hem de Avrupa şansını mucizelere bıraktı.
Dünkü maç özelinde, sahaya çıkan kadrodan yapılan hamlelere kadar birçok şey tartışılabilir. Ancak meseleyi tek 90 dakika üzerinden okumak, havanda su dövmekten farksız olacak.
Trabzonspor, sezon başında yapılan hataların bedelini, sezon boyu ödedi. Kötü kadro planlamasından tutun da yanlış transferlere kadar... Koca sezon hem taraftar hem de camia adına kabusa dönüştü.
Yapılan kadro planlaması, daha doğrusu "plansızlığı", şöyle basit bir örnekle ele alınabilir: Takımın merkezinde Okay, Lundstram ve Mendy gibi 3 tane ön libero var. Neredeyse birbirinin kopyası denilebilecek, tarz olarak aynı tipte oyuncular. Gelelim 8 numaraya. Ozan Tufan dışında tek alternatif yok. Ki, o da özellik itibarıyla bu pozisyonun ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayan bir futbolcu değil. Belli formatlarda, geçiş oyuncularında kullanılabilecek bir oyuncu. Sezona "şampiyonluk" ve "zirve yarışı" diye başlayan bir takımın değil alternatif, ilk 11'de oynatabileceği bir 8 numarası bile yoktu. Bu örneği, kadro üzerinde farklı farklı mevkilere de yayabiliriz.
Gelinen süreçte, kötü geçen sezon Türkiye Kupası ile telafi edilebilir miydi? Kazanılsaydı, en azından yeni sezon öncesi Fatih Hoca'ya bir rüzgar verebilirdi. Ancak olmadı. Fakat bu süreçte Fatih Tekke'ye bir fatura çıkarmak adaletsiz bir yaklaşım olur. Çünkü sürecin en masumu Fatih Tekke... Kurulmuş bir kadro ve ara dönemde transferleri yapılmış bir takıma geldi.
Sezon başından bu yana şunu ifade ettik. Şayet saha sonuçları istendiği gibi gitmezse, değil borcu sıfırlamak, kasaya milyar dolar para da bıraksanız, taraftar günün sonunda başarıyı tartar. O yüzden gelinen noktada taraftarların isyanı da sorgulama arzusu da anlayışla karşılanmalı.
Hiçbir başarısızlık tek bir kişiye yüklenemez. Ancak hiçbir başarısızlık da tamamen tesadüflerle açıklanamaz. Bundan sonra asıl ihtiyaç, samimi bir öz eleştiri ve sağlıklı bir yeniden yapılanmadır. Aksi takdirde, benzer hayal kırıklıklarını yeni sezonda da konuşmaya devam ederiz.