Trabzonspor U19 takımı, UEFA Gençlik Ligi’nde Salzburg’u 2-1 mağlup ederek finale yükseldi. Şimdi rakip Barcelona. Belki de a takım düzeyinde kısa vadede hiçbir Türk kulübünün kolay kolay yaşayamayacağı bir başarıyı, altyapıdaki gençlerimiz sahada yaşatıyor. Gururlanıyoruz. Seviniyoruz. Fakat tam da bu noktada bir yara kanıyor: Peki sonra?
Biz bu başarıları neden a takıma taşıyamıyoruz? Neden altyapıdaki o yetenekli çocuklar, birkaç yıl sonra kayboluyor? İşte asıl problem burada başlıyor: "Yetiştirmek" ile "geçiş yaptırmak" arasındaki o ince, ama önemli farkı hâlâ anlayamıyoruz.
Altyapıda oyuncu yetiştirmek bir başarıdır, evet. Ancak asıl sanat, o oyuncuyu doğru zamanda, doğru planla a takıma entegre etmektir. Fiziksel, psikolojik, taktiksel olarak adım adım desteklemektir. Sabretmektir. Şartlar ne olursa olsun ona şans vermeye devam etmektir. Biz ise genellikle ya ilk hatasında siliyor ya da “hazır değil” bahanesiyle kenara atıyoruz.
Trabzonspor U19’un bu başarısı tesadüf değil. Bu çocuklar yetenekli, çalışkan ve inançlı. Ama başarıyı kalıcı hale getirmek istiyorsak, artık kafamızı kuma gömmekten vazgeçmeliyiz. "Altyapıdan oyuncu çıkarıyoruz" demekle iş bitmiyor. Asıl mesele, o oyuncuyu korumak, geliştirmek ve a takımın taşıyıcı kolonlarından biri yapabilmek.
İşte o zaman gerçek bir futbol devriminden söz edebiliriz. İşte o zaman Avrupa’da sadece genç takımlarımız değil, a takımlarımız da finallere yürür.
Trabzonspor U19 takımı kupayı alıp bizi bir kez daha gururlandırsın lakin asıl mesele, asıl final; o kupa alınsa da alınmasa da, bu maçtan sonra başlıyor. Bu gençlerden maksimum sayıda a takım seviyesine çıkarabilmek, bir yönetme maharetinden ve geçmişteki hataları tekrar etmemekten geçiyor. Trabzonspor yönetimi, bugüne kadar altyapı konusunda gösterdiği vizyonla bu süreci doğru yönetebileceğine dair umutlar verdi. Şimdi hedef, o umudu gerçeğe dönüştürmek...