Günümüz toplumunun yakalandığı ve aşmakta zorlandığı bir hastalık var: Çabasızlık ve şikayet.
İçinde bulunduğu durumu sadece eleştiren, ne yaşantısından ne de koşullardan memnun olan fakat bunu değiştirmek için hiçbir çabası olmayan bir toplum ile karşı karşıyayız.
Etken değil, edilgen konumuna koyuyor insanlar kendisini. Bir kurtarıcı bekleniyor, "gelecek ve değiştirecek." Hatanın belki de en büyüğü burada. Kendi yaşantısını, doğrudan bir başkasının ya da bir yönetim anlayışının değiştirebileceği yanılgısı içinde insanlar.
Kaybetmekten, mücadele etmekten ve hata yapmaktan korkuyoruz. Oysa başarısızlıkla sonuçlanan bir deneme, hiç çaba göstermemekten daha evladır.
Çünkü emek ve çaba, insanı hem olgunlaştırır, hem özgürleştirir hem de cesaret verir. Şikayet edip sızlanmak yerine, küçük de olsa bir adım atmak; yalnızca bireyi değil, toplumu da güçlendirir ve iyileştirir. Değişim, tam da burada başlıyor: Kendi sorumluluğunu alan bireyler...