Sevr'den Lozan'a

Tarihin akışı içinde bazı antlaşmalar bir milletin boynuna vurulmuş zincir, bazıları ise onun istiklal mührü, özgürlük belgesi olmuştur. Sevr Antlaşması, Türk milletine esareti kabullenmenin bir vesikası olarak dayatılmış; Lozan Antlaşması ise bu dayatmayı paramparça eden onurlu bir direnişin, bağımsızlığın ve yeni bir devletin temel taşı, istikbalin anahtarı olmuştur.

Birinci Dünya Savaşı'nın ardından imzalanan 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin fiilen sonunu getirmiştir. Bu antlaşma ile Türk milleti adeta tarihten silinmek istenmiş, Anadolu işgal güçleri arasında paylaşılmıştır. İstanbul işgal edilmiş, kapitülasyonlar genişletilmiş, azınlıklara imtiyazlar tanınmış, Türk milletinin iradesi ve bağımsız yaşama hakkı yok sayılmıştır.

Ancak bu dayatmayı kabul etmeyen bir lider ve onunla birlikte inanan bir halk vardı: Gazi Mustafa Kemal Paşa ve Türk milleti... Mustafa Kemal, Sevr’i; " bir milletin hayat hakkına kast eden idam fermanı " olarak değerlendirmiştir. Nutuk’ta bu durumu şöyle ifade eder: “ Bu antlaşma, Türk milleti için öyle ağır hükümler taşıyordu ki, onun hiçbir zaman yürürlüğe konulmasına imkân yoktu. Millet bunu kabul edemezdi, etmedi. ”

Sevr'e karşı ilk fiilî ve fikrî direniş, 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde başladı. Erzurum ve Sivas Kongreleri ile halk egemenliğine dayanan bir direniş şekillendi. Bu süreç, Misak-ı Millî ile hukuki zeminini, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla da siyasi meşruiyetini kazandı.

Kurtuluş Savaşı, sadece bir askerî mücadele değil; aynı zamanda Sevr’e karşı bir milletin kendi geleceğini tayin hakkını savunma mücadelesiydi. Sakarya, Dumlupınar, Büyük Taarruz zaferleriyle Sevr askeri açıdan hüsran ve hezimete uğratılmıştır. Anadolu toprakları emperyalistlerden temizlenirken elde edilen başarılar, Lozan Konferansı’na eşit ve bağımsız bir taraf olarak oturulmasına zemin hazırlamıştır.

24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması, Türk milletinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve siyasi iradesini müesses nizama kabul ettirmiştir. Türk devletinin ve milletinin uluslararası meşruiyetini resmileştirmiştir. Lozan, Sevr’in karanlığına karşı aydınlanmanın ve bir milletin yeniden doğuşudur. Atatürk, Lozan'ı şöyle tanımlar: “Lozan Antlaşması, Türk milleti aleyhine yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastın yıkılışını ifade eden bir vesikadır.”

Lozan, sadece geçmişin hesabı değil; geleceğin inşasında da bir dönüm noktasıdır. Bu antlaşma, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alandaki meşruiyetinin temelidir. Sevr ile yok edilmek istenen Türk milleti, Lozan ile çağdaş ve bağımsız bir devlet olarak varlığını tüm cihana ilan etmiştir.

Bugün, Serv ile Lozan arasında geçen bu tarihi süreci unutmamak, geçmişin derslerinden güç alarak Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkmak bizlere düşen en büyük görevdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde yazılan bu destan, sadece bir milletin kurtuluşu değil; aynı zamanda insanlık onurunun zaferidir. 

Kim ne derse desin, ne iddia ederse etsin bu gerçek değişmezdir. Lozan'ın ne gizlisi ne saklısı yoktur. Gayet açık seçiktir. Türk milletinin haykırışının değişmez sembolü, istiklal ve istikbalinin şifresi ve kilididir. Türkiye Cumhuriyeti var oldukça Lozan, Lozan var oldukça Türkiye Cumhuriyeti var olacaktır. Fırsat bekleyenler tarihin ve ödenen bedellerin nalını toplar. Kimseye pabuç bırakmaz. Lozan, devletin ve milletin zırhı olmaya devam edecektir. Devlet ve millet ne zaman bir kırılma yaşarsa oradan ayağa kalkmasını bilmiştir. Onun için; içte ve dışta oluşan beyhude düşünce ve girişimler onların nefes tüketmesidir. Bu millet hiç umulmadık anda pençesini göstermekte ve gerektiğinde pençeyi vurmakan geri durmadı durmaz da. Kurulan art niyetli oyunu bozar. Sevinç çığlıkları atmak, alttan alttan gülmek, kendi diyemediğini başkasına söylettirmek, kirli ilişkiler tesis etmek yani Serv'i hortlatmak isteyenler cesurlar değil, korkaklardır. Yeri ve zamanını bekleyen Türk milleti en uygun anda değerlerine sahip çıkmasını bilir, yüz yıllık hain planı bir yüz yıl daha ileri atmasını veya en ağır hesap sormadını bilir. Sevr ihanet çemberi ise Lozan da hesap mizanıdır, demir yumruktur.

Serv paçavrası öç almak içinse, Lozan Türk'ün rövanşı ve istikbal anahtarıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Mehmet Şal Arşivi

İnsanlık nereye gitmek istiyor?

11 Haziran 2025 Çarşamba 13:06

Geleceğin anahtarı

03 Haziran 2025 Salı 09:15

21. Yüzyılın demokrasi arayışı

26 Mayıs 2025 Pazartesi 09:27

Dinmeyen Ağıt: Kırım

21 Mayıs 2025 Çarşamba 12:47

Lozan Cahilleri

19 Mayıs 2025 Pazartesi 14:06

Sahte yüzler

12 Mayıs 2025 Pazartesi 10:26

Algılar Ve Gerçekler

05 Mayıs 2025 Pazartesi 10:09

Kalemden Besleniyorum

28 Nisan 2025 Pazartesi 09:36

Bir Ulusun Şifresi: 23 Nisan 1920

23 Nisan 2025 Çarşamba 11:16