Ulusal müzik, enstrümanların aynı eseri ahenkle icra ettiği orkestra bütünü gibidir.Yerel müzik ise ulusal ezgilerin büyük havzasına akan her bir ırmak gibidir.Yerel müziğinde kendi içinde beslendiği pınarlar vardır.Kendi toprağının kokusunu, rüzgârının uğultusunu, sesini, kadınların ağıtlarını, aşıkların dilini, insanının duygusunu, hisselerini, acılarını, sevinçlerini taşıyarak bütüne ruh üfler.Ulusal müziğin görkemli, muhteşem havzası; işte bu küçük, ırmakların, kaynakların, pınarların birleşmesiyle hayat bulur.Yerel müzik, ulusal müziğin yalnızca bir parçası değil; onun kalbi, karakteri ve hafızasıdır.
Ulusal müziğe hayat veren ırmaklardan biri Karadeniz müziğidir.Birbirinden kıymetli isimlerin emek ve katkılayla kendini aşmış, ulusal müziğin en önemli ırmaklarından biri haline gelmiştir.Bu ırmağı besleyen pınarlardan biri de Trabzon-Akçaabat- Kuruçam Köyü'nden yola çıkmış, İstanbul'da ikamet eden; müzisyen, bestekar, söz yazarı aynı zamanda kemençe ve folklor alanlarında özel çalışmalar yürüten bir akademisyen AYDIN BALCI'dır.
Aydın BALCI ile yolum 11-12 yaşlarında kesişti.Yan tarafında mezarlık diğer tarafında köy kadınlarının ürünlerini sattığı pazar yeri, ön cephesinin lise binasına baktığı bir mezbele apartmanın altında bakırdan kap kaçakların kalaylandığı iş yeri olan, dışı sıvasız derme çatma beş katlı bir evde karşılaştık.
Köyden gelmiş; öğrenci, oto tamircisi, tekel işçisi, fırıncı, memur vs. kişilerin her birinin tek odada yaşadığı sersefil yaşamlar.Her kattında beş oda, her odada farklı insanların kaldığı bir apartman.Apartmanın giriş kapısının kilidi yok.Dairelerin giriş kapıları yok.Her katta ortak kullanılan tek bir tuvalet, dairenin girişinde liğ bağlamış yeşillemiş bir musluktan akan su. Merdivenlerin ne korkuluğu ne mermeri ne lambası var.Alttan apartmana giren bir insan hiç bir kapı ile karşılaşmadan kaldığımız odanın yarısı buzlu cam olan kapısına ulaşılabildiği rezalet bir ortam.İşte basit haliyle anlattığım bu ortamda birbirini tanıdık.Bitişik odalarda kalıyorduk.
Hiç unutmam, bir kış günü tenekeden küçük odun sobamı yakmayı beceremedim. Üşüdüm, küçüğüm ağlıyorum.Kendimi sahipsiz hissediyorum.Tam o sırada yan odadan sesimi duyan Aydın BALCI gelir ve sobamı yakar.Isınırken çocuk halimle yatağımda uyudum kaldım.Balcı'ya olan sevgim o gün başlar.
AYDIN BALCI yan odada bağlama, kemençe, davul çalardı.Ben liseye geçtiğimde o da mezun olmuştu.Bağımız kopmuştu ama onu unutmamıştım.Aradan yıllar geçti ve sonunda yedi, sekiz ay önce tesadüfen sosyal medyada rastladım ona."Koryana Deresi" adlı türküsü ile.Türküyü paylaşan amcasının kızından telefonunu aldım ve hemen aradım onu.Aydın Balcı'nın sesimi tanıması zordu ama ben onun sesini hiç unutmamıştım.Kendisine: "Öğrencilikte kaldığın evde yan odadan" deyince hemen kaldığımız o rezalet, travmatik evin adını söyledi.Ardından ilk cümlesi şu oldu:"Beni, o rezalet adam etti.Bugünlere gelmemde o rezalet ortamın etkisi büyük oldu." dedi."Haklısın kardeşim, bende aynı düşüncelere sahibim dedim."Eski günleri andığımız uzun bir sohbet yaptık.
Yıllar geçmişti ama AydınBALCI hiç değişmemişti.Ne konuşmasını ne tarzını ne de mütevaziliğini değiştirdi.Neler yaptığını sordum.Tek tek anlattı yaptıklarını.Reklamı pek sevmiyor. Görünürlükten uzak yaşıyor. "Beni anlayan, müziğe, sanata değer veren beni takip etsin." diyor.
Sonrasında çalışmalarını biraz araştırayım dedim.Gerçekten eserlerinde kullandığı enstrümanları, yorumları, sesi, bilgisi ve sahaya hakimiyeti ile Karadeniz müziğine yeni bir nefes olduğunu gördüm.Eserlerinde kullandığı enstrümanların farklılığı, modern çalgıları kullanma şekli, yorumlaması ciddi derecede farkındalık oluşturmuş.
BALCI, bilhassa kemençe üzerine özel çalışmaları olan bir müzisyen.Kemençeye yenilik katacak kendine özel bir çalışma içinde olduğunu öğrendim kendisinden. Merakla bekliyorum.
Halkoyunları repertuarı oldukça güçlü olmakla birlikte, eğiticiliği olan bir karakter. Ne de olsa horonun merkezi Trabzon Akçaabat Metinkale vadisinden altyapısı olan, temelden yetişen bir müzisyen.Müzik kültürünü hem sahnede icra eden hem de akademik düzeyde belgeleyen bir figür. Geleneksel halk müziğini, dans kültürünü modernite ile geleceğe taşıma açısından değerli çalışmaları olan bir sanatkar.
Aydın BALCI'nın sosyal medya hesapları olmayan bir müzisyen.Sadece sesli iletişim kurma adına telefon kullanıyor.Onun türkülerini dinlemek isteyen, onu YouTube'den arayıp dinleyebilir.Türkülerinin hepsini keyifle dinledim.Dinlemeyenlere tavsiye ederim.
Çalışmaları, tarzı ve eserleri ile farklı bir müzisyen olabilmeyi başarmış.Kendi ekolünü oluşturmuş.Geleneksel çalgı kemençeyi modern çalgılarla bütünleştirmiş.Yeni nesil müzisyenlere, halk müziğine ve araştırmalarına kapı açan bir kimlik olmuş. Güncel, popüler müzisyen olmayı değil, kalıcı olmayı tercih etmiş.Görünen o ki; derinden sessiz ilerleyen; alanında uzman, saygın bir müzisyen olmayı başarmış.
2008 yılında kendi albümü "Ekinoks"u yayınlanmıştır.Popüler parçaları arasında "Narinnari", "Dalgalar", "Dayan Yürek", "Yol Havası(Göç Senfonisi)", "Şerefliler" gibi eserler görünmektedir.
Reklamdan uzak, mütevazi yaşam sürdürüyor.Üreten, geliştiren, yenileyen, işin mutfağında çalışan, eğiten, besteleyen, söyleyen, yeniden yorumlayan gelenekleri, modern müzik ve enstrümanlarla harmanlamış yaşatan sanatçı.
Aydın BALCI, onu tanıdığım ilk gün gibi hayatını yaşıyor.Kıymetli, kadim dostumu ne kadar anlatsam azdır.İstanbul Şişli'de ikamet edip Karadeniz müziğine, kemençeye hayat veren çalışmalarını ancak onu tanıyan anlayabilir.Şehriyle, köyüyle, yaylası ile bağını asla kesmemiş.Yetenekleri, birikim ve tecrübesini; köklerine sıkı sıkıya bağlı ancak gelenekleri ile beslenirken, modern değerlerle Karadeniz müziğini-folklorünü- çalgısını yeniden şekillendiriyor, yorumluyor, yorumlamaya devam ediyor.