Nuh'un gemisinde fareler de vardı. Hem ambara dadanmışlardı hem tahtaları kemirmeye başlamışlardı. Neyse ki vaktinde müdahale edildi de insanlar aç kalmadı, gemi su alıp batmadı. Ama farenin tehlikeli, sinsi ve hırsız olduğu pekişti.
12 hayvanlı Türk takviminde ilk yıl, sıçgan (fare) yılıdır. Sürek avında Ilısu Irmağı'na sürülen hayvanlar içinde karşı kıyıya ilk varan olduğu için öyledir. Ama bu, fare için bir onur değildir. Çünkü fare yılında kötülükler, felaketler çok olur, hırsızlar çoğalır, kış uzun sürer.
Farelerin insanlara benzediği bilimsel bir olgudur. Bazı insanlara aşırı benzerler. Fareler de hepçildir, bazı insanlar gibi ne bulurlarsa yerler. Taşı toprağı kemirebilirler. Doğanın üstünü ayrı yerler, altını ayrı yerler. Çevreyi tahrip etmede çok mahirdirler.
Aydınlıktan hoşlanmazlar, karanlığı severler, daima fırsat kollarlar. Hep karanlıkta ve sinsice çalıp çırparlar. Elde ettiklerini stoklama hırs ve çabaları da takdire şayandır.
Yüksek yerlere kolayca tırmanabilirler. Oradan bakınca ganimetleri rahatlıkla görebilirler.
Farelerde bıyık çok önemlidir, gidecekleri yönü bulmalarında ve sosyal ilişkilerinde kolaylık sağlar.
Koklama ve işitme duyuları oldukça gelişmiştir. Yedi dağın ardındaki bir tomar paranın kokusunu alabilir, sesini duyabilirler.
Kafalarını sokmayı başardıkları her delikten geçebilirler. Omurgaları lastik gibi eğilip bükülmeye pek elverişlidir.
Fare denince akla bir de kedi gelir. Eskiler buyurmuştur ki kedinin olmadığı yerde fareler cirit atar. Fakat sonradan kediler çok değişti de "Kedisi farelerle hoş geçinen bakkalın dükkânından hayır gelmez." dediler.
Çokça görmeye başladık öyle kedileri. O yüzden ambarlarımızda hiçbir şey kalmıyor ve biz bakıp bakıp diyoruz ki içine fare düşse zavallının başı yarılır.
İbrahim Değil