Trabzonspor, maça namağlup iç saha galibiyet serisi ve Papara Park’taki coşkulu taraftarların desteğiyle özgüvenle başladı.
Paul Onuachu’nun 16. dakikada attığı erken gol, beklentileri doğrular gibiydi. Bu, her zamanki gibi rutin bir galibiyet olacaktı. Trabzonspor’un kararlı bir şekilde oynadığında neler yapabileceğinin de belirtisiydi.
Ancak bu kararlılık ortaya çıktığı kadar çabuk da kayboldu.
Trabzonspor, avantajını kullanmak yerine hem taktiksel hem de zihinsel olarak gerilemeye başladı. Topla oynama oranı yüksek olmasına rağmen ikinci golü bulmak için bir reaksiyon gösteremediler.
Bu durumu fark eden Alanyaspor daha cesur oynamaya başladı. Baskılar yaparak topu daha amaçlı bir şekilde hareket ettirip oyunun ritmini kontrol etmeye başladılar.
Fatih Tekke’nin oyuncu değişiklikleri takımın yapısını bozdu ve bir toparlanmadan ziyade gerilemenin sinyalini verdi.
Aslında endişe verici olan beraberliğin kendisi değil, beraberliğin şekliydi.
Trabzonspor, erken bulmuş olduğu golle işin bittiğine inanmış bir takım görüntüsü veriyordu. İstek, saldırganlık, baskı hepsi eksikti. Bu sadece taktiksel bir başarısızlık değildi, aynı zamanda psikolojik bir başarısızlıktı.
Sonuç olarak;
Futbol istatistiklerle kazanılmaz, aksine iyi takım ve iyi bir ruhla kazanılır. Trabzonspor topa sahipti ancak Alanyaspor mücadele etti. Bugün Trabzonspor bir puan kazanmış olabilir, ancak çok daha kritik olan ivme, özgüven ve taraftarların güvenini kaybetti. Bu özgüveni geri kazanmak için maçları çoktan kazanmış gibi oynamayı bırakmalılar ve tekrar Trabzonspor eski kimliğini geri alana kadar bu tür sonuçlar onları rahatsız etmeye devam edecektir.
Hamza Sivrikaya