Geçmişten geleceğe: Merkezi bakış

Devletler zaaflarla, korku ve kaygılarla değil; dirayet, istikrar ve kararlılıkla ayakta kalır. Çok uluslu siyasi yapıları ayakta tutan; ulus devletleri, cumhuriyetleri geleceğe taşıyan da budur. Üniter yapı, bu anlayışın ve sistemin omurgasıdır. İki bin yıllık Türk devlet-siyaset ve geleneği göstermiştir ki; ayrışmış, dağınık değil, tek merkezde toplanmış güçlü-kararlı bir yönetim milletin birliğini, asayiş ve güvenliğini, dirliğini, düzenini, refahını ve mutluluğunu sağlamıştır.

Selçuklu’da ne zaman otorite zaafa uğradığında, Anadolu’da yeni siyasi unsurlar tecelli etmiş; ardından karmaşa, kriz, kaos ortaya çıkmıştı. İşte bu dağınıklığın gölgesinde Moğol dehşeti ağırlaşmış, Anadolu'yu kasıp kavurdu. 

Osmanlı devleti, merkezi yapıyı diri tuttuğu dönemlerinde zirveyi yakaladı. Cihan lideri Fatih Sultan Mehmet’in inşa ettiği hukuk ve adalet düzeninde Sultan Süleyman'ın devlet ferasetinde hep aynı temel prensip, kudret, kararlılık ve üniter-merkezi bir yönetim uygulamaları vardı. Merkezi otoritede zaafiyet yaşandığında ise; ülkenin her köşesinde halk isyanları, feodal düzen ve iktisadi kriz birbirini izlemişti. Bu zayıflık devletin ve milletin enerjisini iç huzursuzluklar, çatışmalar, ekonomik ve toplumsal kaoslar yoluyla alıp götürmüştü.

Bugünün siyaset konjektüründe bu tablo değişmiş değildir. Küresel hiçbir büyük devlet yoktur ki, stratejik kararları dağınıklığa bıraksı. Milli güvenlik, siyasi-iktisadi istikrar, kamu düzeni ve dış politik çizgi; üniter-merkezi yönetim net bir devlet aklı ve strateji ister. Aksi takdirde; kararsızlık, belirsizlik, zaafiyet, dağınıklık otoritenin değil; kaosun, krizin doğumudur.

Otorite; bir iktidarın sertliği, acımasızlığı değildir. Bir ulusun yarınları adına aldığı kararlı, tutarlı ve stratejik uygulamalar bütünüdür. Yöneticiyi güçlü kılan, kriz ve kaos anında geri adım atmaması değil; ulusuyla birlikte yürüdüğü yolu tereddüde kapılmadan net ve kararlı yürümesidir. Otoritenin asli görevi; milleti ve devleti duygularla değil, devlet hafızasının derinliği ile, akılcı, realist yol alarak yönetmektir. Bugünü değil yarınları yönetmektir. Popülist değil, doğru olanı yapmaktır.

Bugün de yarın da devletin bekası, milletin huzuru ve ülkenin istikrarı; tarihin bize bıraktığı bu kadim hakikate, misyona yaslanır: Dağınıklık zafiyet doğurur, akılcılık-kararlılık- merkezilik devlet yaşatır. Bu yüzden merkezi yönetim bir tercih değil; tarihsel, politik ve stratejik bir zorunluluktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şal Arşivi

BAĞIMLILIK ÇORAKLAŞAN ZİHİNLER

01 Aralık 2025 Pazartesi 11:35

Dünden bugüne Aydın Balcı

19 Kasım 2025 Çarşamba 12:58

İhtirasın bedeli

11 Kasım 2025 Salı 11:46

Haysiyet Cellatları

05 Kasım 2025 Çarşamba 11:20

Yeniden doğuş

29 Ekim 2025 Çarşamba 09:55

Beşerin Samimiyet Öyküsü

22 Ekim 2025 Çarşamba 11:08

Entellektüel yalnızlık

16 Ekim 2025 Perşembe 10:00

Sosyal Medya Tarihçiliği

06 Ekim 2025 Pazartesi 14:32

Karakter mi kariyer mi

02 Ekim 2025 Perşembe 10:53