Mehmet Şal

Mehmet Şal

Hatay'ın kaderi ve geleceği

Farklı semavi varlıkları , renk renk kültür değerlerini aynı tabloda resmeden, gökkuşağı misali  demografik zenginliği olan şehirdir Hatay.

Bu güzel nadide şehir iklimi, verimli toprakları ve su kaynaklarıyla, ticari açıdan bolluk bereket merkezlerinden biri olmuştur.

Ne yazık ki; her güzelliği içinde barındıran Hatay, tarihi süreçte zaman zaman endişelerin, korkuların, üzüntülerin, büyük acıların kalpleri kapladığı bir şehir özelliğine de sahip olmuştur. 

Türkiye'nin jeolojik oluşumu gereği fay hatları üzerinde olması ve  buna bağlı dönem dönem felaketlerin yaşanması; neticede yıkımlara büyük acılara kayıplara ve dramlara neden olmuştur.

Bu cihetle tarihsel süreçte Hatay'da yaşanan depremler de, büyük felaketlere halkının acılı günler yaşamasına neden olmuştur.

Bu vesileyle Kahramanmaraş merkezli büyük afet nedeniyle vefat eden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet yaralılarımıza ve hastalarımıza acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağolsun.

Hatay'ın kaderini 2 dakikada değiştiren binlerce ölü yaralı ve geride binlerce afetzede bırakan bu büyük felaketin; " nasıl olduğu, ne olduğu, bundan sonra  ne olacağı " gibi konularda her gün uzmanlar değerlendirme yapıyor. 

Bizlerin beklentisi liyakat sahibi umzanların kıymetli görüşlerine değer vermek ve yetkili mecraların  görevlerini en iyi şekilde yapmasını görmek, acıların ve yaraların bir an evvel sarılmasıdır.

Gelelim asıl konuya...

Cazibesi yüksek medeniyet şehri Hatay; 1939'da Mustafa Kemal Atatürk'ün özel gayretleri ve sonrasında Hatay devlet başkanı rahmetli Tayfur Sökmen'in öncülüğünde gerçekleşen referandum ile anavatana katılmış, bugünkü milli sınırlarımız çizilmişti.

Asrın felaketinde devletin, kurum ve kuruluşlarının, kamuoyunun gözünden kaçmaması gereken şu hususa dikkat çekmek isterim: "Misak-ı Milli sınırları, ulusal bağımsızlık, ülke güvenliği, huzuru, Suriye sınırının geleceği " özelinde Hatay'ın geleceğinin ne olacağıdır.

Takdir edersiniz ki; Hatay son yıllarda Suriye'de yaşanan sorunlarla baş başa kalan, ilk boğuşan şehir oldu. Milyonlarca Suriyeli'nin Türkiye'ye göç kapısı haline geldi. Suriye'deki iç savaşın maalesef acı faturasını ilk ödeyen şehirlerden biri oldu Hatay.

Suriyeli göçmenlerin gelişiyle  Hatay'ın  kaderi ve geleceği şekillenirken  yaşanan büyük felaket demografik yapısını, emniyetini, asayişini, huzurunu bir anda yerle bir etti. Şehrin sosyo ekonomik hayatı kültürel dokusu ve yaşamı kısa zamanda alt üst oldu. Türkiye'nin  sınır güvenliği de tehdit altına girdi. Hâlbuki Suriye sınırının güvenlik anahtarı Hatay 'dır.

Büyük uğraşlarla anavatana katılan son toprak parçası Hatay yaşadığı sorunlar yumağıyla eski düzen ve huzurunu arar oldu.

Hatay'ın bu sorunlu süreci devam ederken tarihin en büyük afetlerinden biri olan Maraş merkezli deprem Hatay'ın göçlerle değişen kaderine karabasan gibi çöktü. Geleceğini inşa etmeye
çalışan Hatay, böylece ölü bir şehir haline geldi.

Afet sonucunda doğal olarak yaşanan endişe, korku, kaygılar afetlerzedelerin önemli bir kısmının şehri terketmesine neden oldu. Buna bağlı olarak şehrin demografik yapısı, asayişi ve Suriye sınırının  güvenliği tehdit altına girdi. Çünkü, güney sınırı hem  Hatay hem de ülke güvenliğini için önem arz etmektedir. Atatürk'ün şahsi meselesi olan Hatay ülkenin en hassas meselesi haline geldi. Ancak büyük felaketin yarattığı sorunlarla boğuşurken, bu mesele biraz gözlerin uzağında kaldı.

Nüfusun önemli bir bölümü farklı illere giderken geride kalan nüfus içinde Suriyeli göçmenlerin Hatay nüfusuna göre oranı artmış olma ihtimali oldukça yüksektir. Ayrıca Suriye'den yeni göçlerin olma ihtimali de Hatay'da göçmen çoğunluğunun oluşumuna daha da zemin hazırlayabilir. 

Böyle bir durum herkesin malumu olduğu gibi, Hatay üzerindeki Suriye'nin tarihi ideal ve tezlerinin güçlenmesine ortam hazırlayabilir. Suriye'nin, hiçbir şekilde kabul etmediğimiz Hatay'ı kendi topraklarına katma arzusu ileriye dönük işini kolaylaştırabilir. 

Kısa vadede Suriye sınırının güvenliği Afrin ve benzeri alanlardaki askeri, siyasi varlığımızı tehdit altına sokabilir. Hatay'ın zamanla Türkiye aleyhine değişebilecek demografik ve siyasi yapısı İskenderun Limanı'nda, Akdeniz' de ve Kıbrıs konusunda var olan kazanımlarımızı zafiyete uğratabilir.

Depremin oluşturduğu yıkımlarla uğraşırken Hatay'ın bu yönünün ihmal edilmesi ileride onarılması güç sorunlar oluşmasına sebebiyet verebilir. Bölgedeki emperyalist yapının plan ve politikalarını ve destekledikleri, PKK,  PYD'nin projelerini  hatırlamak gerekir.  

Bu sabeple yaralar sarılırken Hatayın kaderi ve güney sınırının güvenliği konusunda devletin ve siyasi iradenin gerekli önlemleri acilen uygulamaya koyması ve gereğini yapması elzemdir.. 

Misak-ı Milli'yi ebedi kılmak, bağımsızlık ve özgürlük adına ne bedeller ödendiğini iyi hatırlamak gerekir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Türk milletinin özel meselesi Hatay'ın ve bölgenin yaraları işbirliği ile sarılırken;  Hatay ile alakalı siyasi, askeri, kültürel ve  demografik yapısının korunması için tedbirlerin üst seviyede alınması mecburidir. 

Neticede; yaşananlardan ders almak, üzüntüsünde sevincinde tek yumruk olan bu aziz milletin  geleceği kaderi olan Misak-ı Milli sınırlarımıza sahip çıkmak, bağımsızlığı, özgürlüğü, yaşanabilir yarınları gelecek nesillere gençliğe emanet etmek  hem devletin hem siyasal iradenin hem de milletin öncelikli görevidir.

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR