İnsan her yerde aynı. Yaşam tiyatrosunda rolünü iyi oynamak, keyif ve alkış almak istiyor. Edirne'den Kars'a, Eritre'den Fas'a kadar.
Ölüm döşeğinde kral, etrafındaki insanlara soruyor:
“Nasıl, rolümü güzel oynadım mı?”
“Evet efendim, harikaydınız.”
“İyi öyleyse. Alkışlayın da ineyim sahneden…”
Dünyanın her yerinde krallar ölür. Ve her yerde hükümranlar -giderayak da olsa- gerçeği görürler. Öyle değil mi?..
Hayat bir dramdır aslında. Fakat başkalarının hayatını trajediye dönüştürmeyi görev edinmiştir birileri. Keyifli bir varyete olması mümkünken hayatımızın. Şarkılar, danslar, eğlenceli oyunlar ile…
Trabzon'da buzağısı için "bebek partisi" düzenledi bir kadın. Van'da kedisi için bir başka kişi… Oğlak, malak, sıpa için de olur. Şu kısacık hayata renk katmaya çalışmalı herkes. Hırsızlık için girdiği evdeki bulaşıkları, çamaşırları yıkadı bir adam. İşe gitmemek için kendini bıçakladı biri. Müthiş!.. Çalıştıracak dansöz bulamayınca üzerine yeşil fistan geçirip sahneye çıktı bir işveren.
Bir belediyemiz müze yapmış. Müzeye 30 rehber almışlar, elbette mülakatla. Fakat rehberlerin hiçbiri yabancı dil bilmiyor. Bence dalgasına yapıyorlar böyle şeyleri. Yoksa bunca nitelikli insan işsiz güçsüzken, ne münasebet?..
"Mülakatı kaldıracağız" dediler bir ara. Ben duydum, sağır sultan duydu. Seçim geçti, birbirlerine sordular: "Kim dedi? Nerde dedi? Ne zaman dedi? Bu kadar mühim bir icraatı kaldırmayı gerçekten vaat etmiş olabilir miyiz, yahu?..”
Bir üniversitemizde sözlü sınav kurulu, görevde yükselme ve ünvan değişikliği mülakatına katılan tüm adaylara 100'er puan vermiş. Mülakat dünyanın her yerinde yapılır. Herkese 100 puan vermezler ama adaletin olduğu her yerde herkesin hakkını yüzde yüz verirler.
"İnsan mahsulü bir adalete inanmıyorum.” demişti Mujica. Adalet sağlama biçimlerini intikam alma yolları olarak görüyormuş. "Dünyanın en yoksul başkanı" olur kendileri. 1.800 dolarlık Vosvos kullanan, maaşının 10'da 9'unu hayır kurumlarına bağışlayan adam. Başkanlık sarayı yerine de çiftlik evinde yaşamayı yeğlemişti. Uruguay’ı en düşük işsizlik oranına ve en yüksek ulusal gelire ulaştırırken.
"Ben ne fakirim ne de başka bir şeyim." demişti, kitapları ve tangoyu seven, piyano çalan Mujica. "Asıl fakir olanlar paralarının arkasında, paranın tutsağı olarak yaşayanlardır.” Dünyanın her yerinde…