Bir medeniyeti ne çökertir biliyor musunuz?
Karakterlerini maskeleyen insanlar. Herkese kendini düzgün, dürüst, kişilikli gösteren; gerçekte ise kurnazlıkta sınır tanımayan, çıkar peşinde koşan bukalemun insanlar. İşte bu insanlar yalnızca bireysel yaşamları değil, ictimai yaşamın, bir medeniyetin çöküşünün ana sebebidir.
Bu insan her fırsatta namuslu, dürüstlük, ahlak nutukları atarlar. Ancak perde arkasında menfaat için çözmedikleri düğüm, yapmadıkları pazarlık, kurmadıkları kirli ilişki, ahlaksızlık bırakmazlar. Makam, mevki, paye için sinsi hesaplar yapmaktan geri durmazlar. Dürüstlük abidesi kesilirler. Gerçekte karakter yoksunudurlar. İşte bu insanlardan her şeyi bekleyebilirsiniz. Çünkü; iki yüzlülük onların ruhlarını ilmik ilmik işlemiştir. İnsanların onları tanıması zordur. İşte bu yüzden insanlar kimin gerçek kimin sahte olduğunu anlamakta zorlanır.
Tehlike tam da burada başlar: Bu tip insanlar nedeniyle gerçekte temiz, dürüst insanlar görünmez hale gelirler. İyilik bir maskeye, dürüstlük ise bir tiyatroya dönüşür. Bu durum insanlar arasında güven duygusun yok eder, toplumsal bağlar koparır. İnsanların birbirine inancı azalır, şüpheyle bakarlar. İşin özünde at izi, it izine karışır.
En acısı da şudur: Kimliğini makyajlayanlar en çok alkışı alanlar, değer görenler, makbul kişiler olurlar. Karakterli insanlar arka palana itilir. Böylece sahtekârlık ödüllendirmiş, gerçek erdem ise sessizliğe bürünmüş olur.
O yüzden toplum için en hayati ihtiyaç; maskelerin ardındakini görmek, dürüstlükten dem vuranları değil, sessiz sedasız yaşamını erdemle sürdürenlere değer ve görev vermektir. Yoksa makyajlı kalabalık, toplumu içten içe çürütür, geriye yalnızca devasa bir enkaz bırakır. Bunun adı da medeniyet iflası denir.