Sadrazam, 3. Murat'ın huzuruna varıp, "Efendim, Yeniçerilere ulufeleri (üç aylıkları) dağıtıldı, bir miktar da para arttı.” demiş. “İzniniz olursa artan parayı özel hazinenize koyalım…"
Sultan hem şaşırmış hem sinirlenmiş. "Bre nâbekâr! Bugüne dek artmayan para şimdi ne oldu da arttı? O defterdar olacak soysuz, adamların paralarını eksik ödemiş olmalı..." deyip defterdarı (maliyeciyi) görevden almış.
Yaradan bizim de "murad"ımızı versin.
Gözümde şöyle bir tablo canlandı:
"Efendim, emeklilerin aylıklarını yatırdık. Geriye de epey miktarda para kaldı..."
"Aferin evladım! Tekaütlere üç beş kuruş yetiyor zaten. İşten artmaz, dişten artmaz; e, bi yerlerden artırmak lazım..."
Eski zamanda erkeklerden, at, katır ve eşeklerden yol vergisi alınırmış. Topraksız ya da toprağı az "evli erkekler"den de bennâk adıyla bir vergicik alındığı vakidir. Kamuya vergi can suyu olduğundan her sıkışık dönemde yeni vergiler salmak icap eder. Şimdi ben "Yeni çıkarılan kanunda..." diye başlayan bir haber duyduğumda hemen "verilecek bir şeyler kalmış olabilir mi" diye ceplerimi karıştırmaya başlıyorum.
Rivayet olunur ki pek değerli Putin halka seslenmektedir:
"İçinde bulunduğumuz koşulları görüyorsunuz sevgili halkım. Bu zor dönemde daha çok çalışmalı, daha çok kemer sıkmalıyız..."
Kalabalıktan bir ses duyulur:
"O zaman biz de iki vardiya çalışırız!"
Putin sesin geldiği tarafa döner,
"Teşekkür ederim yoldaş!” der. “İşte, gerçek vatanseverlik budur!.. Pek değerli halkım; gelirlerimizi artırmak, hazineyi toparlamak için maalesef yeni vergiler koymak zorundayız..."
Kalabalıktan aynı ses tekrar duyulur:
"O zaman biz de üç vardiya çalışırız!"
Putin neşelenir, adama döner,
"Sağ ol yoldaş, harikasın!..” der. “Söyler misin, sen nerede çalışıyorsun?"
"Morgda efendim!.."