24 asır önce diyarı Çin'de yaşamış Filozof Chuang’ın kendi adını taşıyan kitabında Haydut Zhi adlı bir kahraman vardır. Bu ince fikirli adam bir soruyu şöyle yanıtlar:
“Evdeki hazinenin ne olduğunu tahmin eden soyguncu, bilge insandır. Soygunun seyrini bilmek zekâ işidir. Eve ilk giren kişi cesaret timsalidir. Evden son çıkan olmayı kabul eden soyguncuya güvenebilirsiniz. Ganimeti hakkaniyetle paylaşmak ise insancıllıktır...”
Bir "iş insanları örgütü"nün lokalinde oturan kişilerin birbirlerine ticari başarılarını anlatıp gülüp eğlendikleri bir gülmece öyküsü yazmayı düşünmüştüm. İlkeleri olan, ticari gerekleri iyi bilen bu mutlu insanların takdire şayan başarı öyküleri bütünüyle kurnazlık, entrika, kandırmaca, haramzadelik üstüne olacaktı. Biraz düşününce öykünün içeriği fazla gerçekçi geldi bana, vazgeçtim.
Usta Chuang muzip bir adam. Bir anekdotunda Haydut Zhi'ye, bir halkın başına yönetici olmak teklif edilir. "Aman efendim, estağfurullah!.." der Zhi. "Bizim o denli büyük soygunculardan olmamızın hiç gereği yoktur..."
Bilge Chuang’ın bir başka anekdotunda bıçak çalan bir adam idam cezasına çarptırılır. Peki, başka insanların topraklarını gasp eden beylere ne olur?.. Onlar, cezalarını tahta kurulup saltanat sürerek çekerler.
Dünya malı söz konusu edildiğinde eski zamanların yöneticileri pek hayırla yâd edilmezler. Eskilerin masallarında bile yoksul ya da azıcık zengin hükümdarlara rastlamak zordur. Neyse ki zaman içinde insanların gözleri doydu. "Halka hizmet, Hakk'a hizmettir." anlayışı egemen oldu. Şu gelimli gidimli dünyada koltuk peşinde koşmanın ve mal mülk biriktirmenin çok da anlamlı olmadığı anlaşıldı.
Bilge Chuang, Haydut Zhi'nin ağzından, halkı "maddiyata önem veren, tatlı sözlerle kandırılmayı bekleyen cahiller topluluğu" olarak niteler. Kötü söz sahibinin olsun. Bilge'nin dolaylı bir lafını bağlamından kopararak bitirelim yazımızı: "Kaplanlar insanlarla beslendiğine göre, insanlar bu vahşi hayvanlara hizmet etmek üzere yaratılmıştır..."