Küçük bir kahve molası... Eskiden toplumumuzda arkadaş grupları, içlerini dökmek ve dertleşmek için 'hadi bir kahve içelim' diyerek bir araya gelmek için kendi içlerinde bahane yaparlardı. Günümüzde bizlerin gösteriş merağı yüzünden artık kahvenin fincanları yalnızca kamera karşısında olabiliyor. Kahvelerin köpüğüne kadar gereksiz olarak gösterilen bazı detaylar, artık samimi olabilecek birçok duygunun yerini aldı.. Aslında içtiğimiz kahveler, asıl tadını oluşan o sıcak ortamdan alırdı. Günümüzde o tad maalesef akıllı telefonlarımızın ekranlarında kayboldu.
Teknoloji her geçen gün gelişimini sürdürüyor belki ama insanların arasındaki samimi duyguları adeta cımbızla çekip aldı. Toplum içerisinde göz göze gelme durumunun karşılığı attığımız mesajdaki tikin mavi renge dönmesiyle örtüşüyor. Kahvenin sıcaklığıyla birlikte yapılan samimi sohbetlerin yerini kısa mesajlar yer aldı.
İnsanoğlu birbiriyle konuşarak, acısını ve sevincinden bahsederek yani duygularını paylaşarak insan olur. Ağızdan çıkan sözler, karşımızdaki kişiye attığımız bakış veya iletişim halinde olduğumuz kişiye hissettirdiğimiz enerji.. Bunların neredeyse hiçbiri telefon karşısında hissedilemez. Bir fincan kahveyle başlayan o an, samimi bir sohbete, o sohbette konuşulan veya düşünülen fikirler hayallere dönüşürdü. Günümüzde popüler kültürün hakim olduğu durumda maalesef bu hislerin yerini, beğeni sayıları aldı. Yani demem o ki anı yaşamak yerine artık takipçilerimize paylaşır oldu.
Artık birçok şeyi yeniden düşünmemiz gerekiyor. Kahveleri doldurduğumuz o bardakları kameralara değil de karşımızdakine doğrultmamız gerekiyor. Hani diyoruz ya 'Bir kahvenin 40 yıl hatrı var' diye.. Artık o hatır dijital ortamların varlığıyla eski tadını vermiyor..