Evrendeki canlılar, yaşamlarını sürdürebilmek adına çevresindekilerle durmaksızın bir yarış içindedir. Fakat bu mücadele, dışardan bakıldığında farkına varılması çok güç olabiliyor. Saksıda bulunan bir çiçeğin büyüyüp dallanabilmesi için ışığa ulaşma çabası veya mikroskopla görülmesi mümkün olan bakterilerin yaşayıp üreyebilmeleri için ortam sıcaklığı ve çevresini seçmesi.. Bunların tümü evrendeki dengeyi oluşturan küçük gruplardan sadece birkaçıdır. Evrendeki canlılar içerisinde bulunduğu grubun yaşam düzeninin dışına çıkarsa, ekosistemdeki diğer türlerin yaşayışlarını etkiler.
Bu dengenin oluşmasının temelinde, canlılar arasındaki paylaşım ve sınırlı imkanlardır. Paylaşım esnasında yeri geliyor uyum, yeri geliyor ki çatışma bile oluşmakta. Canlılar, bulunduğu ortamdaki ani değişimlere hızlı bir şekilde adapte olabilmek için kendilerince yöntemler geliştirir. Söz konusu bu yöntemler, sadece diğer canlılar karşısında yaşamını sürdürebilmek için değil, ayrıca bulundukları ekosistemin genelini etkileyen bir döngüyü besler.
Düzen, doğanın bulunan ve ahenkli bir şekilde devam eden en etkili mekanizmadır. Zamanda sayısı ve çeşitliliği artan türlerin bulundukları çevre içerisinde zamanla dengelenmesi, bulunan kaynakların da ayrıca verimli bir şekilde tüketilmesini sağlar. Biz insanların herhangi bir müdahalesi olmadan da doğa, kendi kurallarıyla devamlılığını sürdürür. Bu görünmez düzen ve kurallar bütünlüğü, bulunduğumuz gezegendeki canlılığı koruyan en güçlü unsurlardan biridir ve sürdükçe dünya kendi içerisindeki dengeyle birlikte devam eder.