Teknoloji geldiği son nokta itibariyle sadece hayatı kolaylaştıran bir araç değil; düşünme biçimimizi ile çalışma alışkanlıklarımızı tümüyle değiştiriyor. Eskiden masa başında onca bileşenden oluşan bilgisayarla yaptığımız işler, bugün cebimizdeki küçücük akıllı telefonlarla birkaç işlemle birçok şey tamamlanabiliyor. Evde, işte, veya seyahatte. Artık her yerde her an teknolojiyle yaşar hale geldik.
Yapay zekâ, bir zamanlar yalnızca bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz birçok şeyi gerçeğe dönüştürdü. Kendi kendini geliştiren yazılımlar, sadece fabrikalarda değil; hastanelerde, okullarda, kısacası insan hayatına dokunan bütün alanlarda yer alıyor. Ancak bu kadar hızlı ilerleyen bir teknoloji, beraberinde yaşanması mümkün tehditleri de beraberinde getiriyor. El işçiliği yerine makinelerin geçmesi, şahsımıza ait kritik verilerimizin izinsiz kullanılması gibi konular artık sıkça tartışılır hale geldi.
Uzaktan kontrol sistemleri sayesinde evimizdeki, arabamız bakım zamanı geldiğinde bizi uyarabiliyor veya evimizdeki klimadan ortam sıcaklığını bile ayarlıyoruz. Konfor ve hız açısından büyük kolaylık sağlayan bu tarz gelişmeler, aynı zamanda siber anlamda birçok güvenlik tehdidini de beraberinde getiriyor. Çünkü her bağlantılı cihaz, olası bir saldırı için açık hale geliyor.
Tüm bu yenilikler, bizlere teknolojinin ne kadar hızlı değiştiğini apaçık gösteriyor. Biz farkına varmadan yeni bir cihaz, yazılım ya da sistem hayatımızın merkezine oturuyor. Bu yüzden teknolojiyi bilgisiz ve manasız olarak değil, oldukça bilinçli ve sorgulayan bireyler olarak kullanmamız gerekiyor. Geleceğin şekli, teknolojiyi nasıl kullandığımıza ve hangi sınırları çizdiğimize bağlı olacak.