Son zamanlarda teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte yazılı kitapların yerini e-kitaplar almaya başladı. E-kitap uygulamaları vasıtasıyla beraber okuyucular, akıllı telefonlarda bulunan uygulama kütüphaneleri sayesinde bir tuşla binlerce esere ulaşabiliyor. Bu gelişmeler beraberinde genç kuşakların kitapla kurduğu bağı da dönüştürmesini sağlıyor. Ancak bu kolaylığın yanında, geleneksel kitapların okurlara sunduğu bazı hislerin de kaybolduğu yönünde eleştiriler de sıkça yapılıyor.
Kütüphaneler derin sessizliğinin sonucunda huzuru ile bilinirken, dijital kütüphaneler mobilliği ile öne çıkıyor. Geçmişte kitap raflarını irdeleyerek vakit geçiren okurlar, bugün ise uygulamaların arayüzlerinde arama yapıyor. Bu durum, bilgi ve verilerin yayılmasını ne kadar kolaylaştırsa da, okumanın artık yalnızca okuma değil tüketime dönüştürme riskini de beraberinde doğuruyor.
Gelecekte kitapların tümünün dijitalleşeceği ise tartışma konusu. Ama kesin olan bir şey var ki, bilgiye ulaşabilmenin yolu her geçen gün hızla değişiyor. İnsanlar, akıllı cihazlarla birlikte satırları tararken, yaprakları çevirirken aldığı hissi belki de nostaljik bir hatıra olarak hatırlayacak. Dijital çağın sessiz kütüphaneleri, bir yandan bilgiye sınırsız erişim sağlarken diğer yandan okumanın ruhunu yeniden tanımlıyor.