Resmî Gazete’de yayımlanan karara göre; büyükşehir statüsündeki illerde, nüfusu 30 binin üzerindeki ilçelerde basit usul vergilendirme kaldırılıyor. 1 Ocak 2026’dan itibaren esnaf gerçek usule geçecek.
Trabzon’da bu kararın kapsamına giren ilçeler; Ortahisar, Akçaabat, Yomra, Araklı, Of ve Arsin’dir. Bu ilçelerin her biri 30 bin nüfus sınırını aştığı için esnaf 1 Ocak 2026’dan itibaren gerçek usule geçmek zorunda kalacak. Ancak dikkat çekici nokta şudur: ilçe merkezlerinde günlük yüksek ciro yapan işletmeler ile bu ilçelerin yüksek mahallelerinde ayakta kalmaya çalışan küçük bakkalların aynı yükümlülüklere tabi tutulması, adalet duygusunu zedelemektedir.
Bu karar, bakkaldan lokantaya, marangozdan oto tamircisine kadar birçok küçük işletmeyi doğrudan etkileyecek. Kapsama giren meslekler:
- Emtia alım-satımı yapanlar (pazar ve seyyar hariç),
- İmalat işleri (küçük işletmeler),
- İnşaat sektörü,
- Motorlu taşıt bakım ve onarım,
- Lokanta, pide salonu, kafe,
- Eğlence ve dinlenme yerleri,
- Şehir içi yolcu taşımacılığı.
Kısacası; marangozdan bakkala, oto tamircisinden lokantacıya kadar birçok küçük işletme 2026’dan itibaren bu yükümlülüklerle karşılaşacak.
Şimdi soralım: Ortahisar, Akçaabat, Yomra, Araklı, Of ve Arsin’in merkezlerinde günlük yüksek ciro yapan işletmeler ile bu ilçelerin yüksek mahallelerinde siftahını zor yapan küçük bakkallar aynı kefeye konulabilir mi?
Sorun şu; Kapsam yalnızca ilçenin toplam nüfusuna göre belirleniyor. Bu nedenle yüksek mahalledeki küçük işletmeler, ilçenin nüfusu 30 bini geçtiği için gerçek usule geçmek zorunda bırakılıyor. Halbuki kapsam dışında kalan ilçelerdeki şehir merkezindeki işletmeler bu zorunluluklardan muaf.
Bu da adaletin fiilen tersine döndüğünü gösteriyor. Küçük işletmeler cezalandırılıyor; büyük merkezler kapsam dışında kalıyor.
Basit usul, küçük esnaf için yıllardır nefes borusuydu. Gerçek usule geçiş; muhasebeci masrafı, defter ve beyanname yükü, KDV ödemeleri ve elektronik sistem uyumu anlamına geliyor.
Bu yükü kaldıramayan esnafın önünde iki yol var: ya kepenk kapatacak, ya da kayıt dışına kayacak. İlginç bir nokta ise hemen hemen her konuda fikir beyan eden muhasebeciler bu işe sessiz kalıyor. Çünkü müşteri sayıları artacak. Ama yükü çeken küçük esnaf olacak; günlük mücadele veren bakkal ve işletmeler bu yükün altında ezilecek.
Trabzon esnafının beklentisi çok net:
- Geçiş kademeli olmalı,
- Büyük işletmeyle küçük işletme ayrıştırılmalı,
- Ciro bazlı istisnalar getirilmeli,
- Dijital uyum için eğitim ve altyapı desteği sağlanmalı.
Belki de şöyle bir çözüm önerisi getirilebilir; 30 bini geçen ilçelerde sadece ilçe merkezindeki esnaflar gerçek usule geçsin; yüksek mahalledeki küçük işletmeler basit usulde devam etsin. Böylece hem kayıt dışılık önlenir, hem adalet sağlanmış olur.
Dahası, nüfusa göre işletmeleri sınıflandırmak yerine vergi denetimlerini güçlendirmek çok daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Böylece hem küçük işletmeler rahatlar hem de vergi adaleti sağlanır.
Trabzon Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Sayın Metin Kara da bu hassasiyeti dile getirerek uygulamanın ertelenmesini talep etti. Çünkü mesele sadece vergi değil; yüksek mahalledeki bakkalın hayatta kalma mücadelesidir.
Vergide adalet, herkese aynı yükü yüklemek değildir. İmkâna, güce ve şartlara göre paylaştırmaktır.
Eğer 1 Ocak 2026’dan itibaren büyük işletmeler ile küçük bakkallar aynı kefeye konulacaksa…
Ya da kapsam dışında kalan ilçelerde bile merkezdeki işletmeyle yüksek mahalledeki küçük dükkân aynı tutulacaksa…
Bu durum eşitlikten uzak; küçük işletmeler için haksız bir yük oluşturur.
Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Görüşlerinizi paylaşmak, sorularınızı iletmek veya fikir alışverişinde bulunmak isterseniz bana sosyal medya üzerinden ulaşabilir ya da erhaneroglu_61@hotmail.com adresinden e-posta gönderebilirsiniz. Fikirlerinizi öğrenmek ve paylaşmak benim için büyük önem taşıyor.