Futbol, ülkemizde yalnızca bir spor dalı değildir. Milyonlarca kişinin duygusu, tek sevdiği ve uğruna bedel ödediği spordan öte bir branştır. Fakat özellikle son senelerde futbolun üzerinde karanlık bulutlar yer alıyor. Sayısı 100'ü aşan hakem hakkında yürütülen bahis soruşturmaları, ülkemiz futbolu adına imajını zedeleyecek bir gelişme olarak hafızalara kazınacak. Futbolseverler artık maçın skorundan yanı sıra, o hakemlerin ve oyuncuların hal ve hareketlerini takip ediyor. Hakemin çaldığı herhangi bir düdükte güven yerine kuşku doğuyorsa, futbolun heyecanı çoktan kaçmış demektir.
Temel problem sadece hakemlerde değil, onlarca seneden beri günümüze kadar gelen sistemsizlik ve adaletsizliğin günümüze kadar gelmesidir. Güçlülerin her dedikleri ve istediklerinin olduğu, sahada değil de arka kapılarda kazananların ve Anadolu Kulüplerinin her seferinde ezilmesinin sonucudur bu.. Kısacası sürecin bu duruma evrilmesinde herkesin bir parmağı yer almaktadır. Adalet ve güvenin yerine karşılıklı çıkar ilişkileri aldığında maalesef futbol kültürünü günden güne bitiriyor.
Zarardan dönebilmek için caydırıcı olmayan hafif cezalarla günü kurtarmak değil, kalem kırarak kökten çözüme ulaştırabilecek bir temizliğe cesaret etmektir. Şeffaflık, dürüstlük ve adalet duyguları yeniden tesis edilmezse, Türk futbolu sahada değil, vicdanlarda yenilerek milyonlara hitap eden bir sporun günden güne bitmesine sebep olacak. Çünkü bu spora gönül verenlerin güveni sarsıldığında, tribünlerin dolması ifade etmez. Futbolu kurtarmak, önce güveni ve adaleti sağlamaktan geçer.