Bir Medeniyetin Çöküşü

Kadin tarih yükselen her büyük medeniyetin bir gün mutlaka çöküşüne şahit olmuştur. Roma’dan Maya İmparatorluğu’na, Çin Hanedanlıklarından Osmanlı Devleti'ne kadar hepsi bir zamanlar zirveye çıkmış, sonra tarih sahnesinden çekilmişlerdir. Diyebilirsiniz ki; dönemlerinde muhteşem şehirler inşa eden, teknikte, bilimde, sanatta şaheserler yaratan, bölgesinde ve küreselde siyasette büyük devrim yaratan bu toplumlar neden yıkılmıştır? Unutulmamalıdır ki; bir medeniyetin çöküşü, ansızın gelen bir felaketle gerçekleşmemiştir. Yıllar yılı süren bir çürüme süreci sonucunda olmuştur. Örneklere bakıldığında çöküşün temelindeki nedenler her dönem benzer olmuştur. 

Tarih insanlığın kulağına şunları fısıldıyor: Her ne kadar dış etkenler etkili görünse de, asıl mesele içeride yaşanan göz göre göre gelen, gelenin görülmesine rağmen bireysel yaşamın öncelendiği, bireysel menfaatlerin yanında oligark çıkarların öne çıkması, hepsinden önemlisi bu nedenlerin herkes tarafından görüldüğü halde ya tepkisizlik ya şahşi çıkarları kaybetmeme duygusu ile ses çıkarmama ya da bana necilik. Sonuç; kabullenilmişlik, zehirlenilmişlik, çözülme ve çürümüşlük sonucunda kaçınılmaz son...

Kaçınılmaz sonun temel nedenleri...

❗️Toplumsal İflas...Kuruluşta dinamik, güçlü değerler bütünü ile yükselen ve yücelen toplumlar, zaman içerisinde yozlaşır. Lüks, şatafat, israf ve rehavete kapılan yöneticiler, halkın refahını huzurunu yaşam kalitesini ihmal eder, ikinci plana atar. Mesela Roma İmparatorluğu’nun son döneminde, halk eğlenceye ve sefahate dalmışken, yöneticiler siyasi çekişmelerle vakit kaybediyordu. Bu çöküş, devletin temel direklerini zayıflatarak devleti düşmanlara karşı savunmasız hale getirmişti.

❗️Ekonomik Krizler...Bir toplum, kaynaklarını akıllıca ve verimli kullanmalı ve yönetmelidir. Bunu yapamazsa ve yönetemezse kendi sonunu hazırlaması kaçınılmaz olur. Topraklar verimsizleşir, üretim azalır, ticaret yollarından gelen kazanç azalır. Devletin gelir gider dengesi bozulur. Vergiler artar, halk ağır ekonomik yük altında ezilir. Ekonomik krizler derinleşir. Halkın devlete bağlılığı ve güveni zaafiyete uğrar. Osmanlı'nın zirve sonrası gerileme sürecinde yaşanan ekonomik sıkıntılar Yeniçeri isyanlarına, Celali isyanlarına, Eyalet yöneticilerinin ayaklanmalarına neden olmuştu. Siyasal, sosyal, güvenlik, aşayiş, ticaret, askeri gibi birçok alanın dengesi alt üst oldu. Ekonomik istikrarsızlık devleti ayakta tutan dinamikleri, sistemleri çökertmişti.

❗️Hukuk-Adalet... Toplum ve devlet düzenin sağlıklı yürümesi, toplumsal barışın korunması, yönetim mekanizmalarının adil işletilmesi  güçlü devlet ve medeniyetin olmazsa olmazıdır. Ne var ki; hukukun işlevsiz hale gelmesi, güçlünün adaletinin egemen olması medeniyetlerin kalbi olan hukuk ve adaletin çökmesi devlet ve toplumun kılcal damarlarına kadar çürümesine neden olur ki, yok oluşun kapılarını açar.

❗️Askeri Güç...Yüzyıllardır bilinen bir gerçek vardır ki; her büyük ve güçlü medeniyet, düşmanlarına rakiplerine karşı güçlü bir orduyla yani savunma sistemiyle ayakta kalmıştır. Bilinen bir gerçek de var ki; zamanla askeri düzen ve sistem bozulduğunda, dış tehditler büyümeye başlar. Karşı koyma kabiliyeti işgale uğrama zeminini hazırlar. Roma imparatorluğunun Türk orduları karşısında zayıf kalması sonrası, barbar istilalarına karşı koyamaz hale gelmedi mi?  Osmanlı Devleti,  ordusunu modernize edemeyince, ordunun düzen ve sistemini koruyamayınca Avrupa devletleri karşısında geriye düşmedi mi? Gerçek şu ki;  Askeri savunma sistemleri, askeri teknolojik güç, disiplin ve düzeni kaybeden bir medeniyet, düşmanlarının kolay hedefi olmakla kalmaz, başkalarının tahakkümüne girer.

❗️Bilim-Teknoloji...Medeniyetleri zirveye taşıyan dinamo, en büyük itici güç bilimdir, teknolojidir. Ancak bazı toplumlar yeniliklere kapalı kaldıkları için geride kalmıştır. 15. ve 16. yüzyıllarda Avrupa keşiflerle başlayan süreçte bilimde teknikte büyük devrim ve dönüşüme imza atarken, Osmanlı Devleti kendi sorunları ile uğraşırken çözüm yollarını yanlış yerlerde ararken gelişmelerin uzağında kaldı, gelişmelere ayak uyduramadı. Mesela matbaanın Osmanlı'ya geç girişi, modern eğitim sistemine geçişte yaşanan gecikmeler, Osmanlı’nın batı karşısında zaafiyetini artırmıştı.

❗️Doğal ve Çevresel Felaketler...Bazen  felaketler, bir medeniyeti derinden sarsabilir. Hatta sonun başlangıcı olan fitili ateşleyebilir. Küresel ısınma, kuraklık, seller, depremler veya salgın hastalıklar; toplumları ekonomik ve sosyal olarak çöküşe sürükleyebilir. Kavimler Göçü neticesinde Roma İmparatorluğu’nun dağılma sürecine girmesi Avrupa nın yeniden şekillenmesi. Maya medeniyetinin, büyük bir kuraklık sonucunda şehirlerini terk etmek zorunda kalması. Veba salgını neticesinde, Avrupa nüfusun üçte birinin yok olması ve feodal düzenin çöküşüne zemin hazırlaması gibi.

Çöküş Kaçınılmaz mıdır?
❗️Tarih, hiçbir medeniyetin sonsuza kadar varlığını sürdüremedğini her defasında insanlığın gözleri önüne sermiştir. Ancak bilinmelidir ki, medeniyetlerin çöküşü hızlandıran veya geciktiren amiller vardır. İleri görüşlü liderler, liyakatli devlet adamları, sorumluluk sahibi ve toplumla bütünleşmiş aydınlar, yenilikçi düşünce yapıları ve güçlü toplumsal bağlar bir medeniyetin ömrünü uzatabilir. Lakin; ahlaki yozlaşma, hukukun içinin boşaltılması, ekonomik krizler, askeri çöküş, bilimde ve teknikte çağın gerisinde kalma, çevresel krizler ve felaketler vb.etkenler bir araya geldiğinde en büyük güçler bile tarihin tozlu raflarında yerini alır.

Sormak gerekir. Tarih tekerrür eder mi? Günümüz dünyasına bakıldığında, geçmişin hatalarından ders alınabiliyor mu? Yoksa bugünkü medeniyetler de bir gün kaçınılmaz sonlarına mı ulaşacak?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Mehmet Şal Arşivi

Kibir ve ihtirasın buluşması

04 Mart 2025 Salı 12:00

ABD-Donald Trump:"Gazze Aşkı"

14 Şubat 2025 Cuma 09:27

Kardeşlik Hukukunun İnşası

04 Şubat 2025 Salı 14:29

Toplumsal Değerlerin Kaybı!

30 Ocak 2025 Perşembe 13:13

Kişisel güç savaşları

21 Ocak 2025 Salı 09:52

Bir şehrin kaderi: Halep

31 Aralık 2024 Salı 10:18