Trabzon şehri için birçok kez "spor şehri" tanımlaması yapıldığına şahit olmuşsunuzdur. Peki, Trabzon şehri gerçekten de bir spor şehri mi? Ya da bu tanımlamanın ne kadar hakkı verilebiliyor?

Şüphesiz, Trabzonspor Trabzon şehri için bir kimlik gibi. Trabzonspor'un markası tek başına şehri "futbol" şehri yapıyor. Lakin tam anlamıyla spor şehri yapıyor mu, tartışılır.

Trabzonspor'un Basketbol Ligi'nde mücadele eden şubesi, 2017-2018 sezonun ardından kapatıldı. Kapatıldığı sezon da takım ligden düşmemişti. Destek bulunamadı, borçlar ve sponsorluklar derken böyle bir karar alındı.

Trabzonspor markası bile basketbol söz konusu olunca yeterli desteği bulamadı ya da alamadı. Oysa ki, şehirde basketbol takımını keyifle takip eden kemik bir seyirci de oluşmuştu. O takım, 2015'te şehre EuroChallenge finali heyecanını da yaşatmıştı.

2018 yılından bu yana Trabzonspor'u idare eden yöneticilerden defalarca kez "Basketbol şubesini açıyoruz, açacağız" minvalinde açıklamalar duyduk. Giden gelene bırakıyor ihaleyi. Sahiplenen yok...

Şehirde, Trabzonspor markasının futbol dışında farklı branşlarda mücadele etmesinin, futbol takımına zarar vereceğini düşünen bir kesim de var. Bunu da ayrı irdeleyip tartışmak gerekir.

Basketbolu bir kenara koyalım. Gelelim voleybola. Trabzon İdmanocağı 2014-2015 sezonunda Sultanlar Ligi'ne yükseldi. Güç bela yükseldikleri ligde 3 sezon direnebildiler. Tüm imkansızlıklara rağmen mücadele ettikleri ligden 3. sezonun ardından küme düştüler. Voleybol defteri de böylelikle kapanmış oldu!

Türkiye'nin, hatta dünyanın dört bir yanında bu kadar iş insanı olan bir şehrin, futbolun yanında çok cüzi paralarla dönen bu branşlarda bu denli sahipsiz kalması ciddi anlamda üzücü.

Anlattık, ettik! Şimdi diyeceksiniz ki, "Yıllar sonra şampiyon olmuş futbol takımı koca sezonda stadyum sponsoru bulamadı, ne anlatıyorsun?" Haklısınız, ne diyeyim!