Siyaset, bir toplumun düzenini sağlayan, halkın ihtiyaçlarını gözeten ve refahını artırmaya yönelik kararların alındığı bir süreçtir. Ancak günümüzde maalesef siyaset, kimi zaman bir meslek olarak görülmekte ve bu anlayış, toplumun genel çıkarlarına zarar verebilmektedir.
Oysa siyaset, kişisel çıkarların önünde toplumsal faydayı önceliklendiren bir hizmet alanıdır. Bu nedenle siyaset; kariyer hırsı ya da bireysel çıkarlar üzerinden yürütülen bir faaliyet değil, toplumun ortak iyiliği için yapılan bir yolculuktur.
Siyaseti meslek haline getiren yaklaşımlar, genellikle iktidar hırsı ve kişisel kazanç arayışları üzerinden şekillenir. Bu durumda, halkın sorunlarına çözüm üretmek, uzun vadeli politikalar geliştirmek ikinci plana atılır. Oysa siyaset, halkın sorunlarına köklü çözümler sunmak, ekonomik eşitsizlikleri azaltmak, eğitim, sağlık gibi temel hizmetlerin erişilebilirliğini artırmak için bir fırsattır. Bu anlayışın kaybolması, siyasetçilerin sadece kendi çıkarlarını gözetmesine ve halkın sorunlarına yüzeysel yaklaşımlarda bulunmasına yol açar.
Siyaset, topluma hizmet etme isteğiyle yürütüldüğünde, gerçek anlamını bulur. Toplumun ihtiyaçlarını anlamak, vatandaşların sesine kulak vermek ve bu doğrultuda adımlar atmak, siyasetin asli görevidir. Siyasetçinin amacı, kendi konumunu korumak değil, halkın yaşam standartlarını iyileştirmektir. Bu bakış açısıyla siyaset, bir görev duygusu ve hizmet etme sorumluluğudur.
Toplum, siyasetçiden fayda görmelidir. Eğitim sisteminden sağlık hizmetlerine, iş imkanlarından sosyal haklara kadar her alanda yapılan reformlar, ancak siyasetçinin halka fayda sağlama anlayışıyla şekillenir. Bu faydayı gözetmek, halkın refahını artırmak için çalışan bir siyaset anlayışı, ancak samimiyetle ve halka hizmet etme şuuruyla mümkündür. Siyasetçi, topluma fayda sunma düşüncesiyle hareket ettiğinde, uzun vadeli ve gerçekçi çözümler üretir.
Toplumun menfaatine hizmet etmek, siyasetçinin kariyer hedefleri ya da kişisel çıkarlarıyla örtüşmemelidir. Bu yüzden siyaset, bir meslek değil, topluma fayda sunma aracıdır. Siyasetçinin görevi, kendini değil, toplumun geleceğini düşünerek hareket etmektir. Bu anlayış, hem bireylerin hem de tüm toplumsal kurumların kalkınmasını sağlayacak olan temel unsurdur.
Siyasetin meslek olmaktan çıkarılıp, topluma hizmet etme aracı olarak algılanması gerekir. Bu bakış açısı, toplumun refahını artıracak, bireylerin haklarını gözeten ve uzun vadeli çözüm yolları sunacak olan doğru politikaları ortaya çıkaracaktır.