Arif Çetin

Arif Çetin

Şikede Suç Kimde ?

 

3 Temmuz'dan bu yana öyle bir hale geldik ki sokakta, markette ve hatta stadyumda kime sorsan "Eski keyfim yok, zevk vermiyor bana futbol" diyor. Peki, en sevdiğimiz oyuncağımızı kim ya da kimler elimizden aldı? Hırsızın suçu var tamam da ev sahibinin hiç mi suçu yok?

15 Ocak 2010 tarihinde televizyon karşısına geçip çaylarımızı yudumlarken, Çukurova Holding Patronu Mehmet Emin Karamehmet'in gözlüklerinin üzerinden bakarak telaffuz ettiği 321 milyon doları duyunca, hepimiz " Helal olsun, iste Türk futbolunun geldiği nokta" diyerek gururlandık. Kulüplerimiz naklen yayın gelirlerinden neredeyse iki misli kazanacaktı. Stadyumlar başta olmak üzere tesislerimiz yenilenecek, altyapılarımız daha verimli olacak, dünya yıldızları ülke toprağına ayak basacaktı.

Peki, neler yaptık?

1. Yabancı sayısı bir kurala bağlanmadan serbest bırakıldı. Bu uygulama futboldan daha çok, ülkeye gelen turist sayısının çoğalmasına katkı sağladı.

2. Apartmanlarda yönetici seçimleri, kulüplerimizdeki başkanlık seçimlerinden daha etik ve çekişmeli geçti. Plan ve programdan ziyade, şekil ve isme oy verdik.

3. Mali kriterler noktasında "futbol serbest bölgesi" oluşturduk. Muhasebe tablolarının borç hanelerini övünç belgesi ilan ettik.

4. Tarla süren, eki yeşertenleri "Yaptıysa kulübümüz için yaptı" diyerek kahraman yaptık. Onlar önce inkar etti, sıkıştıklarında ise "Sadece biz mi yaptık" limanına sığındılar.

5. "Futbol biter, kulüpler çöker" diyen ekranın ak saçlı akil adamları ile şeytanları sanal protestolarla yerden yere vurduk. Onların zikrinde, futbol=para idi. Şeytanın zikri para olunca fikri de değişmedi. Bu ülkede, naklen yayınları izleme imkânına sahip kitlenin % 75'i kirli futbolun karşı yakasında oturuyor. Neredeyse bir yıla yaklaşan süreçte iptal edilen decoder oranı %5 bile değil.

Şimdi üzülüyoruz. Aslında suçluyu dışarıda aramak yerine aynaya bakmamız yeterli. Sağa sola bakmayın. Sen, ben, o... Hepimiz suçluyuz. Çünkü onların istediği dilden konuşamadık. İlaç ve silah sektörüyle birlikte dünyanın 3. büyük ekonomisinin rüzgârına karşı, futbolun gerçek ruhunu koruyamadık.

 

MİLLİ NEFES

Ayak topu, ayak oyunlarının esiri olmuşken, Abdullah Avcı yönetimindeki Milli Takım hepimizi mutlu etti. Kirlenen futbol atmosferinde "Dumansız hava sahası" gibi geldi. İsimler ve torpillilerin değil, hak edenlerin milli formayı taşıdıkları bir döneme giriyoruz. İnşallah bozulmadan devam eder.

Milli Takımda forma giymenin ana kriteri, 3 İstanbul kulübünde oynamak değil artık. Hoca bunu kafasına koymuş. Ancak; Avrupa ve Anadolu'da forma giyen oyuncularımızı İstanbul kulüplerinin formalarını giydirme konusunda ısrar edem malum medyamız Abdullah Hoca’nın en büyük rakibi konumunda.

 

TRABZONSPOR CEZA ALIR MI?

Fenerbahçe, Eskişehirspor ve Trabzonspor'un Avrupa'dan 3 yıl men edileceği haberleri iki gündür ısrarla servis ediliyor. Hukukçu değilim, spor hukukçusu hiç değil.

Gelin düşünelim;

1- 1. Etik Kurul raporunda Trabzonspor temiz.

2. 2. Etik Kurul raporunda Trabzonspor temiz.

3. Tahkim Kurulu kararında Trabzonspor temiz.

4. Savcının iddianamesinde TS Başkanı  bir maçtan teşvik zanlısı.

Özellikle ligin ikinci yarısında neredeyse maçların tamamında şike ve teşvik girişimi yapan Fenerbahçe, bu girişimlere o ya da bu şekilde eşlik eden Sivasspor, Ankaragücü, Eskişehirspor, Gençlerbirliği, İBB ( ki ben yukarıdaki raporların yalancısıyım) bir kenara dursun, Trabzonspor 3 yıl men cezası alsın. Toplu katliam yapanla adam yaralayan aynı cezayı almaz.

Bu hikâyeye Ulvi bile güler. 

"Fenerbahçe- Eskişehirspor maçını izlemek üzere Sivas 9 Eylül Stadına gidip, üzerinde  Ankaragücü forması ve Gençlerbirliği atkısı ve Beşiktaş beresiyle Şampiyon İBB diye bağırıp  "FAİR PLAY" bayrağı sallayan ULVİ"

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR