Cenap Serdar

Cenap Serdar

Asıl Suçlu Kim?

Her şey o kadar bir birine karıştı ki bu Ülkede, eminim ki olayları takip eden Güvenlik güçleri ile adli yargı şoktadır. Neyi nasıl izleyeceklerini, hangi parçaları nasıl birleştireceklerini şaşırmış durumdadırlar, her taraftan belge bilgi fışkırıyor sonuçta, hey yavrum hey! bu ülkede neler olmuşta yıllarca uyumuş ülkenin güvenlik  kurumları  ve adli yargı,  bu nasıl iştir anlayan varsa namerdim.

Hanefi AVCI, görev yaptığı yıllarda birikimlerinden kaynaklı, biraz hayalci biraz da duyumlarından oluşan bir kitap yazıyor, sonra ortalık toz duman, göz altına alınmalar ve son olarak ta tutuklanan H.AVCI’nın iş yerinde yapılan aramalarda ele geçirilen telefon dinlemelerine ait kayıtlar.

Bu kayıtlar gerçekse asılları olması mümkün değil, yani kopyasını alıp arşivine koymuştur H.AVCI, ve o dönemde görev yapan başka şahıslarda da kasetlerin kopyelerinin olması kuvvetle muhtemeldir. Asıl sorgulanması gereken bu dinlemelerin kimin yada kimlerin emriyle yapıldığıdır. Bunu H.AVCI’nın tek başına yapmasına imkan yok, o zaman bu dinlemelerin kimlerin yada kimin emriyle ve hangi amaca yönelik yaptırıldığını bulmak ve çözmek lazım, sonuna kadar üzerine gidilmesi gereken bir husus olduğu apaçık ortadadır. Çünkü dinleme yapılan şahısların büyük çoğunluğu o dönemdeki siyasi iktidarın önemli kişileridir.

28 Şubat sürecine ait önemli kişilerin dinlendiği söylenen kasetlerin oluşum tarihi eğer 1997 yılına ait ise, o dönemde ki Cumhurbaşkanı sayın DEMİREL,  1996 yılında  RP ile DYP arasında kurulan 54.Hükümetin  Başbakanı ERBAKAN Dışişleri ve Başbakan Yardımcısı ise Tansu ÇİLLER’dir. Dinlenenler arasında T.ÇİLLER’in de olması, olayı çok vahim bir hale getirmiştir.

Çok garip bir uygulama kendi çalışanlarını, kendi içinde yarattığın derin devlete izlettirip, dinletiyorsun bundaki amacın ne? Devlet böyle işlerle uğraşmaz uğraşanlar, iktidarın zaafından, boşluklarından faydalanan kişilerdir. Bunlar maalesef o dönemde Devletin kurumlarında görev yapan şahıslardır.

Dinlemelerden dönemin Başbakanı ERBAKAN’ın zerre kadar bilgisi olduğunu sanmıyorum, bu yapılanlar birilerinin şahsi çıkarı, bazı Ülkelerin de menfaatleri doğrultusunda  istenilmiş ve uygulamaya geçirilmiştir.

Burada H.AVCI’da  maalesef dinlemelerin yapıldığı döneme ait  iktidar ya da bir Tarikat tarafından,  bilerek veya bilmeyerek kullanılanlar arasında yer almıştır. Şahsi çıkarları ve terfi hırsı ile dolu olması nedeniyle, kafası o kadar çok karıştırılmış ve olayların içerisine çekilmiş ki, gelinen  bu günde kendi vicdanı muhasebesini yaparak yazdığı bir kitapla kendisini bilerek ele vermiş, vicdanı sorumluluktan kurtulmak istemiştir. Bunu anlamak için yazdığı kitaptan çok iş yerinde ele geçirilen kasetlere dikkatinizi çekmek isterim. Deneyimli bir polis, yıllarca Teröre karşı savaşmış Emniyet Müdürlüğü makamına kadar yükselmiş, siz  bu şahsın evinde, işyerinde nerede olursa olsun  gidip arama yapıp  elinizle koymuş gibi kasetleri suç delillerini bulacaksınız öylemi, çok saçma! tapeleri bulmanızı bizzat kendisi istemiştir.

Ülkenin güvenlik güçleri ve adli yargısı, iradeli ve sabırla,  yapılacak olan saldırılara karşı güçlü durup H.AVCI’nın bildiklerini tüm detaylarıyla  anlatmasını sağlamaları halinde, Ülkede bütün taşların yerinden oynayacağı, taş üstünde taş kalmayacağı, olayların geldiği boyutu ve ulaştığı insanların kim olduğunun görülmesi ile birlikte, ulus olarak nasıl hayretler içerisinde kalınacağı görülecektir.

Tutuklamalar sonucunda, yargılamaları yapacak olanların Allah yardımcısı olsun, biliyorum ki çok zor koşullarda görevlerini yapmaya çalışacaklardır. Bu nedenle mahkeme safahatları uzayıp gidecektir. Ancak sonuçta Türk adaletinin tecelli edeceğinden eminim, bunu biz bu yüzyılda görür müyüz, hiç sanmam.

Gelelim merhum Cumhurbaşkanı ÖZAL’ın ölümüne; Kardeşi, eşi, oğlu ve çalışma arkadaşlarının ölüm ile ilgili son günlerde ki açıklamaları o kadar enteresan ki   sanki ölen hiç tanımadıkları yabancı bir kişi, onların yakını değil, yahu adama sormazlar mı, madem  bu kadar kuşkularınız vardı neden zamanında üzerine gitmediniz? Derin araştırma ve otopsi istemediniz? Sonuçta ölen sizlerin en yakını bu ülkenin Cumhurbaşkanı değil miydi? Yani bir Ülkenin devlet büyüğü size göre şaibeli bir şekilde durup dururken ölecek, bu ölümden şüphe duyacaksınız ve detaylı araştırma istemeyeceksiniz çok saçma,  cahil vatandaş bile sizlerin yaptığını yapmaz.

Sanırım siz ölümle ilgili kuşkularınızı  o dönem açıklamadınız ya da açıklayamadınız ve ya açıklattırmadılar, anladığım bu yani sayın Cumhurbaşkanı’nın ölümünden kuşkuluyuz diyemediniz. 

 

Aynı şekilde ölümünde kuşku var diye ortaya çıkan Şehit Orgeneral Eşref BİTLİS’in yakınları ve konuyu bilen yakın çalışma arkadaşlarının da sorgulanması gerekir, adama sorarlar  bu zamana kadar nerelerdeydiniz? Neden sustunuz? Atı alan Üsküdar’ı binlerce kez geçmedi mi? Aynı uçakta ölen subay ve pilotların yakınları neden susuyorlar, onların da suç duyurusunda bulunmaları gerekmiyor mu?

Devletin Güvenlik güçlerinin son dönemlerdeki başarılı operasyonlarına bağlı olarak, yaşanan gelişmeler  ve savcıların kararlı ve cesur duruşlarıyla vakaları çözmelerindeki becerileri sonucu, ortaya çıkarılan olaylar zincirinin sizlere kadar uzanacağını bildiğiniz için, başkaları  merhum ÖZAL ve Şehit BİTLİS’in ölümlerindeki  şüpheleri açıklamadan, sizler sorumluluktan kaçmak için ihbarda bulundunuz.

 Bir saçma açıklamada ilk Türk Tüp Bebeğin doktoru İsmet Sami TURANLI’ dan; “Profesör olmamın Kürdüm diye önü kesildi” yuh yani bu kadarı da olmaz  dedirten açıklama neden bu günlerde yapıldı, dikkat edin, bu ülkede her gün enteresan saçma sapan açıklamalar yapılıyor, bunlarla Ülke bir yerlere çekilmeye çalışılıyor. Bu Ülkede Kürt Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Bakanlar, Milletvekilleri ve  önemli makamlarda  üst düzeyde  Bürokratlar görev yapmadı mı? MİT bunların görev yapmasını engellemeyip de senin profesörlüğünü mü engelledi, ha de oradan be! senin bu dediklerine kendin bile inanmamışsındır. Anlaşılan birileri bunu söylemen için seni doldurmuş, sonuçta cahillerin bile yapmayacağı  bu açıklaman ile kendine yazık etmişsin.

Ülkeyi yönetenlerin rahat bırakılmaması ve enerjilerinin boşa harcanması için anlaşılan bundan sonra iç ve dış düşmanlar tarafından sürekli ortaya bir şeyler atılacak,  ancak bilmedikleri bir şey var bu Hükümet çok güçlü ve çok büyük işlerle uğraşıyor, eski hükümetlerin düştüğü bu tür tuzaklara düşmüyorlar, birlik ve beraberlik içerisinde hareket ediyorlar ve başarıyorlar da, bu anlamda aklıma bir reklam filminin sözcükleri geliyor “çok oluyorlar çok”,

Dünya ekonomik krizle boğuşurken, bizim Ülkemiz bundan çok az bir yara ile çıkıyor. Yabancı Ekonomistler tarafından Türkiye   örnek alınması gereken bir ülke olarak gösteriliyor,  çok sayıda Ülkenin Ekonomik anlaşmalar yapmak istediği  Dünya devi ÇİN ile bir dizi anlaşmalar yapılmıştır. Özellikle sayın Başbakan ve Dışişleri Bakanımızın akılcı yoğun temasları sonucu Dış  ilişkilerde ülkemizin itibarı artarak son gaz devam ediyor, komşu ülkeler ile dostluklar yeni bir boyut kazanmış, terörün bitirilmesi için cesur adımlar atılmış, ortaklık anlaşmaları imzalanmıştır. Ülkeyi yönetenlerin bu  hususlar üzerinde durması ve  yeni projeler üretmesi gerekirken, kafalarını ülkede geçmişte yaşanan olaylarla ya da saçma sapan konularla doldurmaya, ülke gündemini değiştirip mesailerini bu yönde harcatmaya kimsenin hakkı yoktur bunda ısrar etmek, hainliktir.

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR