Ligin ilk haftaları önemlidir. Dördüncü, beşinci hafta sonrasında takımların durumları belli olur. Trabzonspor bunca sakat oyuncusuna rağmen birçok açıdan önem taşıyan Fenerbahçe deplasmanından alnının akıyla ayrıldı.

 

TFF’nin ev sahibi takımın Perşembe oynadığı Avrupa müsabakası sonrasında pazartesiyi tercih etmesi önemli bir ayrıntıydı. Trabzonspor’un perşembe oynadığı birçok hafta içi maçı sonrasında pazar gününe lig maçı planladığını unutmadık.

 

                Bunu neden belirtme ihtiyacı hissettik? Özellikle ikinci kırk beş dakikadaki Fenerbahçe’yi gördükten sonra, bir günün önemi daha büyüktü. 60’tan sonra yürüyecek hali kalmayan İstanbul takımının hafta içerisindeki Marsilya mücadelesi sonrasında fiziksel açıdan ne kadar bitik olduğunu gördük.

 

                Şenol Hoca’nın düşündüğü kadro olumlu. Hoca kafasını takıma verdiği zaman daha başarılı oluyor. Trabzonspor, İstanbul’da nasıl oynaması gerekirse öyle oynadı. Orta saha kurgusu da aynı şekilde doğruydu. Trabzonsporun aldığı puan ve oynadığı futbolda başarılı orta saha kurgusunun büyük önemi var. Hem oynadılar, hemde Fenerbahçe'nin önemli ayaklarına kelepçe vurdular. Sadece oynayanlar değil, Zokora- Barış değişikliği bile yerinde ve zamanında yapıldı.

 

                Celustka’nın soğukkanlılığı, Bamba’nın tecrübesi, Sapara’nın yönetmenliği, Halil’in savaşçılığı ile yerli yerinde bir takım vardı sahada. Emerson, Mustafa, Yasin ve Alanzinho üzerine düşeni yaptı. Onur’un bir iki hatalı çıkışı olsa da kalesinde güven verdi. Zor deplasmanlarda bu kadro doğru. Ama iç sahada, Avni Aker’deki maçlarda ise daha fazla hücumu düşünen, oyunu forse eden bir Trabzonspor olmalı.

 

Trabzonspor ilk defa takım halinde ahenk içerisindeydi. Hem savunmada, hem de hücum anlayışında uyum içerisinde hareket ettiler. Bizim de sıkça dillendirdiğimiz bir konu var. Orta sahanın merkezindeki iki isim Zokora ve Sapara, savunma ve hücumu bir arada tutan çimento vazifesindeydiler. Zokora sadece savunma, Sapara sadece hücum düşündüğü zaman sıkıntı yaşanıyor. Beraber düşünme ve ortak hareket etme anlayışı başarıyı da getirdi.

 

Bir paragrafta Olcan’a açalım. Evet, gol kaçırdı. Hem de fazlaca kaçırdı.  Haftalardır formasından uzak kalmasına verelim. Ama oynadığı futbol ile gelecek için ışık verdi. Özellikle ikinci yarıdaki oyunla, kaybolan özgüvenini yeniden kazandı bordo mavili takım.

 

Paulo Henriuqe!.. Dağınık, serseri mayın, ama çok güçlü. Atmıştan, yetmişten sonra her eve lâzım…