Kürt Sorunu'nun çözümü amacıyla kritik adımlardan birini atarak, 03 Ocak 2013 tarihinde Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet TÜRK ile BDP Batman Milletvekili Ayla AKAT ATA, İmralı'da Abdullah ÖCALAN ile görüştü.

 

Görüşmelerin ardından kamuoyunda barış adına yeni bir umut doğdu. Tüm kesimlerden süreci destekleyen mesajlar birbiri ardına geldi ve özellikle provokasyonların olabileceği ifade edilip taraflara sükûnet çağrısı yapıldı.

 

Fransa Cumhurbaşkanı François HOLLANDE, Paris'te Kürdistan Enformasyon Bürosu'nda öldürülen üç kadından birini tanıdığını söyledi. HOLLANDE,Paris'te işlenen cinayetleri ''korkunç''olarak niteledi ve ''Onlardan birini tanıyorum, düzenli olarak bizimle görüşmeye gelirdi'' ifadesini kullandı.

 

Türkiye'nin Paris Büyükelçisi Tahsin BURCUOĞLU, Fransız makamlarının olayı bir infaz olarak nitelendirdiklerini söyledi.

 

 

"Olayı sabaha karşı öğrendik. Bu işlenen cinayetler dün akşam saatlerinde olmuş. Polisin sabaha karşı iki sularında binaya girdiği ve üç hanımın cesedi ile karşılaştığı anlaşılıyor. Bu hanımlardan ikisi enselerine sıkılan bir kurşunla, biri ise göğsüne sıkılan kurşunla öldürülmüş.Bu merkezin PKK ile doğrudan bir bağlantısı olduğunu biliyoruz. Merkezin sorumlusu olarak görünen Fidan Doğan adlı hanım esasen buradaydı. Sakine Cansız ve diğer ölen hanım Leyla Söylemez'in daha çok Fransa dışında bulundukları yolunda bilgilerimiz var.

 

Tüm bu şahıslar hakkında ilgili makamlarımızda gerekli dosya bilgilerimiz mevcut. İçişleri Bakanı olay yerine gitti. İçişleri Bakanı olay yerinde yaptığı açıklamada, ilk bulgulara göre bunun infaz olduğunu söyledi. Binanın, merkezin kapısı da kapalıydı, polis kapıyı kırarak içeri girmiş. 

 

"Örgüt içi hesaplaşma mı?" teorisini güçlendirecek bilgiye göre, suikastın gerçekleştiği binanın birinci katına ancak şifreli bir sistemle girilebiliyordu. 

 

La Repubblica Gazetesi, şimdiye kadar elde edilen bilgiler ışığında Paris polisinin, olayın bir örgüt içi hesaplaşma olduğunun güçlü bir ihtimal olduğu yönünde bilgi aktardığını vurguladı. 3'lü suikastın, Türkiye'nin İmralı'yla başlattığı barış görüşmelerinin akabinde gerçekleştiğine dikkat çeken gazete, başlarından vurulan Sakine Cansız ile Leyla Söylemez'in, öğleden sonra Fidan Doğan'la buluşmak üzere suikastın gerçekleştiği binanın birinci katına gittiklerini aktararak, "Yani, sadece girilen bir şifreyle ve dahili telefon sistemiyle erişilebilen kata" diye not düştü. Gazete bu nedenle, öldürülen kadınların, suikastçılarına kapıyı açmış olma ihtimalinin güçlendiğine dikkat çekti. 

 

Yukarıdaki bilgiler ışığında;

 

*03 Ocak 2013 tarihinde İmralı'da Abdullah Öcalan ile görüşen Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ile BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Görüşmelerin ardından kamuoyunda barış adına yeni bir umut doğduğunu, provokasyonların olabileceği ifade edilip taraflara sükûnet çağrısı yapıldı. Benzer çağrılar Muhalefet ve Hükümet kanadından da yapıldı, demek ki bu sürecin sabote edilmesinden korkuluyordu ve oldu da!

 

* Kürt Enstitüsü’nün; PKK ile doğrudan bağlantılı olduğu ve bir Temsilcilik gibi çalıştığı Fransız ve Türk makamlarınca çok iyi bilinmekteydi ve bu nedenle Fransa Güvenlik birimlerince sıkı koruma altında tutuluyordu.

 

* Fransa Cumhurbaşkanı François HOLLANDE, Paris'te Kürdistan Enformasyon Bürosu'nda öldürülen üç kadından birini tanıdığını söyledi. HOLLANDE, Paris'te işlenen cinayetleri ''korkunç''olarak niteledi ve ''Onlardan birini tanıyorum, düzenli olarak bizimle görüşmeye gelirdi'' ifadesini kullandı. HOLLANDE’nin tanıdığı kadın Merkezin sorumlusu olarak görünen Fidan DOĞAN’dı. Bu da PKK Fransa temsilciliği gibi görünen bu Merkezdekilerin Fransızlar ile bilgi alış verişini akla getirmektedir.

 

*Merkezde görevli olarak Fidan DOĞAN vardı, eylemin yapıldığı gün öğlen saatlerinde Sakine CANSIZ ile Leyla SÖYLEMEZ'in, Fidan DOĞAN'la buluşmak üzere suikastın gerçekleştiği binanın birinci katına gitmeleri bir tesadüf mü?Yoksa biri veya birileri tarafından mı oraya yönlendirildiler.

 

* Binanın ve  merkezin kapılarının kapalı olduğu, polisin  kapıyı kırarak içeri girmesi ve  suikastın gerçekleştiği binanın birinci katına  sadece bir şifreyle ve dahili telefon sistemiyle girilebilmesi, akıllara öldürülen kadınların suikastçılarını  tanıdıkları ve kapıyı açmış olma ihtimalini getirmektedir.

 

*Suikastın olduğu gün itibarıyla yapılan tüm açıklamalarda İmralı ve Kandil arasında ki çekişmeden kaynaklı bir eylem olduğu hususu üzerinde sürekli durulmuş ancak kimse  bu olayın Fransa  veya diğer Ülke İstihbarat servislerinin bir operasyonu olabileceğini  konuşmamış ya da konuşmaya cesaret edilememiştir.

 

Keza Türkiye’de Kürt sorunun çözüme kavuşmasıyla birlikte bir çok Ülkenin gerçek yüzü ortaya çıkacak bu alandaki çıkarları son bulacaktır. Ayrıca Türkiye’de terör belasından kurtularak ekonomik ve refah alanında çok büyük bir yükü omuzlarından atarak Orta doğunun beyi haline gelecektir. 

 

Sonuç olarak; Yapılan infazların Fransa’nın bilgisi olmadan gerçekleştirilme imkanı yoktur. Eylemi kimin yaptığı değil hangi Ülkelerin işbirliği yaparak bu süreci sabote etmek istedikleri önemlidir. 

 

Kürt sorununun çözümü amacıyla hükümet tarafından atılan cesur adımlara karşı, BDP’nin Türk hükümetine karşı samimi yaklaşımlarda olduğuna inanmak çok zor keza, suikast sonrası olayın açıklamaları dahi hiç beklenmeden ilk saldırdıkları ve suçladıkları yine Türk hükümeti oldu, bu sürecin sonucunun iyi bitmesi Ülke olarak hepimizin tek isteği ama huylu huyundan vazgeçmez misali, sanırım biz bu senaryoları bir yüzyıl daha göreceğiz.