Gürol Ustaömeroğlu

Gürol Ustaömeroğlu

Trabzonspor ve Asalet Farkı

Safkan Çerkez Kızı rahmetli anneannem derdi ki;” Torunum asalet sonradan gelen bir şey değildir. Parayla hiçbir ilişkisi yoktur. O doğuştan verilir.”  Dün gece yaşanan olaylardan ve bu sabah verilen beyanatlardan sonra hem Fenerbahçe hem de Trabzonspor Kulübüne şöyle bir baktım ve anneannemi bir kez daha rahmetle andım. Nur içinde yatsın. Dev bütçesine, bilmem kaç milyon taraftarına rağmen Fenerbahçe Spor Kulübü gerçekten içi boş bir balonmuş. Sözüm ona asil tavırların hepsi birer rolmüş. Bunu bir kez daha anladım. Bir kez daha anladım ki; gerçekten o asil, dik duruşundan taviz vermediği müddetçe Trabzonspor’umun bileği bükülemez, sırtı yere gelmez.

Esasında futbol sektöründe yazı yazmayı işin erbaplarına bırakmak gerekir. Hele hele müsabaka sonrası, maç ertesinde herkesin kaleme aldığı konulara girmek riskli bir iştir, derin sularda yüzmektir. Ama bunu yapmak zorunda hissettim kendimi. Bir hakkı teslim etmek zorundaydım.

Trabzonspor Başkanı Sayın İbrahim HACIOSMANOĞLU’na yıllar önce oy vermiştim. O dönemlerde Sevgili Arkadaşım Köksal GÜNEY bizi tanıştırmıştı. Kısa ama canlı ve samimi sohbetimiz olmuştu. Son seçimde yurt dışında idik. Oy kullanamadık. Renkli bir seçim olmuştu. Her listede ağabeylerimiz, arkadaşlarımız, kardeşlerimiz, dostlarımız vardı. Oy kullanamamış olmak belki de en hayırlısı idi.

Sayın HACIOSMANOĞLU’nun başkan seçildiği günden bugüne olan kararlı tutum ve davranışları elbette bir futbol kulübüne yakışacak cinstendi ama bazı beyanatları ve davranışları bu duruşu perdelemeye ve engellemeye başlamıştı. Bunlardan en önemlisi herkesin malumu siyaset futbol ilişkisindeki tavrı idi. Bu tavrı şiddetle eleştirmiş, özellikle sosyal paylaşım sitelerinde açıkça dile getirmiştim. Şöyle söylemiştim;” Sayın başbakan karşılanır, uğurlanır, ziyaret edilir, ziyaret ettirilir, övülür, eleştirilir. Ama siyasi mesajların verildiği ve politikanın dört döndüğü seçim otobüsüne çıkılmaz.” Zaman içinde anladık ki çevresinden de Sayın Başkana bu yönde yeteri kadar eleştiri yapılmış zaten. Yani bir başka deyişle yönetim bir özeleştiride bulunmuş. Başkan da esas niyetini vurgulayıcı daha orta yol bulucu cevabi beyanatlar verince bu işin üzerine daha fazla gidilmemişti.

Gelelim dün geceye;

Herkesin kabul ettiği gibi güzel bir maç sonrasında Sayın HACIOSMANOĞLU ve Sayın ÇAKIROĞLU kol kola ve O’nların deyimi ile Fenerbahçe taraftarları ile birlikte hiçbir sorun olmadan 4 kat aşağı iniyor. Kendilerine aksi yönde bir uyarı ve engelleme yapılmaksızın basın mensuplarına doğru yönlendiriliyorlar. HACIOSMANOĞLU basın tarafından sorulan bir soruya karşılık olarak özetle Fenerbahçe Camiası ile bir problem olmadığını, problemin Fenerbahçe’yi ve Türk Futbolu’nu kirleten insanlarda olduğunu, bunlarla kendisinin muhatap edilmemesi gerektiğini söyleyip oyun hakkında izahatta bulunurken kendisine bir grup çapulcu tarafından laf atılıyor. O da “ Biz bunlardan anlamayız, başkanınıza sorun” diyor ve ortalık karışıyor. Otomobilinin üzerine çıkılacak kadar seviyesizlik yapılıyor. Garaja sokuluyorlar ve orada saatlerce mahsur kalıyorlar. Kendilerinin ifadesi ile bir emniyet amirinin de sözlü ve darplı hakaretine maruz kalıyorlar.

Bütün bu olanlara rağmen Sayın HACIOSMANOĞLU gece yarısı bir televizyon kanalına bağlanıyor ve ısrarla, üzerine basa basa Fenerbahçe Kulübü’nü yüceltici konuşma yapıyor. Üç beş çapulcunun Fenerbahçe’ye mal edilmemesi gerektiğini söylüyor. İşi büyütmeyin, geçmiş olsunluk bir durum yok diyor. Kısaca ortalığı yatıştırıyor. Hem de yediği bütün küfür ve hakaretlere rağmen. Ama saf da olmuyor. Taşı gerektiği kadar gediğine koymasını da biliyor. O’nun öncesinde Sayın ÇAKIROĞLU da gayet düzeyli ve olgun konuşma yapıyor. Olayları olduğu gibi aktarıyor.

Bugün İstanbul Basınını okuyorum. Fenerbahçe Kulübü açıklama yapmış;

“Olayların sorumlusu ve provoke edeni HACIOSMANOĞLU’dur.”

Şimdi anladınız mı asaletin ne olduğunu?  Kimin ve hangi kulübün asil olduğunu. Sabah ilk işim Sevgili Köksal GÜNEY’i arayıp O’nun şahsında Sayın HACIOSMANOĞLU’nu ve Sayın ÇAKIROĞLU’nu tebrik etmek oldu. Telefonları ne yazık ki bende yok. Köksal’dan da sabah sabah almak istemedim. Umarım mesajımı iletmiştir.

Hakkı teslim etmek ve bu vicdani görevimi kalben yerine getirmek zorundaydım. HACIOSMANOĞLU ve ÇAKIROĞLU son derece olgun, kibar ve düzeyli davranarak ve konuşarak kulüp idareciliğinde sorumlu davranmanın güzel bir örneğini sergilemişlerdir. Trabzonspor’un asaletinde bu hep vardır ve hep böyle olmalıdır. Tebrikler..

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.