Turgay Beşyıldız

Turgay Beşyıldız

Beşyıldız Tanzanya'dan bildiriyor 2

Dar es Sallaam  havalimanında Pasaport işlemlerine başlamadan,Trabzon’a arkadaşlara telefon açma fırsatı buldu. 1461 Trabzon’un kendi evinde  ve Trabzonspor’un Manisa deplasmanında Akhisar takımlarına  aynı skorla 1-0 yenilmeleri, benim için gecenin 3.can sıkıcı olayı oldu. Önce Trabzon-İstanbul seferinin havada çok kötü ve stresli geçmesi, 2. tam ülkeden ayrılırken yakın gözlüğümüzü uçakta önümüzdeki koltuğun arka cebinde unutmamız, 3. de takımlarımızın aldıkları yenilgi skorları.

Neyse Yolculuk sıkıntılı başladı ama sanırım sonu iyi ve hayırlı gelecek dedik ve pasaport işlemlerine başladık ama Pasaport bölümündeki resmi kıyafetli omuzularında yıldız olan Afrika’lı görevli. Yerli dili suale ceyi bazen de İngilizce yi ortak konuşunca sıkıntı uzadı gitti. Olmaz da olmaz diyor. İstanbul da iş yapan, oda bizimle aynı uçaktan inen ve Türkçe bilen Dar es Salaam’lı Abdullah beyi kolundan tuttuk çevirdik , bi yardımcı ol diye, sağ olsun elinden geleni yaptı ama görevli nuh diyor, peygamber demiyor .

Biri ben, 2 yeşil pasaportluya ‘Geçin’ dedi. Diğer 14 arkadaşımızdan tutturdu  “ Dönüş biletlerini gösterin “ diye. Baktık olacak gibi değil elektronik bilet olayını anlatıyoruz anlamıyor. Yanındaki bayan görevlinin ondan daha yumuşak ve çok yardımcı olmaya yakın biri olduğunu anlayınca ona yöneldik.

Sağ olsun anladı. Tebessüm ederek, elektronik bilet işini halimizden  ve bordo pasaportlardan 50 şer dolar da ülkeye giriş paralarını topladı, herkes yüz görüntüsünü polisin önündeki kameraya verdi .önündeki parmak izine ,parmak bastı ve ardından nihayet havalimanının pek gelişmemiş olan dış hatlar kısmından dışarı çıktık. Karşımızda 1 Of’lu, 2 Sürmene’li birde Dar es Salam’lı Senya yani Senyagwa Mbeswa kafileyi karşılamaya gelmiş.

                                                       *

Öyle bir nem ki sormayın o saat de bile nefes aldırmayan cinsten. Senya’ya, Nerelisin diye sorduk, gülerek ve Türkçe “ Gaziantep’liyim “ dedi. Senya, Dar es Salam’daki Türk okullarında yetişmiş, ardından dan Gaziantep  Üniversitesinde Fizik Mühendisi olarak mezun olmuş. Şimdi Türk okullarında fizik öğretmenliği yapan genç, güler yüzlü,temiz bir delikanlı ,aynı zamanda da ülkeden ayrılana kadar rehberimiz olacak.

Yarım saatlik bir kara yolculuğu eski model bir Midübüs ile şoförümüz Ahmet, Türkçe bilmiyor ama Müslüman. Hem gidiyoruz hem konuşuyoruz Senya’yla…. Ülkenin % 80 i bir zamanlar Müslüman mış ama Hristiyan misyonerlerin ülkeye ağırlık vermesi ve maddi güç vermesi sonucu, bu sayı bugünlerde % 61 civarında, % 39’u ise Hristiyan ama kardeş cesine beraber yaşıyorlar. Ne bir hır-gür var ,ne bir kavga. Sokaklarda ne bağıran çağıran nede sinirli bir insana rastlayamazsınız, adamların sinirleri alınmış sanki.

Sordum kent de kalp krizi vakası var mı diye, neredeyse yok gibi. Stres yok. Yüksek binalar yok, şehir merkezinin orta yeri hariç ve alçak katlı bahçeli evler düm düz ova, kenarında koca Hint Okyanusu, tam karşısında Tanzanya’ya bağlı tatil adası Zanzibar ve Unguja- Remba, az aşağısında büyük ada Madagasgar. Yollar bakımsız ama geniş binalar üzerinize, üzerinize gelmiyor. Toplu taşımacılık yok. Genelde taşımacılık Midübüslerle yapılıyor. Trabzon’daki gibi yani ama midübüsleri çok çok eski model. 30 yıl önce bizde kullanılan 3 tekerlekli motorsiklet tipi küçük arabalar ve de otolar Taksi görevi görüyor. Bu arada 2 tekerlekli motorsikletleriyle de taksi hizmeti veren var. Sokak ve caddeler de son model jeepleri de görmek mümkün.

                                                        *

Gündüz 31 derece ve nemli , gece 25 derece ve nemli. Caddeler çok aydınlık değil zaman zaman elektrik sıkıntısı çekiyorlarmış. Kaldırımlar ve caddeler çok bakımsız ve trafik çizgileri yok. Yalnız bu başkentin ana caddelerinde kaldırımlar yapılmış, Ankara’da bile bazı yerlerde kaldırımlar çok kötü olmasına rağmen…  Trafik lambaları yok,sinyalizasyon sistemleri çalışmıyor ama kimsede sinirli olmadığı için trafik de bağıran çağıran ve kendisiyle kavga eden,el ,kol hareketleri yapan da yok . Hatta trafik polisi sayısı da çok az maddi hasarlı kaza bile çok düşük sayıda . sinirleri alınmış bir ülke. Yalnız Milliyetçilik tavan yapmamış.

1961 yılına kadar İngilizlerin sömürgesi olmuşlar. Bağımsızlıklarından sonrada yine İngilizlerin etkisinden kurtulamamışlar. Araçların direksiyonları sağda ve trafik İngiltere’deki gibi sağdan seyrediyor. İnsan aracın önünde de oturunca sanki karşıdan gelen araba kendisine çarpacakmış gibi hissediyor. Bizim alışmamız zor görünüyor bu trafiğe.

İran’da yeni model araba neredeyse görmedim ama Dar es Salaam’da yeni model oto binen çok var. Özelikle bayanlar. Sokaklarda her tür kıyafetle dolaşan insan var. Bakımsız erkek ve bayanların yanı sıra son derece bakımlı bay ve bayanlara da rastlamak mümkün. Yerel kıyafetlerle yarı çıplak gezinenlerde var,fotoğraf çektirmeye kalktınızmı para istiyorlar haberiniz olsun. Yer yer kırık dökük döviz büroları var. 1 dolar ile 1600  Tanzanya şilini alabiliyorsunuz. 10 bin’lik bir Tanzanya şilini ile 2 kilo et alabilirsiniz, bizim paraya göre çok ucuz yani. Araç yakıtları da öyle benzin ve mazot un litresi bizim liramızla  2.20 lira. Gel de kıskanma arkadaş, herkes benzin ve mazotla çalışan bir şeyin üstüne binmiş gidiyor,bu ülkede..

Araç trafiği fazla,caddelerde kaldırım yok,bu büyük sıkıntı. Bu arada önümüzdeki aylarda,yer üstünde bir metro çalışması yavaş yavaş başlatmışlar haberiniz olsun. Darısı daha ileri seviyedeki Trabzon kentindeki trafiğin başına. 

                                                         *

Dönelim kaldığımız yere,   Havalimanından ayrılıp otele yerleştiğimizde sabah saat 05.000’i gösteriyordu. Yorgun argın okyanus kenarındaki ahşap ağırlıklı otele girerken, bizi kapıda bir zürafa heykeli karşıladı. Sorduk otelin adı da Zürafa-Okyanus otelmiş.

O yorgunlukla odanın iyi olup olmadığına bile bakmadan uyuduk,sabah 10.00 da okyanus kenarında bahçedeki açık kahvaltı salonunda, kahvaltı yaparken, herkes odaların hiç rahat ve temiz olmadığından , kahvaltının da bizim damak zevkimizden olmadığından bahsedince. Bu otelden kahvaltının ardından eşyalarımızı alarak ayrıldık.

Bir yüzü Hint okyanusuna bakan,kara tarafı Raunda, Burundi ,Demokratik Kongo Cumhuriyeti,Zambiya,Malavi Ve Mozambik gibi tam 6 ülke ile sınır komşusu olan Tanzanya maceramız sıkıntılı başladıysa da, yarım saatlik yine midübüs yolculuğundan sonra, şehrin göbeğinde şık bir otele Holiday Iın’ e yerleştik. Her şey güzeldi. İlk geceki otel ile aralarında bayağı bir kalite farkı vardı.    

                                                         *

Kafile de KARGİD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yaşar Altıntaş’ın yanı sıra , Senya’nın da desteğiyle,kafilenin toplu işleriyle uğraşan,koşuşturan KARGİD görevlisi  Ahmet Karayılan, Mustafa Olgun, Murat kalyoncu, Alper Bektaş, Muhammet Balta ( Karadeniz Plastik), Ali Emre Kılmanoğlu,Tarık Aydın, Musa Güner, Osman Akpınar,Uğur Şahintürk, Ahmet Şenkaya, Enver İskenderoğlu, Atilla Şahintaş ve Yüksel yavaş vardı.

Tanzanya da ki 2.günümüzün sabahında yeni otelimize yerleştikten sonra rehberimiz bizi önce Müslümanların yoğun olduğu bölgeye getirdi. Bir iki cami ziyaretinden sonra, ünlü okyanus un bin bir çeşit ve renkteki deniz ürünleri görmek için balık halini gezmeye gittik. Oradaki insanlarda bizi çok sıcak karşıladı. Balıklar altı odun ateşi ile alttan kızdırılan koca kazanlardaki yağın içerisine atılıyor ve patates parçalarıyla beraber kızardıktan sonra , kepçelerle yağdan çıkartılıp satışa sunuluyordu. ilk kez böylesini görmüş olduk. Civardaki deniz den çıkan hediyelik eşya sergilerini gezdikten sonra, yolumuz şehir dışındaki  benim programın (karambol) adını ilk anda çağrıştıran Karambezi diye biri İngiliz,diğeri Hintli iki ortağın deniz kenarındaki şık ve büyük balık restoranına gittik. Kumarhanesi,cafesi, açık bahçesi, kapalı mekanı olan şık bir yerdi.

Adım başı siyahlar giymiş ,genç kız ve erkek servis elemanlarının bol olduğu bir yer. Anlayacağınız rehberimiz Senya, bizi lezzetli balıklarıyla isim yapmış bir yere getirmişti.

                                                         *

Açık ve kapalı yerleri bulunan mekanlarda,Türkiye’deki gibi sigara içilen ve içilmeyen bölümler gördüm. Sokakta ise yürürken sigara içen insan görmedim dersem doğrudur.

Akşam saatlerine doğru burada hizmet veren özel bir Türk okulunu ziyaret ettik. Çaylarını içtik,okulda dikkat çeken bir durum oldu ; Etraf,odalar,koridorlar,oturma yerlerin pırıl pırıl tertemiz idi. Dar es Salaam’lı Müslüman ve Hristiyan ailelerin çocuklarını eğitim ve öğretim için gönderdiği bir Türk okuluydu. Okuldan ayrılıp 3 tekerlekli motorsiklet tipindeki bir araç kiralayıp, sizlere bu yazı ve fotoğrafları  iletmek için otele doğru yola koyuldum.

Beşyıldız Tanzanya'dan Bildiriyor 1 Bölüm çin Tıklayınız...

2.Gün Fotoğrafları için TıklayınızTüm Fotoğraflar için Tıklayınız

     devam edecek…

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR