Anayasa Mahkemesi kararını verdi.

Sonrasında bir yorum furyasıdır gidiyor.

Yok efendim şunu demiş bunu demiş.

Şöyle olmalı veya böyle olmalıymış.

Asıl şaşılacak olan ise gerek yerel gerekse ulusal medyada yer alan bir slogan manşet:

 “Durmak yok yola devam “

Anayasa Mahkemesi"nin kararından böyle bir sonuç çıkarmak hayret verici.

Nedeni açık;

Mahkeme AKP"ye sen laiklik karşıtı eylemlerin odağısın demiş!

Yolun yol değildir, gözüm üzerinde demiş!

Kapanmaktan ve ardından gelecek bir dizi yargılama sürecinden kıl payı yırttın.

Senin yaptıklarını onayladığımızdan değil oy sayısı yeterli olmadığından veya kapandığında yerine konacak alternatif tavır olmadığından.

Ya da uluslar arası güçlerin baskısına bu defalık kerhen eyvallah dediğimizden seni kapatmadık. Kısacası bu yol yol değildir diyor.

Gerisi laf kalabalığı.

Demokrasinin kılıcı AKP"nin başının üstünde sallandırılıyor.

Karardan hemen sonra Başbakan açıklama yaptı;

“Hiçbir ayrım yapmadan oy veren vermeyen herkesi kucaklayacağım”

Biz de inanacağız bu lafa!

22 Temmuz"da da böyle söylemişti. Bir yılda sonucu hep beraber gördük.

Daha önce söyledim, Başbakan bir gün bizi yanıltsa da mahçup olsak.

Şimdi bir kez daha söylüyorum bırakınız sosyal demokratları veya demokratik solcuları, Başbakan merkez siyasal düşünceye sahip bir odacıyı ayrımsız atasın da dişimizi kıralım.

Kendi gibi düşünmeyene bir selam versin de görelim!

Geçenlerde “Demir İpek Yolu” projesinin temeli atıldı. Ertesi gün Ulaştırma Bakanı, Taha Akyol"un programında projeyi anlatıyor:

Efendim, bu büyük projenin adını neden “Demir İpek Yolu” koymuş, proje neleri kapsıyormuş falan filan. Büyük bir şaşkınlıkla izledim. Çünkü bu proje noktası virgülüne kadar bana aittir. Adını da ben koydum.

Sayın bakan 1996 yılı İhracatçılar Meclisi Raporunu bulursa orada projenin kime ait olduğu ve her tülü bilgi var. Hatta bu projeyi Çiller"in KEİPA"ya kabul protokolü de 1997 yılında imzalandı, oradan da alabilir.

Sayın bakan yeter ki uygulamak istesin biz de daha çok proje var.