Türk milleti Orta Asya"dan Anadolu"ya, Anadolu"dan İstanbul"a ve İstanbul"dan Avrupa"ya; üç kıta yedi denize hüküm sürmüş bir ateşin kıvılcımıdır.

Hırçın dağlara, dinmeyen dalgalara karşı boyun eğmeyen, sarp kayalıklara inat, tüm dünyaya kafa tutan bir milletin asil evlatları olduğumuz gerçeğini kafamızın sol lobunda her zaman var edelim ki kalbimizde bunu söylesin.

Bu millet bütün bu zorluklarla mücadele ederken aklından “Demokrasi” gerçeğini hiç çıkarmadı. Bugün bizi demokrasiye davet eden batılı ülkeler dahi demokrasinin temellerini bizim verdiğimiz çimentolarla, demirlerle attılar. Kendi soydaşlarına dahi adaletle davranmayı bilmedikleri gün Avrupa"da Osmanlı, Ortadoğu da Selçuklu bütün insanlığa “demokrasi” kavramının sözde değil Türk milletinin özünde olduğunu her zaman gösterdi. Bunun en güzel kanıtı da merkezi bir iradeye sahip Türk Devlet yapısının yüz binlerce kilometrekareyi aynı anda hiçbir adaletsizliğe mahal vermeden yönetebilmesidir.

Dünün Osmanlısının, dünün Selçuklusunun torunları olan bizler Genç Cumhuriyeti kurarken verdiğimiz Kurtuluş mücadelemizde dahi savaş koşulları dışına çıkıp hiçbir yabancı devletin onuruna zarar verecek bir hamle de bulunmadık. Gazi Paşa"nın İzmir de Yunan Bayrağı"nı çiğnememesi tüm dünyaya verilmiş en büyük demokrasi dersidir.

İşin tarihini bir kenara bıraktığımızda ise genç Cumhuriyet laik ve hukuk devleti olma yolunda atılımlarını yaparken hiçbir zaman demokrasi dışı müdahalelere yer vermedi. Bunu sınamak isteyenler ise ne yazık ki Cumhuriyetimize bir düşman devlettin verebileceği zarardan daha büyük yıkımlar verdiler.

Merhum başvekilimiz Adnan Menderes ise bu yolda ne yazık ki demokrasi şehidi olup, Cumhuriyet tarihimize, demokrasi adına kara bir leke olarak işledi.

Demokrasi kavramını içine sindiremeyenler bilmelidirler ki cumhuriyet rejimi üç beş asilin lüks restoranlarda, lüks otel lobilerinde şarabın kadehine yüz dolar verip savunabilecekleri bir değer değildir. Cumhuriyet nedir biliyor musunuz?

Cumhuriyet; bu ülkenin dertlerine deva olmak, çaresizliklerine çare olmak, gönüllere yaren olmak ve yarınlara destek olmak için AŞIK ŞEMDİK"İN KARS"INDAN, AHMET"İN AĞRISI"NDAN, VEYSEL"İN SİVASI"NDAN, MEVLANA"NIN KONYASI"NDAN, MERKEZ EFENDİ"NİN MANİSASI"NDAN, DADALOĞULU"NUN TORASLARI"NDAN güçlü bir Türkiye için millet adına milletle beraber yürümektir.

Demokrasi inancını bu ülkede kalbinde İslamiyet beyninde ve gücünde cumhuriyet olan herkese kapısını açık bırakıp bu iki önemli değere de aynı anda sahip çıkabilmektir.

Türkiye bu iki sevdadan hiçbir zaman, bütün dayatmalara rağmen vazgeçmeyecektir.

Biz ümmet devletten ulus devlet olmadık, aynı vatan aynı millet, aynı bayrak, aynı devletin yılmaz bekçileriyiz.