Trabzon’da Pasifik Spor Kulübü’nün “Engelleri Birlikte Aşalım” projesi örnek oluyor

Pasifik Spor Kulübü ekibi İçişleri Bakanlığı destekli “Engelleri Birlikte Aşalım” projesini Haber61’e anlattı.

Trabzon’da Pasifik Spor Kulübü’nün “Engelleri Birlikte Aşalım” projesi örnek oluyor

Trabzon’da yaptığı çalışmalarda ve yetiştirdiği sporcularla örnek olan Pasifik Spor Kulübü, İçişleri Bakanlığı desteği ile başlattıkları “Engelleri Birlikte Aşalım” projesi ile örnek oluyor.

Pasifik Spor Kulübü Başkanı ve antrenörü Onur Mutlu, Diyetisyen Merve Bayramoğlu ve Antrenör Mehmet Ali Özdem, hazırladıkları projeyi, spor kulübündeki çalışmaları, madalyalar toplayarak hem örnek hem de gurur vesilesi olan özel sporcu Batuhan Yakup Çakır hakkında Haber61’e çok özel açıklamalarda bulundular.

Engelli çocukların diğerlerinden farklı olduğu algısını kırmaya çalıştıklarını belirten Pasifik Spor Kulübü Başkanı ve antrenörü Onur Mutlu, “insan ışığı görmek yerine ışıkla beraber görmek istiyor. Bizde ailelere şunu söylüyoruz. Işığı görmeye çalışın, her zaman bir çıkış vardır” dedi.

Trabzon’da Pasifik Spor Kulübü’nün “Engelleri Birlikte Aşalım” projesi örnek oluyor

“BİR SPOR KULÜBÜNDEN ÇOK BİR OKUL”

Başkan Onur Mutlu Pasifik Spor Kulübünü bir spor kulübünden çok bir okul olma amacıyla kurduklarını belirterek, “Trabzon Pasifik Spor Kulübünü 2019’da kurduk. Çok fazla zaman geçirmek fakat biz branşlaşmaya ve çocukların eğitimine, yani bir spor kulübünden çok bir okul olma amacıyla burayı kurduk. Spor kulüplerinde olduğu gibi geldik, antrenmanımızı yaptık gittik gibi değil de biz çocukların hayatlarına dokunalım istedik. Bu sadece antrenman sahasında değil evlerinin içine kadar çocukların hayatlarını paylaştık anne babalarıyla. 2019 yılında faaliyete girme kararı verdik. İlk olarak yüzme branşıyla başladık. Yüzme branşının ardından şu an 14 branşta hizmet veriyoruz. Bunların içerisinde su altı ragbisi, işitme, görme, zihinsel ve bedensel engellilerinde yüzmesini aldık. Su topu branşımızı ve halk oyunları da koyduk. Trabzon’daki futbol anlayışından çıkan daha amatör branşlardayız. Çünkü Trabzon aslında spor olarak Türkiye’nin merkezi. Aslında Türkiye’nin sporcu fabrikası bu şehir. Biz bunu kullanmak istedik ve bunun üzerine çocuklarımızı eğitmek istedik. Bu amaçla branşlarımızı başlattık. Fakat özellikle kullandığımız branşlar engelli branşlarımız. Çünkü o çocuklarla daha fazla ilgilenilmesi ve o çocuklara fırsat verildiğinde ne kadar yukarı çıkarabildiğimizi ve neler başarabileceklerini göstermek amacıyla bunlara başlattık. Şu an aynı düşünceyle birlikte devam ediyoruz.” dedi.

“TRABZON’DA ŞÖYLE BİR ALGI VAR. FUTBOL, FUTBOL VE FUTBOL…”

Amatör branşlara fırsat verilince çok şeyler başarılabildiğine vurgu yapan Mutlu, “Bende profesyonel sporcuydum, çocukluğumdan beri spor yaptım. Trabzon’da şöyle bir algı var. Futbol, futbol ve futbol… Son dönemlerde olimpiyatlarda gelen dereceler, paralimpik oyunlarında gelen dereceler, bunu yanında Trabzon kökenli olmayıp Türkiye’nin her yerinden çıkan paralimpik sporcuların olması, olimpiyat kotasında daha fazla olmamız, futbol haricindeki sporlara talebin oluşmasını sağladı. Biz eğitimimizi vermekten ve çocuklarla ilgilenmekten yana bir sorun yaşamadık. Gelen bu başarılarda şunu göstermek istedik, amatör branşlara fırsat verildiğinde neleri başarabiliyorlar. Bunu aslında ispatladık. Kupalar ve olimpiyat madalyaları da taçlandırdı. Gelen taleplere karşılık verebiliyoruz. Amatör sporlarda önceleri şu vardı, insan çok fakat talep skalası düşüktü. Şimdi daha fazla talep var. Trabzon’da aşılamaya çalıştığımız şey branş fark etmeksizin sporun çocuğun 3 yaşından 5 yaşından başlayarak hayatının sonuna kadar yaşamının içinde var olmasını istiyoruz. Spor demek düzen demek yaşam kalitesi demek, belli bir kültür edinmesi demek. Profesyonel ya da amatör spor yapmış bir insanın hiç spor yapmamış bir insanla arasında çok irice bir fark var. Yaşantı şekli olsun olaylara bakış açısı olsun, eğitim seviyesi olsun… Spor kültürünü alan bir çocuğun hayata bakış açısı çok farklı oluyor spor yapmayan kesime göre” şeklinde konuştu.

“ANTRENMAN VE BESLENME BİRLEŞTİĞİNDE SPORCUNUN İYİ YERLERE GELMEMESİ İMKANSIZ”

Diyetisyen Merve Bayramoğlu, antrenman ve beslenmenin birleşmesi ile sporcuların başarı elde etmemesinin imkansız olduğunu belirterek, “Trabzonspor alt yapısında görev aldım. Öncelikle çocukların büyüme ve gelişmesinden başlıyoruz. Çünkü ne kadar erken yaşlarda beslenme bilinci oluşturursak, profesyonel yaşama geçtiklerinde sporcunun kas yapısıyla ilgili anatomisiyle ilgili gelişmeyi sağlıyoruz. Bizim çalıştığımız alandaki sporcularla şu an bireysel çalışıyorum ama Trabzonspor’un alt yapısındayken ben ailelerden tutun tüm ekibe genel beslenme eğitimi veriyorduk. Çünkü dediğim gibi bu iş evde aileyle başlıyor. Sonrasında antrenmanda geliyor, kişinin kas yapısı ya da antrenman performansı. Baktığımızda birçok kulübün diyetisyeni eksik. Alt yapı ve A takım için baktığımızda son dönemde çok fazla gelişim var bu noktada. Çok güzel bir gelişim sağlanıyor. Busenaz’ın da bireysel diyetisyeni var. Derece yapanların ve iyi yerlere gelenlerin sadece antrenmanı değil beslenmesi de çok önemli seviyede. Aslında bu işin alt yapısında antrenmanda daha iyi olabilmesi için performansın artması için beslenmeye odaklanmak gerekiyor. Batuhan’ında çalışmamız büyüme ve gelişmesinin yanında performansına gitti. Önce biz büyüme ve gelişmesini daha iyi bir şekilde tamamlamasına başladık. Antrenmanda iyi olsun derecede iyi olsun kısmına odaklanmadık aslında. Kişiyi alt tabakadan üst tabakaya getirene kadar ihtiyaçlarını nasıl kazanır, antrenmandan önce nasıl beslenir, antrenman sırasında nasıl olmalı, sonrasında nasıl olmalı bunun alt yapısını oluşturduk. Ve aslında belli bir alışkanlık edindik. Bunun doğrultusunda kişi bilinçlendikten sonra çok güzel bir vücut yapısına bürünüyor. Antrenmanın performansa çok büyük bir etkisi var zaten. Beslenme ile de birleştiğinde iyi bir yere gelmemesi imkansız. Tabi ki bu sporcunun isteğiyle de bağlantılı. Bu çalışma altında beslenme uzmanı psikoloğu bunların hepsi ayrı ayrı bir dal. Bilinçli ve profesyonel bir şekilde ilerlediğinizde zaten Türkiye’de çok çok iyi yerlere gelecek çocuklar var. Trabzon özellikle alt yapı şehri. Bu yüzden çok iyi yerlere gelecek sporcularımızı bireysel destek vererek önünü açabiliriz. Bu noktada çok güzel ilerlemeler kaydediyoruz. Böyle bir proje içerisinde olmaktan da çok mutluyum. Umarım birçok sporcumuz iyi yerlere gelebilir.” dedi.

“ÖZEL ÇOCUKLARIN HAYATINA DOKUNMAK İSTİYORUZ”

Antrenör Mehmet Ali Özdem, bütün özel çocukların ve özel sporcuların hayatlarına dokunmak istediklerini ifaden Antrenör Mehmet Ali Özdem, “Şehrimizin çocukları vücut olarak spora çok müsaitler. Hocamın da dediği gibi bir altyapı şehri. Fakat tesisleşme konusunda eksiklerimiz bir hayli fazla. Çocuklarımızı ulaşım açısından hem malzeme açısından sıkıntılar yaşıyoruz. Şu an bizim çalıştığımız özel sporcularda malzemeye tesise ulaşıma iki kat daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor diğer çocuklara nazaran. Bu yüzden bizim mesaimiz iki katı daha fazla odaklanmamız iki katı daha fazla oluyor. İşin eksik kısmına çok girmek istemiyorum, bu konuda eleştiri yiyebiliyoruz. Biz elimizdeki imkanları en iyi şekilde değerlendirmenin peşine gidiyoruz. Yavaş yavaş meyvelerini de alıyoruz. Eksiklerimiz giderilse çok daha iyi olur. Benim amacım özel sporcularda yetenekli olanlarından ziyade herkese ulaşmak. Bu çocukların hepsi gelsin o sahalara çıksın oradaki heyecanını alsın. Biz bu projeye başladığımızda kramponu görüp sevinen çocuk vardı. Havuzda boneyi görüp sevinen çocuk vardı. Çocuk bunu gazetede dergide görmüş hiç yakın temas kurmamış. Biz çocuklara malzeme yaptırıyoruz. Şort, forma yaptırıyoruz ve çocuk bunlara gözü gibi bakıyor. Bu özel çocuklarda çok önemli. Biz burada başarıyı nasıl yakalıyoruz? Çocuğa dokunarak. Çocuğa kendimizi benimsetiyoruz. Sonra çocuk bizi benimsiyor. Ondan sonra işimize başlıyoruz. İlk aştığımız evre burası. Bütün kulüplerde bence iki üç tane özel çocuk olması lazım. Branşı fark etmez. Bizimkilerin hepsi özel çocuk ama diğer kulüplerdeki çocuklarla hiçbir farkı yok. Bunu hocalarımız birebir yaşasalar veya yöneticilerimiz bunun farkına varacaklar. Bu çocuklarımız hayata kazandırılmalı. Bizde hiç top oynamayı ya da hiç yüzmeyi bilmeyen çocuklarımız var. Babası diyor ki benim çocuğum gelebilir mi? Gelsin hatta saatlerce orada dursun. Hiç önemli değil. Top oynamayı bilmiyorsa eliyle alsın atsın oynasın, yatsın, yuvarlansın ve o enerjisini atsın. Çünkü bizim coğrafyamızda bu çocukların aileleri genellikle gelir düzeyleri düşük aileler. Ve çoğu kırsalda oturuyor. Ulaşım sorunları var. Bunlar söylenmez fakat biz defalarca kendimiz aldık evine getirdik, özveri gösterdik. Amacımız şu özel çocuklardan özellikle Trabzon’da çok yetenekli çocuklarımız var. İçlerinden yetenekli olanları bu seviyeye getirelim. Batuhan bizim için bir örnektir, bir yıldızdır. Tatmadıkları duyguları tattıralım bir deplasmana gitmeyi, bir otelde konaklamayı, otelde yemek yemeyi bunları görmesi öğrenmesi… Milli takım seviyelerine çıkması, ailesi için, kendisi için, bizim için inanılmaz gurur verici bir durum. İsteriz ki ne kadar özel sporcumuz varsa, özel çocuğumuz varsa biz hepsine ulaşalım ve hepsine bir şeyler yapalım. Sadece futbolda ya da yüzmede değil. Ben aynı zamanda kayakla ilgileniyorum. Bizim hedeflerimizden biridir. Özel çocuklarımızdan bir tanesini kayakta Avrupa şampiyonalarına getirebilmek. Belki bunun için çok fazla özveri gerçekleştireceğiz ama bunu göze aldık. Şimdi onun plan ve projelerini yapıyoruz. Atletizmi değerlendirmek istiyoruz. Çocuklarımıza dokunmak istiyoruz. Sadece sahada değil her şekilde. Evinde ailesinde yaşamında dokunmak istiyoruz. İleride bununla birlikte göğsümüzü kabartmak istiyoruz. İleride karşılaştığımızda gözümüzün yaşarması ektiğiniz fidenin meyve vermesi gibi bir şey” dedi.

“ENGELLİ ÇOCUĞUN DİĞERLERİNDEN FARKLI OLDUĞU ALGISINI KIRMAYA ÇALIŞIYORUZ”

İçişleri Bakanlığı destekli olarak hayata geçirmek için çalıştıkları “Engelleri Birlikte Aşalım” projesi ile ilgili bilgi veren Onur Mutlu, engelli çocukların diğerlerinden farklı olduğu algısını kırmaya çalıştıklarını vurgulayarak şunları söyledi;

“Bu projeyi ilk yaptığımızda 2017 yılıydı. O dönem sporda engelleri kaldıralım adıyla projeyi başlattık. Bu yılda onun devamı niteliğini taşısın biraz daha fazla çocuğa ulaşalım istedik. Projenin yazımından yürütülmesine kadar her alanda bulunduk. Türkiye’de bu tür şeyleri çoğunlukla spor okulları yapar. Fakat hep normal bireyler üzerine. Bizim ekip olarak istediğimiz şey neden engelliler bu toplumda ikinci planda kalsın? Bu çocuklara da biz spor okulu yapalım. Biz bunu istedik. Ben yakinen gördüm. Birebir çalıştım. Her ailenin aklında bir soru vardır. Ben öldüğümde bu çocuk tek başına ne yapacak? Biz bu tür çocuklara hep acıyoruz. Ahlayıp vahlanıyoruz. Aslında yardımcı olmuyoruz. Biz bu sorunları defalarca yaşadık. Bizim bir ambalaj sevgimiz vardır. Dışarıdan bir down sendromlu çocuğu gördükleri zaman ah vah derler yanına yaklaşmak istemezler. Bizde diyoruz ki bu çocuklarda toplumun bir parçası. Bu projeyi oluşturalım dedik. 2017’de temelini attık 2020 yılında daha profesyonel hale getirelim istedik. Öncesinde de özel çocuklarla çalışıyorduk ama o yıldan sonra daha geniş bir kitle oldu. Futbol koyduk, hentbol koyduk, tenis vardı yüzmesi vardı şimdi daha farklı branşlar daha kalabalık bir ekip gerekiyor. O dönemdeki eksiklerimizi görüp buradaki projede daha profesyonel çalışmak istedik. İnsanlar hep diyetisyen, psikolog gibi durumların hep futbol kulüplerinde olması gerektiğini zannediyor. Engelli çocuklarda bu şekilde çalışacak. İlk adımı zaten Batuhan’la attık. Bir spor okulunun olması bu çocukların da var olduğunu bu çocukların da toplumun bir parçası olduğunu işlemek. Biz futbol antrenmanı yaptırıyoruz. Hocalarıyız, birlikte halı saha maçı yapıyoruz. Yüzmeye hep birlikte gidiyoruz. Olabildiğince kaynaştırmaya çalışıyoruz. Projede yüzme, su topu ve futbol var. Su topu il temsilcisiyim. Bizim çalıştığımız su topu takımı var. Projenin amaçlarını şu özellikle ekledim.  Normal çocuklarla engelli çocukları bir arada çalıştırıyorum kaynaşmaları için. Anne baba özel çocuklara acıyarak baktığı zaman normal çocuğun bilinçaltına yerleşiyor. Engelli çocuğa uzaktan bakalım, acıyalım anlayışı bilinçaltına yerleşiyor. Biz onu kırıp bu çocukların da sizden farkı olmadığını göstermek amacıyla aynı yerde çalıştırıyorum. Aynı antrenmanı yaptırıyorum. Mesela Batuhan ile antrenman yapıyor çocuk. Hocam engelli ama ben yetişemiyorum ona yüzüyor. Biz bu algıları biraz daha kırmaya çalışıyoruz.

“IŞIĞI GÖRMEYE ÇALIŞIN HER ZAMAN BİR ÇIKIŞ VARDIR”

Bu projenin asıl amaçlarından biri bu diğeri de profesyonel çalışmaların bu çocuklarda da yapılabileceği. Bu çocuklara da emek verilmesi gerektiği. Çünkü fırsat verildiği zaman insan her istediğini yapabilir. Bir yerde okumuştum “insan ışığı görmek yerine ışıkla beraber görmek istiyor’’. Bizde ailelere bunu söylüyoruz; “ışığı görmeye çalışın her zaman bir çıkış vardır”. Aile şöyle bakıyor. ‘’bu çocukla ne kadar giderse’’. Hayır… Her zaman bir çıkış yolu vardır. Bu taraf olmazsa döner başka taraftan deneriz. Farklı yolları deneyelim. Bize çocuk geldiğinde şuna bakıyoruz. Bu çocuk rehabilitasyon konusunda mı devam etmesi gerekiyor? Performans olarak mı devam etmesi gerekiyor? Doğru ayrımı orada yapmak lazım. Kırdığımız bir algı da şu. Bazı aileler engelli çocuklarını toplumdan saklıyordu. Dedim ya ambalaj sevgimiz var. Çocuklarla yemeğe gidiyoruz. Dışarıdan sorgulayıcı bakıyorlar. Ne olacak ki? Onlarda bir birey. O çocuğunda duyguları var. Bu çocuğunda isteği var. Bu çocuğunda dışarı çıkmak gibi bir hakkı var. Sonuçta bu çocuğa da bir yaşam hakkı tanınmış. Bu çocukları müsabakalara götürüyoruz. Çocuk beş yıldızlı otelin önünden dahi geçmemiş. Ama orada kalıyor çocuk. Özel sporcular federasyonuyla bir ortak düşüncemizde var. Milli sporcusu vs bu otelde kalıyorsa bu çocukta kalacak. İnsan olarak hiçbir farkımız yok. Hani diyorlar ya üst kesimler futbolcular falan kimse ulaşılmaz değildir kusura bakmayın. Sınıfsal bir ayrımımız da yok. Kış kampı oluyor mesela çocuklar bir hafta Uzun Göl’de kalıyor. Yaz kampı oluyor mesela özel çocuklardan performans grubu oluyor bir hafta Antalya’ya Muğla’ya Mersin’e gidip oralarda kamp yapıyoruz. Çünkü çocuk şunu görsün. Kampta ne yapması gerektiğini. Kamp atmosferi nasıldır? Orada nasıl davranmam gerekir? Çocuğun orada milli takım kampını görmesi. Bunlar çok önemli çok değerli şeyler. Biz bunu normal bir çocukta yapıyorsak engelli çocuğun ne farkı var? O da çocuk o da çocuk. Biz biraz daha sınıfsal ayrımı kaldırıp onların da var olduğunu gösterdik. Bir insanı her zaman dışarıdan baktığımızla yargılarız. Kıyafetine, yaşına, diline, dinine, ırkına… Aslında bunların hiçbir önemi yok. Çünkü insan insandır. Kişiyi tamamen karakterine kişiliğine göre yargılamamız gerekirken biz bu saydıklarıma göre yargılıyoruz. Bunu engelli bireylerle gösterdik. Önce bir kesime sonra daha geniş bir kesime gösterdik sonra biraz daha açıldık. En son gelen paralimpik başarılarla artık bunu tüm dünya biliyor. Ben ayrıyeten ampute futbol kulüpler birliğine de üyeyim. Bizim ampute branşımız da var. Ampute’ye insanlar farklı bakıyordu. Şu an normal milli takımın başarısından daha fazlasını elde ettiler. Çoğu emniyet mensuplarından oluşan kadrolar. Biz ışığı görmüyoruz ışık arıyoruz.”

SPORCULARDA ÖNEMLİ OLAN YAĞ ARALIĞINI TUTTURUP KAS GELİŞİMİNİ SAĞLAMAKTIR

Pasifik Spor Kulübü Sporcusu Batuhan Yakup Çakır ile izledikleri program hakkında bilgiler veren  Diyetisyen Merve Bayramoğlu, “Batuhan’ın pandemi sürecinde kısa sürede yüksek bir kilo artışı oluyor. Tabi ki bu yağlanmayla sporcuyu geri plana atan bir durum. Sporcularda önemli olan o yağ aralığını tutturup kas gelişimini sağlamaktır. İlk başladığımızda Batuhan’ın vücut yapısı profesyonel bir sporcu olması için uygun değildi. Antrenmanlarda iyiydi ama vücudu olması gereken aralıkta değildi. Biz vücut analiziyle birlikte başladık. Batuhan’ın bütün antrenman ve çalışma prensibinden başladık. Batuhan’ın geçmişi öğrenerek geleceği için adım attım. Batuhan’ın yüzme geçmişi var fakat ben son bir yılda onunla beraberim. Bu bir yılda çok güzel bir gelişme sağladık. Batuhan’la 20 kg. civarı verdik. Son birkaç aydır koruma programındayız. Batuhan ile her hafta görüşme sağlıyoruz. Asıl başlangıç ortamı ev olduğu için önce ailesiyle Batuhan’ı aldım. Ailesi bilinçliydi fakat beslenme konusunda sorunlar vardı ki bu yağ artışı gerçekleşti. Biz Batuhan için bir hedef belirledik. Antrenmanları da önemliydi fakat beslenme bu durumda biraz daha ön plana çıktı” dedi.

“DİYET HİÇBİRŞEY YEMEMEK GİBİ ALGILANIYOR”

Bayramoğlu, diyet yapmanın yanlış algılandığına vurgu yaparak, “Diyet algısı yanlış algılanıyor. Hiçbir şey yememek gibi algılanıyor, bu algı yanlış. Diyetin karşılığı yeterli ve dengeli beslenmedir. İnternete baktığınızda birçok diyet listesi, kür ve bitki çayı görüyorsunuz. Fakat bu tamamen kişisel bir çalışma. Herkesin yağ oranı, kas kütlesi farklıdır ve buna göre ilerlersiniz. Kişinin öncesinde bir beslenme hikayesini alırsınız. Bizim amacımız ideal kiloya inmek değil. Bu kolay olan kısmıdır. Burada iş ideal kiloya geldikten sonra başlıyor. Bizim o kiloya inip korumamız gerekiyor. Biz her danışanımıza beslenme eğitimi veriyoruz. Kan değerlerini düzenliyoruz” şeklinde konuştu.

“ÇOCUĞA SEÇENEKLER SUNUYORUZ”

Çocukların farklı özelliklerini çalıştıracakları bölümler açmak istediklerini söyleyen Onur Mutlu, “Branş sayımızı arttıracağız. Çocukların daha fazla aktiviteye katılmasını istiyoruz. Müzik resim halk oyunları gibi farklı özelliklerini çalıştıracakları aktiviteler istiyoruz. Çocuğun ne yeteneği varsa oradan ilerlemesini istiyoruz. Bu projede 60 çocuğa hitap ettik, bir sonrakinde 180’e çıkarmak istiyoruz. Trabzon’da yaklaşık 500’e yakın çocukla çalıştık. Kimsenin bilemediği rehabilitasyon merkezleri var. Hepsini 3 yıl önce gezdim. Kaç engelli var, net bir sayı yok. Mesela otizm 2-3 yaşından sonra belli oluyor. Trabzon’da en az çalıştığım sayı 500. Ben çocuklara bunu yapacaksın demiyorum. Seçenekler sunarak çocuğun seçmesini sağlıyorum. Çocuk kendisi seçtiği için isteyerek yapıyor. Biz çocuklara kıyamıyoruz. Fakat onlar için bazı yaptırımlar yapmamız gerekiyor. Mesela çocuk televizyon izlemek istiyorsa ondan mahrum bırakabiliyoruz. Ailelere de söylüyorum bu yaptırımları evde uygulayın. Duygusallık ağır basıyor” dedi.

“SEVİNCİNDEN ISINMAYI UNUTMUŞ”

Eğitim verdiği çocuklarla yaşadığı duygusal bir anısını anlatan Antrenör Mehmet Ali Özdem, “Biz 2017 yılında bir müsabaka tertip ettik. Çevre illerden özel sporcuları davet ettik. Kendi aralarında çocukların müsabaka havası yaşamaları için bir organizasyon yaptık. Futbolun gereği olarak bir as birde yedek kadro çıkardık. Çocuklara hiç biriniz yedek ya da as değilsiniz hepiniz bu müsabakada görev alacaksınız dedik. Bir defans oyuncumuz vardı. Isın oyuna gireceksin dedim. Çocuk sevincinden ısınmayı unutmuş. Kenarda takla atıyor, oley çekiyor, gol sevinçleri yapıyor. Sonradan fark ettim ben onu. Isındın mı diye sordum hocam süperim dedi. Sonra hocam beni defansta oynatma dedi. Hocam ben gol atacağım dedi. Oyuncu değişikliğini yaptım. Onu forvete koydum. Müsabaka bitti şampiyon olduk. Hocam teşekkür ederim ama kusura bakma gol atamadım dedi. Gülüyorlar eğleniyorlar. Benim için en büyük liderlik o. Buraya ertesi gün geldiği zaman bizi çok mutlu ediyor” ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Resmi İlanlar
Yaşam