Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Trabzon Gazeteciler Cemiyeti tarafından içişleri Bakanlığı himayesinde düzenlenen “Kuruluştan Kurtuluşa – Söğüt’ten Çanakkale’ye” projesi ile Trabzon Basını ecdadının izini sürdü.

Haber61 – Haber Servisi – Emrah Paça – Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ersen Küçük ve Yönetim Kurulu tarafından İçişleri Bakanlığı himayesinde düzenlenen, “Kuruluştan Kurtuluşa – Söğüt’ten Çanakkale’ye” projesi tarihe 6 gece 7 gün süren bir yolculuk yaptık.

3 kıtaya yayılarak 600 yıl hüküm sürmüş, dünyaya medeniyeti, bilimi ve daha birçok yönüyle örnek olmuş Osmanlı İmparatorluğu’nun Anadolu’nun küçük bir ilçesinde başlayan kuruluş hikayesinden yola çıkarak Çanakkale’de, her anının kahramanlıklarla dolu olduğu, 7 düvele karşı “Çanakkale geçilmez” dedirten bir destana tanıklık ettik.

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

TRABZON’DAN BİLECİK’E…

Trabzon Gazeteciler Cemiyeti önünden otobüsle yaklaşık olarak 30 kişilik bir grupla bir gece vakti yola çıktık. İlk durağımız dünyanın en büyük ve en uzun süre hüküm süren Devletlerinden birinin temellerinin atıldığı Söğüt ilçesinin bağlı olduğu Bilecik oldu. Sabah saatlerinde Bilecik’e vardık. Burada Bilecik gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Ergün tarafından ağırlanmamız sonrasında Söğüt’e geçtik. İlçeye girer girmez içinizi çok ayrı bir duygu kaplıyor.

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

OSMANLI PADİŞAHLARI TARİH ŞERİDİ VE ŞEYH EDEBALİ…

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”Burada ilk Olarak Osmanlı Padişahlarının nasıl tahta çıktıkları, neler yaptıklarının bir şerit halinde anlatıldığı “Osmanlı Padişahları tarih Şeridini” gezdik. 4. Murat’ın savaşlarda 250 Kiloluk gürz kullandığını öğrendiğimizde hayretler içerisinde kalmadık desek yalan olur. Bu gezi sırasında hakkında çeşitli rivayetler bulunan ancak bu rivaretlerden iki tanesinin öne çıktığı Zincirli Kaya hakkında bilgi aldık. Bu rivayetler arasında ilk rivayetin kayanın depremden etkilendiği için bağlandığı, diğer rivayetin ise vatan hainliği ile suçlananların burada idam edilmesinden dolayı olduğu bilgisini aldık. Bu arada zincirli Kaya hakkında günümüze ulaşan herhangi bir bilgi yada belde bulunmuyor. Sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi’nin kayınpederi ve akıl hocası Şeyh Edebali’nin türbesini ziyaret ettik. Şeyh Edebali, öğütleri ve söylemleri ile Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunda önemli bir yere sahip kişilerin başında geliyor. Söğüt’te en dikkat çeken şeylerden biri de kesik minareler oldu. Bu minarelerin Yunan işgali sırasında şehrin 3 kez yakılı yıkıldığı için böyle olduğunu öğrendik.

UNUTULMAZ BİR AN…

Bilecik’te bir diğer gezi noktamız Ertuğrul Gazi’nin türbesi oldu. Burada bizi belki de hayatımız boyunca unutamayacağımız bir sürpriz bekliyordu. Türk Askeri Ertuğrul Gazi Türbesinde o dönemde giyilen kıyafetler ve silahlarla nöbet tutuyor. Türbeye vardığımızda tam nöbet değişimine denk gelmemiz ise çok güzel ve etkileyici bir sürpriz oldu.

ÇİNİLERİ VE AYASOFYA’SIYLA İZNİK…

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”Bilecik’teki turumuz Ertuğrul Gazi Türbesinde ettiğimiz dualar ve fotoğraf çekilme faslı sonrasında sona erdi. Bilecik’ten rotamızı çinileri ile ünlü tarihi ilçe İznik’e çevirdik. İlk Ayasofya’nın yapıldığı yer olan İznik’teki Ayasofya ilçenin Orhan Gazi tarafından fethedilmesi sonrasında camiye çevrilmiş. Bu Ayasofya Cami, Hz. İsa sonrasında yazılan çok sayıda İncil’in zamanının ilim alimleri tarafından 4’e indirilmesi ve bu 4 incilin günümüzde kullanılan İnciller olması nedeniyle ayrı bir öneme sahip. Bu küçük şirin ilçe tarihiyle olduğu kadar dar sokaklarında yer alan çok sayıdaki Çini dükkânlarıyla da dikkat çekiyor.

BURSA’NIN SİMGESİ ULU CAMİ VE HİKAYESİ…

İznik’teki gezimizin ardından ilk gece konaklamak üzere Bursa’ya geldik. Sabah erken saatte kalkıp soluğu Tophane meydanında bulunan Orhan Gazi ve Osman Gazi türbelerinde aldık. Türbeleri ziyaretimiz sonrasında yüksek bir tepe üzerinde bulunan Tophane’den Bursa’nın eşsiz manzarasını seyrettik. Buradaki fotoğraf çekilme telaşının hemen ardından çok kısa bir yürüyüşün ardından Bursa denilince ilk akla gelen ve mimarisiyle dikkat çeken Ulu Cami karşımıza çıktı. Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılan Caminin içerisine girdiğinizde ilk dikkatinizi çeken ise orta kısımda yeralan kubbesi camla kaplı olan havuz –şadırvan oluyor. Caminin ortasında bu havuz-şadırvanın ne işi var derken çok ilginç bir hikayesi olduğunu öğreniyoruz.

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Bu hikaye ise şöyle; Niğbolu zaferinde kazanılan ganimetlerle bir cami yaptırmak isteyen Yıldırım Bayezid’in verdiği emir üzerine mimarlar harekete geçer. Caminin yeri belirlenir, bölgede evi arsası olanlara muadil arsa ve yerler verilir hatta birkaç kese altınla gönülleri hoş edilir. Ancak arsanın tam ortasında yeri bulunan bir kadın yerini vermez. Padişahın konuşmasına rağmen kararından vazgeçmez. Bir gece bu kadının rüyasına Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed girer ve kadın uyandığında arsasını vermeye razı olur. Cami yapılır ancak kadının ilk etapta razı olmaması nedeniyle Padişahın onun arazisinin olduğu bölgeye havuz – şadırvan yapılmasını emrettiği söylenir. Ulu Cami, hiç çivi ve yapıştırıcı kullanılmadan geometrik parçaların birbirine geçirilmesiyle yapılan üzerinde Güneş sisteminin yer aldığı minberi ve Kabe kapısı örtüsünün sergilenmesi ile de dikkat çekiyor.

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

HER YERİ KAHRAMANLIK HER YERİ AYRI BİR DUYGU YOĞUNLUĞU! ÇANAKKALE…

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”Ulu Caminin zihnimizde bıraktığı güzel hatıralar sonrasında Bursa’daki son durağımız olan Bursa Gazeteciler Cemiyetini ziyaret ettik. Buradaki güzel sohbet ve Cemiyet binasını ve Basın müzesini gezmemizin ardından gezimizin en önemli noktalarından biri olacağını düşündüğümüz ve bundan çok daha fazlası ile karşı karşıya kaldığımız Çanakkale’ye doğru yola koyulduk. Çanakkale’de ilk durağımız Truva Antik kenti. Filmlere konu olan yapılan kazılarla tarihi yaklaşık olarak 7 bin yıl öncesine kadar gittiği ortaya çıkan Truva’da ilk şehirden en son şehre kadar 9 şehir yıkılıp yeniden yapılmış. Truva savaşının simgesi olan mitolojik hikayeden esinlenerek yapılan Truva atının bir tanesi Truva Antik kentinin girişinde, Truva filminde kullanılmak üzere yapılan ve daha sonra Çanakkale’ye getirilen bir modeli ise Çanakkale merkezde sahilde bulunuyor.

AGAMENNON DETAYI

Truva Savaşında Yunan ordusunun başındaki komutan Agamennon’un isminin Çanakkale Savaşında da yer aldığını öğrenmek ilginç bir detay oldu. Agemennon ismi Çanakkale Deniz Savaşlarında İngiliz yenilmez armadasının en büyük gemilerinden birine verilen isimdi. Agamennon Çanakkale’de savaşından az hasar alarak çıkmıştır. Fatih Sultan Mehmet 1453’te İstanbul’u fethettiğinde ve Mustafa Kemal Atatürk Yunanlıları İzmir’de denize döktüğünde Truva’nın intikamını aldım demişlerdir. Ayrıca Çanakkale Şavaşı sonrasında Mondros ateşkes Anlaşmasının imzalandığı geminin adı da Agamennon’dur.

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”“DUR YOLCU! BİLMEDEN GELİP BASTIĞIN BU TOPRAK BİR DEVRİN BATTIĞI YERDİR!”

Çanakkale’de konakladığımız otelden sabah erken saatte feribotla Gelibolu Yarım adasına geçtik. Feribotta Türkler’den çok turist olduğunu söylesek yeridir. Feribotla insanlık tarihinin en kanlı savaşlarından birinin yaşandığı yarımadaya geçerken ilk karşımıza çıkan ve tüylerimizi diken diken yapan şer “Dur Yolcu” anıtı oluyor. Bu anıtı Araklılı bir hemşerimizin yaptığını öğrenmek ise ayrı bir gurur vesilesi oluyor.

Bu Çanakkale’ye ikinci gidişimdi ancak hiç gitmedim desem yeridir. İlk gidişimde hiçbir şey görmemişim ve anlamamışım bu gezimizde bunu anladım. Rehberimiz emekli öğretmen ve Çanakkale savaşının en çetin şartlarda yaşandığı yerlerden biri olan Alçıtepe köyünde doğduğunu öğrendiğimiz Selahi Tutmaz hocamız konuya çok vakıftı. Onun anlattıkları ile o anları sanki yaşadık. Gelibolu yarımadasında ilk durağımız Seyit Onbaşının 276 kiloluk mermiyi kaldırıp İngiliz donanmasının en büyük gemilerinden olan Ocean zırhlısını yaptığı atışla batırdığı Rumeli tabyası oldu. Burada rehberimiz Selahi hoca çok önemli bilgiler verdi. Boğazın konumunu, Çanakkale'yi geçilmez yapan etkenleri, Nusrat mayın gemisinin mayınları nasıl yerleştirdiğini anlattı. Tabyayı gezdikten sonra Seyit Onbaşı anıtını ve sonrasında Şehitler Abidesini gezdik. Burada yaşananları dinleyipte duygulanmamak elde değil. Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale’de hayatını kaybeden düşmen askerlerinin ailelerine hitafen kaleme aldığı yazıyı, meçhul asker mezarını, Lale goncası şeklindeki içindeki siyah Türk bayraklarının Osmanlı’nın Çanakkale Cephesi haricinde kalan ve katılıp kaybettiği 8 ayrı cepheyi temsil ettiği anıtı gördük.

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

57. ALAY VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Şehitler abidesinden sonra Askeri dehasıyla Çanakkale savaşının adeta seyrini değiştiren Mustafa Kemal Atatürk ve gözünü kırpmadan şahadete giden 57. Alay’ın hikayesini dinledik. 57. Alay şehitliğini ziyaret ettik ve buradan düşman askerleri ile Türk Askerleri arasında yer yer 5 metreye kadar düşen siper aralıklarının olduğu “mermiler havada çarpışıyordu” tabirinin yapıldığı bölgeyi, Kanlısırtı, emindeki 67 askerle binlerce İngiliz kuvvetini saatlerce sahile hapseden Yahya hikayesini, akan kanlar nedeniyle rengi kırmızıya dönüşen kanlı dereyi, Fransız mezarlığını, İngiliz ve Anzak anıtlarını görerek Atatürk’ün o meşhur “ben sizde taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” emrini verdiği Conkbayırı’na çıktık. Burada savaşı hakim tepeden gözlemlediği yeri ve savaş sırasında şarapnel parçasının cebindeki saate geldiği yeri, siperleri ve düşman askerlerinin “Türk askerleri üzerimize uçarak geliyor” dedikleri bölgeyi gördük.

AVRUPA’NIN KIYISINDA BİR OSMANLI BAŞKENTİ

Bu çok özel, güzel ve duygu yüklü gezi sonrasında Edirne’ye doğru yola çıktık. Yaklaşık 3 saatlik bir yolculuk sonrasında geceyi geçireceğimiz otele vardık. Ertesi sabah ilk rotamız Yunanistan’a açılan Pazarkule sınır kapısı. Öğrendiğimize göre Euro’nun TL karşısında değer kazanması sonrasında Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”Yunanistan’dan ve Bulgaristan’dan insanlar günlük alışverişlerini yapmak için bile buraya geliyormuş. Daha sonra Yunanistan tarafı buna sınırlama getirmiş. Ancak İnsanlar buna da çare bularak otel ücretleri ucuz olunca haftasonunu Türkiye’de geçirip tekrar geri dönüyormuş. Burası Yunanistan ve Bulgaristan için önemli bir Pazar olmuş durumda. Burada Yunanistan ile Türkiye’nin sınırını oluşturan Meriç nehrinin batısında bulunan Karaağaç mahallesini gezdikten sonra Lozan anıtını ve tarihi tren garını ve Uzunköprü’yü ziyaret ettik. Bu ziyaretin ardından yapıldığı zamanda Osmanlı’nın dünyaya adeta medeniyet dersi vermesine vesile olan Sultan 2. Bayezid Külliyesi Darüşşifa Sağlık müzesini ziyaret ettik. 1484-88 yılları arasında yapılan Darüşşifa döneminde Avrupa’da akıl hastalarının içine şeytan girmiş denilerek türlü işkencelere maruz kaldıklarını hatta yakıldıklarını ancak burada su sesi, müzik ve güzel kokularla insanların tedavi edildiğini öğrendik.

BÜYÜK MİMARIN USTALIK ESERİ SELİMİYE CAMİ

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”Darüşşifa ziyareti sonrasında Mimar Sinan’ın “Ustalık Eserim” dediği, dev kubbesiyle Unesco Dünya Mirasları listesinde yer alan Selimiye Camiine ayrı bir yer açmak gerekiyor. Devasa yapı dışarıdan bakıldığında insanı çok etkilerden içine girildiğinde ise adeta büyülüyor. Kubbesinin büyüklüğü, ses akustiği, hat sanatının eşsiz örnekleri görüşmeye değer. Caminin özelliklerini bize uzun yıllar camide müezzin ve imam olarak görev yapmış olan Edirne halkı tarafından sevilen Nadi Hoca kendine has üslubuyla anlattı. Caminin akustiğini anlamamız için Nadi hoca kısa bir ezan okudu. Sesin cami içine yayılışı etkileyiciydi. Edirne’ye gidip de Selimiye Camiini ziyaret etme fırsatınız olursa Nadi hocayı bulmanızı tavsiye ederim. Selimiye Camii’nin işgal yıllarında yapılan top atışları nedeniyle zarar gördüğünü, bu hasarlarının bazılarının onarılırken bazılarının ise aynen bırakılarak insanların görmesini sağlandığını öğrendik. Ayrıca böyle bir camide Cuma namazı kılmak bir ayrıcalık oldu bizim için.

VE ŞEHR-İ İSTANBUL

Edirne’deki Selimiye Cami gezisi sonrasında yeniden yola koyularak İstanbul’a hareket ettik. Geceyi İstanbul’da geçirdikten sonra ertesi sabah ilk durağımız Topkapı Sarayı oldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun en ihtişamlı zamanlarına tanıklık eden Topkapı Sarayı’nın ilk dikkat çeken özelliği ise büyüklüğü oluyor. 3 devasa kapısı ve bu kapılar arasındaki büyük mesafeler dikkat çekici. Bazı bölümlerinin tadilat dolayısıyla kapalı olmasına rağmen gezdiğimiz kısımları bile çok etkileyici.

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Topkapı Sarayını gezmek isterseniz sabah erken saatlerde gitmenizi tavsiye ederim. Yoksa kapıda içeri girmek için uzun saatler beklemek zorunda kalabilir hatta içeri giremeyebilirsiniz. İstanbul’un ve özellikle tarihi yarımadanın dünyanın en fazla turist çeken bölgelerinden biri olduğunu belirtmekte fayda var. Dünyanın her yerinden insanların dünyanın bu eşsiz şehrini görmek için gelmesi ayrı bir öneme sahip. İstanbul’un her açıdan ne kadar önemli bir şehir olduğunu böylelikle bir kez daha anlıyoruz. Topkapı Sarayı’nın yanında Sultanahmet Meydanını ve bu alandaki dikili taşları gördük ve diğer tarihi yapılar hakkında bilgi aldık. Sonrasında zaman kaybetmemek adına Boğaz turu yaptık ve İstanbul’un her yerine yayılmış olan tarihi yapıları boğazdan gördük. Boğaz turu sonrasında otelimize dönerek ertesi sabah yapacağımız Ankara yolculuğu için dinlenmeye koyulduk.

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

SON DURAK ANKARA

Gezimizin son durağı olan Ankara’da ilk durağımız Türkiye Cumhuriyeti’mizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir oldu. Aslanlı yoldan giriş yaptığımız Anıtkabir yine atayı ziyarete gelenlerle doluydu. Mozolenin önünde saygı duruşumuzu ve duamızı ettikten sonra ona olan minnetimizle Anıtkabir’den ayrıldık. Ertesi sabah projenin hamisi olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu ziyaret ettik. Buradaki sıcak sohbet sonrasında Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ersen Küçük Bakan Süleyman Soylu’ya projeye desteğinden dolayı plaket takdim etti. Daha sonra Trabzon’a doğru yola koyulduk.

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Bilecik’te başladığımız bu tarih yolculuğu 7. günde Ankara’da sona ererken Kuruluştan Kurtuluşa giderken nasıl meşakkatli süreçlerden geçildiğini ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun hangi şartlarda gerçekleştiğini bir kez daha anladık. Yaşadığımız bu 7 gün aklımızda ve yüreğimizde unutulmaz anılar ve hisler bıraktı.

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

Tarihi iliklerimize kadar hissettiğimiz bir proje - “Kuruluştan kurtuluşa Söğüt’ten Çanakkale’ye”

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Resmi İlanlar
Yaşam