Bu haberi okumayın!

Kayseri'de, 2009 yılında şeker toplamak için evden çıkan ve kaybolduktan sonra öldürülmüş olarak bulunan çocukların katil zanlısının verdiği ifade, insanın kanını donduruyor.Yozgat'ın Çayıralan ilçesi doğumlu olan katil zanlısı ortaokul mezunu 32 yaşındak

Bu haberi okumayın!

Kayseri'de, 2009 yılında şeker toplamak için evden çıkan ve kaybolduktan sonra öldürülmüş olarak bulunan çocukların katil zanlısının verdiği ifade, insanın kanını donduruyor.

Yozgat'ın Çayıralan ilçesi doğumlu olan katil zanlısı ortaokul mezunu 32 yaşındaki U.V.G.'nin, 4.5 yıl Avusturya'da kaçak olarak çalıştıktan sonra Türkiye'ye geldiği ve bir çok işte çalıştığı öğrenildi. Akraba evliliği yapan ve eşi ile cinsel sorunlar yaşadığı öğrenilen U.V.G.'nin bu nedenden dolayı boşandığı, evliliğinin ise 15 ay kadar sürdüğü iddia edildi.

Savcılığa verdiği ifadesinde herhangi bir hastalığının veya psikolojik sorununun bulunmadığını ifade eden U.V.G.'nin psikolojik olarak cinsel ilişkiye karşı zaafı olduğu iddia edildi.

Boşandıktan sonra düzenli bir yaşantısı olmadığı öğrenilen U.V.G., savcılığa olayı şu şekilde anlattı:

"Ben sadece psikolojik olarak cinsel ilişkiye karşı kendimi son derece zayıf hissediyorum. Düzenli bir yaşamım olmadığı için evde pornografik içerikli CD bulundurarak kendimi cinsel yönden tatmin ediyorum.

Benim küçük çocuklara karşı cinsel yönden herhangi bir isteğim olay gününe kadar olmadı. Olay gününden sonra benim çocuklara karşı herhangi bir isteğim de olmadı. Olayın ikinci günü Çayıralan ilçesinde idim. Öğle sıralarında Kayseri'ye geldim. Kız arkadaşımı aradım ve evde olduğuma dair sinyal verdim. Kız arkadaşım ile evde sevişecektik.

 

Onu beklerken kapı çaldı ve kapıyı açtığımda üç çocuk karşımda duruyordu. Büyük olan kız çocuğu serpilmiş ve gelişmiş vaziyetteydi. Bana bir an için büyük geldi ve kendisine karşı cinsel istek hissettim.

'Gelin çocuklar, size içeride şeker vereceğim' dedim. Dilruba bana, 'Çocuğun var mı?' diye sordu. Ben de kendisine, 'Yok' dedim ancak evde 'Beşiği var' dedim. Beşiği göstermek için Dilruba'yı içeri aldım ve salonun kapısını kapattım. Kapıyı kapamamdaki amaç onu etkisiz hale getirip büyük olan kız ile birlikte olmaktı.

Dilruba'nın ağzını bant ile sararak kapattım ve bağladım. Sonra dışarı çıktım. Sonra diğer çocukların yanına gittim. Ahmet, 'Kardeşim nerede?' diye sordu. Ben de 'İçeride oyun oynuyor, gel seni de götüreyim' dedim. Onu da kardeşi gibi bağladım. Sonra büyük kız çocuğunun yanına geldim ve onun da ağzını bağladım.

"BIÇAĞI VE KANLI ELBİSELERİ SOBADA YAKTIM"

Türkan ile ilişkiye girdim ve o da kurtulmaya çabalıyordu. Türkan'ı banyoya götürdüm. Banyoda çalışırken kullandığım bıçağı gördüm.

Beni teşhis eder ve şikayette bulunur diye Türkan'ı yatırdım ve bıçağı kalbine sapladım.

Bıçak eğildi ama metal kısmından bastırarak çıkarmadan sapladım. Bir süre bu şekilde bekledim. Bıçağı sobada yaktım ve kül ile birlikte çöpe attım.

"DİLRUBA'NIN GÖZLERİNE BAKAMADIM"

Daha sonra Dilruba'nın yanına giderek onu kucağıma aldım ve gözlerine bakmadan burnunu kapattım. Tamamen hareketsiz kalana kadar öylece bekledim.

Bu sırada Dilruba'nın saçları burnuma geldi ve kendisine çok acıdım. Yüzüne bakamadım çünkü boğamam diye korktum.

Daha sonra Ahmet'i de kucağıma aldım. Onu da hareketsiz kalana kadar ağzını ve burnunu kapattım. Kurtulmaya çalıştı ama olmadı.

Ahmet ve Dilruba ile göz göze gelmemeye çalıştım. Dilruba'nın açık olan gözlerini ellerimle kapattım.

Olayı gerçekleştirdikten sonra ağladım.

"CENABET OLDUĞUM İÇİN BOY ABDESTİ ALDIM"

Türkan'ın banyoda bulunan cesedini çıkardıktan sonra cenabet olduğum için boy abdesti aldım. Daha sonra Türkan'ın ve benim kanlı elbiselerimi sobada yaktım.

Bayramın üçüncü günü evden çıkarmak için bir araba kiraladım. Yeni aldığım valizlere büyük olan iki çocuğu koydum. Valizleri teker teker aşağı indirdim ve kimse beni görmedi.

 

Yolda polis kontrolü vardı ve başka bir yoldan çevre yoluna çıkarak Yozgat'ın Çayıralan ilçesine gittim. Tarihi eser aradığım için bölgeyi iyi biliyordum.

Burada yolda bir köylüden kürek aldım kürekle bir çukur açtım. Cesetleri valizden çıkararak olduğu gibi çukura koydum ve üzerlerini toprakla kapattım.

Daha sonra üzerlerine hayvanların çukuru açmamaları için büyük bir taş koydum. Köylüden aldığım küreği dönerken geri verdim.

"ANNEM VE BABAM ÇOCUKLARA KÖTÜLÜK EDENLERE KÜFÜR ETTİ"

Daha sonra Kayseri'ye geldim ve haberleri gördüm. Haberleri görünce dayanamıyordum ve kanal değiştiriyordum. Ara ara memleketime geldiğimde annem ve babam kayıp çocukların bulunup bulunmadığını soruyordu. Ben de, 'Bulunmadılar' diyordum. Babam küfür ederek çocuklara kötülük yapanlara hakaret etti.

Çocukları öldürdükten sonra 6 ay boyunca Allah'ın beni affetmesi için yalvardım. Emniyete gidip her şeyi anlatmak istedim ama kendimde o cesareti bulamadım. Çocukları gömdüğüm yere zaman zaman giderek onlar için dua ettim.

Ankara'dan gelen ekip benimle birkaç kez görüştü ve evimde arama yaptılar. Evden delil buldular ve niye araç kiraladığımı falan sordular. Ben de kendilerine tarihi eser aramak için araba kiraladığımı söyledim.

Birkaç gün sonra gelerek bana nerede tarihi eser aradığımı sordular ve göstermemi söylediler. Yolda her şeyi itiraf etmeyi düşündüm ve yanımdaki polis ekiplerine her şeyi anlatarak çocukları gömdüğüm yere götürdüm.

Olaydan sonra çocukların hiç girmediği başka bir odada yatıp kalkmaya başladım. Evde duygusal ilişki yaşadığım kız arkadaşım veya para karşılığında anlaştığım kadınlarla da ilişkiye giriyorduk. Ama çocukları öldürdüğüm odalarda ilişkiye giremedim."

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Yaşam