Hamza Sivrikaya
Türk Futbolunda Zihniyet Değişimi Şart
Türkiye’de futbol, uzun yıllardır ülkenin en büyük tutku kaynaklarından biri olmuştur. İstanbul’un parıltılı statlarından Anadolu’nun toprak sahalarına kadar futbol sevgisi, toplumun her kesimine işlemiş durumdadır. Ancak bu büyük tutkuyla ters orantılı bir şekilde Türk futbolu, uluslararası arenada beklenen başarıyı bir türlü yakalayamamaktadır. Sorun ne yetenekte ne de kaynakta. Aslında esas mesele zihniyette yatmaktadır. Türkiye’de futbolun gelişmesi için bu zihniyetin değişmesi artık bir tercih değil, bir zorunluluk olduğu kanaatindeyim.
Kulüpler, uzun vadeli planlamalar yerine anlık başarıların peşinden koşmaya devam etmektedir. Teknik direktörler birkaç kötü sonuçta gönderilmekte, altyapı çalışmaları göz ardı edilerek yaşlı ve pahalı yabancı oyunculara yönelinmektedir.
Taraftarlar ise sistemsel sorunları sorgulamak yerine hakemleri, oyuncuları ya da dış etkenleri günah keçisi ilan etmektedir.
Bu tepkisel kültür; oyuncu gelişimini engellemekte, yenilikçiliği boğmakta ve istikrarsızlığa yol açmaktadır. Parlayan genç yetenekler ya sönüp gitmekte ya da daha alt liglerde futbol hayatını sürdürmektedir. Gelinen noktada futbol takımları Avrupa kupalarında zorlanmakta, istikrarsız performanslar sergileyerek kalıcı bir kimlik oluşturamamaktadır.
Kulüpler; altyapıya, antrenör eğitimine ve veri odaklı stratejilere yatırım yapmalıdır. Başarı, sadece kupalarla değil; sürdürülebilir gelişim ve oyuncu yetiştirme ile ölçülmelidir. Uzun vadeli projelere destek verilmeli, ilerleme takdir edilmeli ve yöneticiler bireysel hatalardan çok sistemsel sorunlar üzerinden sorgulanmalıdır.
Sonuç olarak;
Köklü bir zihniyet değişimi kolay değildir, ancak ilerlemenin temelidir. Türk futbolu; tutkusu, yeteneği ve potansiyeliyle yeniden yükselebilir. Fakat bu, eski alışkanlıkları geride bırakmakla mümkün olur. Artık günü kurtarma anlayışını bırakıp geleceği inşa etme zamanı gelmiştir. Türkiye’de futbol, çok daha iyisini hak etmektedir.