Özür ve yaralı futbol

Öncelikle büyük bir özürle yazımıza başlamak istiyorum. Trabzonspor – Galatasaray maçı sonrasında kaleme aldığım yazımın başlığı, Trabzonspor Başkanı Sayın Sadri Şener tarafından ailesiyle ilişkilendirilerek değerlendirilmiş. Saygı sınırları içerisinde kalmak şartı ile hepimiz birbirimizi eleştirebiliriz. Bir okurumuz yazılarımızı beğenmiyorsa, bizim de Sayın Başkan’ın kararlarını beğenmeme ve eleştirme hakkımız mevcuttur. Bu başlıktaki kastımız, özellikle Selçuk İnan’ın ve diğer oyuncuların Trabzonspor’dan ayrılması konusunda Yönetim Kurulu ve Başkan’ın takındığı tavırdır.

            Böyle bir düşüncenin kenarında dahi olmadığımızı bizi tanıyanlar bilir. Bu vesileyle hem Sayın Başkan’dan hem de bir öğretmen olan Yüksel Şener Hanımefendiden özür diliyorum. 

            Gelelim 30 Nisan 2012 tarih ve 11:00 itibariyle Antalya’da TFF tarafından düzenlenen basın toplantısına.   Türk futbolunu yakından ilgilendiren  tarihi basın toplantısını haber61 adına Antalya’da ben takıp ettim.  Ulusal basın dışında toplantıya katılan tek kuruluş ta haber61 di.

Ordaki izlenimlerimi ve açıklanan kararların analizini sıcağı sıcağına sizle paylaşıyorum.

Başkan Yıldırım Demirören toplantıya 11.07’de başladı.

11.05’te ise Disiplin Talimatının değiştirilmiş 58. Maddesi TFF’nin resmi internet sitesi olan www.tff.org da yayınlandı. Yeni hali aşağıda görülebilir.

MADDE 58 – MÜSABAKA SONUCUNU ETKİLEME

(1) Müsabakanın sonucunu hukuka veya spor ahlakına aykırı şekilde etkilemek yasaktır. Teşvik primi verilmesi de bu kapsamdadır.

a) Yukarıda belirtilen ihlalleri gerçekleştiren kişilere sürekli hak mahrumiyeti cezası verilir,

b) Yukarıda belirtilen ihlallerin kulüp yöneticileri tarafından gerçekleştirilmiş olması durumunda ilgili kulüplere bir alt lige düşürme cezası verilir.

c) İhlalde sorumluluğu bulunan kişilere ayrıca para cezası verilebilir.

(2) 1. fıkrada belirtilen ihlallere teşebbüs etmek yasaktır.

a) Teşebbüs halinde, ilgili kişilere 1 yıldan 3 yıla kadar müsabakadan men veya hak mahrumiyeti cezası verilir.

b) Teşebbüs halinde ilgili kişinin yöneticisi olduğu kulübe bu talimatta öngörülen disiplin cezaları uygulanabilir. Ağır ihlal hallerinde kulübe en az 12 puan indirme cezası verilir. İhlalin ağırlığı kurul tarafından somut olayın niteliğine göre serbestçe karar verilir ancak eylemin ilgili yöneticinin kendisinin veya üçüncü kişilerin bahs oyunlarından menfaat elde etmesi amacına matuf olduğunun tespit edilmesi halinde ihlal, mutlaka ağır ihlal kabul edilir.

(3) İhlal veya ihlale teşebbüsün hakemler tarafından meydana getirilmesi halinde sürekli hak mahrumiyeti cezası verilir.

            Süreç daha önceden belirlendiği şekilde devam ediyor. Olayın sadece birkaç takım üzerinde dönmesi konusunda sıkıntı görenler, 16 Süper Lig takımını PFDK’ya sevk ederek Türk Futbolu’nun tamamını etki altında bırakmak istemektedirler. Böylece oluşabilecek zararın futbolumuzun tümüne sirayet edeceği psikolojisi desteklenmektedir.

            Masa tenisinde set sayısı vardır. İki farklı sayısı elde etmek için sürekli olarak uzatmalar oynanır. Etik Kurul, TFF, PFDK, Tahkim Kurulu derken sürekli zaman kazanılmakta. Şimdi top PFDK’da. Onlarda güncellenen Futbol Disiplin Talimatı’nın 58. Maddesine istinaden karar verecekler. Burada TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in kamuoyunda merakla beklenen açıklamalarından çok, değiştirilen 58. Madde üzerinde durulmalı.

            Sonuçta bir tiyatro gösterisidir gidiyor. Olayın UEFA ya da FİFA nezdinde çözüm bulmasını beklemek ne kadar doğru? Keşke diyorum ki, zaten UEFA’yı karşınıza almışsınız. Bu günden bitirseydiniz bu işi. Basın toplantısında olayın sahaya yansımadığını da belirttiniz. Deseydiniz, “Kardeşim sahada bir şey yok. Türkiye’de de böyle bir şey olmamıştır ve TFF’nin kesin kararı olarak bu konu tamamen kapanmıştır.”

            Nasıl olsa Avrupa’nın önemi yok. Zaten daha önce başkanlığını yaptığınız Beşiktaş, mali kriterlerden dolayı seneye Avrupa’da yok. Fenerbahçe’de CAS’taki davadan dolayı taahhütmane verdi. Bunlar gitmeyecekse diğerleri de gitmesin derdiniz olur biterdi.

            Her gün öldürmektense bugün öldürseydiniz. Sapladığınız hançeri sokup çekmenize gerek yoktu. Bizde derdik ki, “Elin gavuru, UEFA’sı öldüreceğine, kendi ipimizi kendimiz çektik.” İnanın futbolumuzun en onurlu ölümü bu olurdu. Yaralı bıraktıkça acı çekiyor futbolseverler.

            Bu sürecin asıl kazananı da  DİGİTURK’tür. 3 Temmuz süreci sonrasında sürekli futbolun marka değerinden bahsederek “biteriz, mahvoluruz” diyenler, şimdilerde dut yemiş bülbül misalindeler. BJK İnönü ya da Trabzon Avni Aker’de sahaya girenlere futbol teröristi, Saraçoğlu’nda ise “çocuk” diyebilmek için futbolumuzun ak saçlı akil adamı olmak gerekiyor. İşte bu kadar.

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR