Trafik kazası tazminat davası açmak isteyen kişilerin dava sürecine başlamadan önce dikkatli ve sistematik bir hazırlık süreci yürütmeleri gerekir. Bu hazırlık, yalnızca bir kaza sonrası hak arama amacıyla değil, aynı zamanda sürecin hukuki, tıbbi ve teknik boyutlarını doğru yönetebilmek için de zorunludur. Hazırlığın eksik yapılması, yalnızca zaman ve enerji kaybına değil, aynı zamanda hak edilen tazminatın elde edilememesi riskine de yol açabilir. Bu nedenle sürece başlamadan önce bazı önemli adımların doğru atılması gerekir.
Kaza Sonrası İlk Belgelerin ve Bilgilerin Toplanması
Trafik kazası tazminat davası açmak isteyenlerin ilk yapması gereken şey, kazaya ilişkin tüm bilgi ve belgeleri eksiksiz şekilde toplamaktır. Kazanın gerçekleştiği tarih, saat, yer bilgileri; araç plakaları; kazaya karışan diğer kişilerin kimlik ve iletişim bilgileri, bu aşamada mutlaka kayıt altına alınmalıdır. Bu bilgiler eksik bırakıldığında, ilerleyen aşamalarda tanık tespiti, kusur analizi ve bilirkişi incelemesi gibi adımlar sekteye uğrayabilir. Örneğin kaza yerinde tutulan trafik kazası tespit tutanağı, davanın temel belgelerinden biridir ve bu tutanakta yer alacak ifadelerin tutarlılığı doğrudan etkili olur.
Kazaya ilişkin fotoğraf, video gibi görsel kayıtlar da mutlaka arşivlenmelidir. Görsel materyaller olayın nasıl gerçekleştiğini gösterdiği gibi, kusur oranlarının belirlenmesinde de yardımcı olur. Özellikle kazanın oluş biçimine dair farklı yorumlar mevcutsa, bu görseller bilirkişi raporlarında belirleyici olur. Görseller, sadece araç hasarlarını değil, çevresel şartları (yol durumu, trafik ışıkları, işaret levhaları gibi) da ortaya koymalıdır.
Tıbbi Sürecin Belgelendirilmesi ve Tedavi Kayıtlarının Tutulması
Trafik kazası sonrası vücutta oluşan hasarlar tıbben belgelenmelidir. Trafik kazası tazminat davası açmak isteyenlerin mutlaka sağlık kuruluşlarından alınmış ayrıntılı raporları saklaması gerekir. Sadece hastanede kalış süresi değil, alınan tedavilerin türü, ameliyat geçmişi, fizik tedavi seansları gibi tüm detaylar dava dosyasına dahil edilmelidir. Geçici ya da kalıcı iş göremezlik durumları uzman hekim raporlarıyla desteklenmelidir.
Hastaneden temin edilen epikriz raporları, tanı konulan teşhis belgeleri ve doktor görüşlerini içeren yazılı raporlar, maddi ve manevi tazminat taleplerinde temel teşkil eder. Ayrıca, reçeteler, ilaç giderleri, özel hastane faturaları da dahil olmak üzere tüm harcamalar belgelendirilmeli ve sistematik şekilde saklanmalıdır. Bu belgelerin kronolojik bir sıraya göre düzenlenmiş olması, mahkemeye sunulurken büyük kolaylık sağlar.
Kusur Oranlarının Belirlenmesi ve Uzman Bilirkişi Raporları
Trafik kazası tazminat davası açmak isteyenlerin dikkat etmesi gereken bir diğer önemli unsur, kazadaki kusur oranlarının doğru belirlenmesidir. Kazanın gerçekleştiği andan itibaren toplanan belgeler, kusur oranlarının değerlendirilmesinde önemli rol oynar. Ancak bu değerlendirme her zaman net olmayabilir. Kusur oranı yüzde 100 karşı tarafa ait gibi görünse bile, teknik detaylar ve mevcut deliller değerlendirilmeden bu konuda hüküm verilmemelidir.
Bu noktada, uzman bir trafik bilirkişisinin görüşü belirleyici hale gelir. Bilirkişi raporu hazırlanırken sadece kaza anı değil, aracın mekanik durumu, yolun fiziksel koşulları, hız, görüş açısı, trafik işaretlerinin konumu ve işlevselliği gibi unsurlar da analiz edilir. Örneğin, yolun eğimi, fren izleri ya da hava koşulları gibi değişkenler kusur analizini doğrudan etkileyebilir. Bu tür teknik detaylar genellikle sadece bilirkişilik alanında uzmanlaşmış kişiler tarafından tespit edilebilir.
Sigorta Poliçelerinin ve Tazminat Sınırlarının İncelenmesi
Sigorta şirketlerinin sorumluluk sınırları trafik kazası tazminat davası açmak isteyenler tarafından önceden araştırılmalı ve sigorta poliçeleri ayrıntılı şekilde incelenmelidir. Trafik sigortası kapsamında ödenecek tutarlar ile isteğe bağlı kasko sigortasının kapsamı arasında önemli farklar bulunur. Zorunlu trafik sigortası genellikle bir üst sınır belirler ve bu sınır aşılmadıkça ek bir ödeme yapılmaz. Ancak poliçelerde yer alan muafiyet, istisna ve teminat hükümleri davanın yönünü tamamen değiştirebilir.
Kaza anında araçta bulunan diğer yolcuların zararları, üçüncü kişilere verilen zararlar ya da kamu malına verilen hasarlar farklı poliçeler altında değerlendirilebilir. Sigorta eksper raporları ile poliçedeki maddelerin uyuşmaması, dava sürecinde sigorta şirketiyle ayrı bir hukuki mücadele başlatılmasına neden olabilir. Bu nedenle dava açmadan önce sigorta poliçeleri mutlaka hukuki destek alınarak yorumlanmalıdır.
Tanık Beyanlarının Hazırlanması ve Tanıkların Yönlendirilmesi
Trafik kazası tazminat davası açmak isteyenler için tanıkların doğru şekilde yönlendirilmesi kritik önem taşır. Tanık ifadeleri olayın oluş şeklini somutlaştırır ve çoğu zaman taraflar arasındaki çelişkileri çözmede kullanılır. Ancak tanığın beyanı ne kadar objektifse, mahkeme o kadar çok itibar eder. Tanığın olayla ilgisi, kazayı gördüğü pozisyon, görüş açısı gibi detaylar ifadesine dahil edilmelidir.
Tanığın sadece “kazayı gördüm” şeklindeki beyanı yeterli olmaz. Hangi hızda araçların ilerlediğini, hangi tarafın manevra yaptığını, ışık ihlali olup olmadığını, çarpmanın yönünü ve kazanın hemen ardından tarafların tutumlarını açıklayan detaylı bir beyan hazırlanmalıdır. Gerekirse bu tanıklar dava öncesi yazılı beyanla hazır hale getirilip, duruşma günü mahkemeye sunulmak üzere organize edilmelidir.
Maddi Tazminat Kalemlerinin Belirlenmesi ve Hesaplama Detayları
Trafik kazası tazminat davası açmak isteyenlerin tazminat kalemlerini belirlemesi, dava dilekçesinin omurgasını oluşturur. Kazaya bağlı olarak talep edilecek maddi tazminatlar arasında tedavi giderleri, iş gücü kaybı, araç değer kaybı, bakım giderleri ve destekten yoksun kalma tazminatı gibi kalemler yer alır. Bu kalemler, tek tek belgelenmeli ve her biri için ayrı hesaplama yapılmalıdır.
Maddi tazminat hesaplamalarında yalnızca fiili zararlar değil, gelecekteki muhtemel zararlar da dikkate alınır. Örneğin kaza nedeniyle iş hayatına dönemeyen bir kişinin gelecek yıllardaki gelir kaybı, çalışma süresi, mesleki yükselme potansiyeli ve enflasyon oranları dahil edilerek aktüeryal bir hesaplama yapılır. Bu hesaplama, salt matematiksel bir işlem değildir. Her bireyin yaşına, mesleğine, eğitim düzeyine ve çalışma koşullarına göre özelleştirilir.
Manevi Tazminat Talebinin Hazırlanması ve Duygusal Zararın Belgelenmesi
Trafik kazası tazminat davası açmak isteyenlerin yalnızca maddi değil, manevi tazminat hakkı da vardır. Manevi tazminatın amacı, kazadan kaynaklanan ruhsal ve psikolojik zararların telafisidir. Ancak bu zararların belgeye dökülmesi, maddi tazminata kıyasla daha karmaşıktır. Psikolojik destek alınması, psikiyatri veya psikolog raporlarıyla durumun tespiti yapılması gerekir. Sadece "üzüldüm, mağdur oldum" gibi soyut ifadeler dava dosyasına katkı sunmaz.
Kazada bir yakınının hayatını kaybetmesi, kalıcı sakatlık, yaşam kalitesinde belirgin düşüş ya da psikolojik travma durumlarında bu raporlar hayati önemdedir. Uzun süreli uyku problemleri, anksiyete, depresyon teşhisi gibi rahatsızlıkların belgelenmesi gerekir. Bu belgeler olmadan manevi tazminat talebi genellikle reddedilir veya asgari miktarla kabul edilir.
Hukuki Temsilcinin Seçilmesi ve Vekâletin Doğru Tanımlanması
Trafik kazası tazminat davası açmak isteyenler süreci yalnız yürütmeye çalıştıklarında pek çok hukuki detayı atlayabilir. Bu nedenle uzmanlaşmış bir avukattan destek alınması gerekir. Özellikle Çözüm Hukuk trafik kazası tazminat avukatı gibi bu alanda derin tecrübesi olan kişiler, hem davanın teknik detaylarına hâkimdir hem de muhtemel riskleri önceden öngörerek strateji oluşturabilir.
Vekâletname düzenlenirken sadece dava açmak yetkisi değil, bilirkişi raporlarına itiraz, temyiz, istinaf başvuruları ve sigorta şirketleriyle sulh görüşmeleri gibi alanlarda da yetkilendirme yapılmalıdır. Dar kapsamlı vekâletnameler süreci yavaşlatır ve ek prosedürlere yol açar. Ayrıca avukatın yalnızca dava sürecine değil, kazaya dair idari ve cezai süreçlere de müdahil olabileceği unutulmamalıdır.
Kaynak: