Anahtar Deliği 20.12.2025 - Anne babaya devlet mi bakmalı

Aile sorumluluğu, sosyal belediyecilik, artan ısınma maliyetleri ve belediyeye yönelik iddialar… Tüm başlıkların ortak noktası aynı soruda birleşiyor: Zorlaşan hayat şartlarında vatandaş kendini ne kadar yalnız hissediyor?
Anahtar Deliği 20.12.2025 - Anne babaya devlet mi bakmalı

ANNE BABAYA DEVLET Mİ BAKMALI!

Huzurevleri bugün kimsenin görmezden gelebileceği yapılar değil. Özellikle kimsesiz, yalnız kalan, bakacak kimsesi olmayan yaşlılar için devletin sunduğu bu imkân gerçekten büyük bir nimet. Düzenli bakım, sağlık takibi, güvenli bir ortam…

Bunların her biri kıymetli.

Ama işin bir de başka tarafı var ki, bizce asıl mesele orada başlıyor.

Türkiye’nin doğusunda, güneydoğusunda huzurevi sayısının az olması tesadüf değil. Bu biraz kültür meselesi, biraz vicdan, biraz da “ayıp” duygusu. Oralarda anne-babayı huzurevine bırakmak hâlâ içe sinmiyor. “Emaneti devlete verdik” düşüncesi kolay kabul edilmiyor.

Batıya doğru gidildikçe tablo değişiyor; şehir büyüyor, hayat hızlanıyor, aile küçülüyor. Huzurevleri çoğalıyor, özel bakım evleri artıyor.

Kimseyi suçlamak kolay değil. Hayat şartları ağır, herkes çalışıyor, herkes yorgun. Ama şunu da unutmamak lazım: İnsan yaşlandıkça güçlenmiyor, aksine çocuklaşıyor. Daha çok ilgiye, daha çok sabra, daha çok şefkate ihtiyaç duyuyor.

Bizce huzurevleri, ailesi olmayanlar için bir şefkat kapısıdır. Ama ailesi olanlar için en son seçenek olmalı. Devlet bakar, korur, gözetir…

Ama evladın yerini tutmaz. O sıcaklığı, o tanıdık sesi, o “ev” hissini hiçbir kurum veremez.

Biraz empati yapmak gerekiyor.

“Yarın biz de yaşlanacağız” cümlesini sadece söylemek değil, gerçekten düşünmek lazım.

Bugün anne-babasına nasıl davrandığını insan unutmamalı. Çünkü yarın kendisine nasıl davranılacağını da aslında bugünden yazıyor. Huzurevleri olsun, daha iyileri olsun. Ama aile sorumluluğu da kimsenin üzerinden kalkmış sayılmasın.

Bizce mesele huzurevi değil…

Mesele, yaşlıyı yalnız bırakmamak.

4

***

ORTAHİSAR’DAN KÜÇÜK AMA YERİNDE BİR DOKUNUŞ

Ortahisar Belediyesi son dönemde “büyük iş” değil, “yerinde iş” yapma çizgisini sürdürüyor. Son örnek de şehir merkezinde başlayan ücretsiz çay–kek ikramı oldu. “Çaylar Bizden” sloganıyla yola çıkan seyyar çay aracı, özellikle emeklilerin ve gün içinde ayakta kalan vatandaşların uğrak noktası haline geldi.

Bizce bu işin asıl önemi verilen çayın kendisinde değil. Zira mesele bir bardak çaydan çok, “seni görüyorum” demek. Ekonomik şartların bu kadar zorlaştığı bir dönemde, belediyenin vatandaşla göz hizasında temas kurması küçümsenecek bir şey değil.

Ahmet Kaya’nın belediyecilik anlayışı uzun süredir aynı noktaya çıkıyor: Altyapı elbette olacak ama insan ihmal edilmeyecek. Kent Lokantası, gezici hizmetler derken şimdi de çay ikramı…

Hepsi bir zincirin halkası gibi duruyor. Büyük laflar yok, büyük afişler yok. Daha çok sahada temas var.

Çay alan vatandaşların söyledikleri de aslında tabloyu özetliyor. “Çay bile içmek zorlaştı” diyenlerin olduğu bir şehirde, bu küçük dokunuşlar karşılık buluyor. Bizce de bu tür işler, belediyenin halkla kurduğu bağ açısından önemli.

Elbette kimse bu uygulamayla sorunlar çözüldü demiyor. Ama bazen bir bardak çay, uzun uzun anlatılacak şeylerden daha etkili olabiliyor. Ortahisar Belediyesi’nin bu çizgiyi koruması, sosyal belediyeciliğin içinin boşaltılmadığını da gösteriyor.

Kısacası; mesele çay değil.

Mesele, o çayın kiminle ve nasıl içildiği.

2

***

ARTAN ISINMA MALİYETLERİ KIŞI ZORLAŞTIRIYOR

Takvim Aralık ayını gösteriyor ama emekliyle asgari ücretli için kış çoktan başladı.

Hatta etkisini iyiden iyiye gösterdi evin içine girdi desek abartmış olmayız.

Çünkü mesele artık soğuk hava değil, ısınmanın maliyeti.

Doğalgazı olanlar en azından kombinin düğmesiyle idare etmeye çalışıyor. Aç-kapa, biraz kıs, biraz sabret…

Ama bir de sobaya mahkûm olanlar var.

Odun 7 bin lira, kömür 12 bin. Rahat bir kış için gereken miktar hesaplandığında ortaya çıkan rakam ürkütücü.

Bir evin ısınma maliyeti neredeyse küçük bir otomobil parası.

Bugün asgari ücretli iki maaşını, emekli ise neredeyse üç aylığını sadece ısınmaya ayırmak zorunda kalıyor. Geriye kalanla ne yapılacak, kimse bilmiyor.

Pazarı, faturası, ilacı… Hepsi ayrı bir yük.

O yüzden sahada farklı bir hareketlilik var. İnsanlar daha kış gelmeden kapı kapı dolaşmaya başladı.

Belediyeler, hayırseverler, yardım kuruluşları…

“Belki destek çıkar” umuduyla erkenden müracaatlar yapılıyor. Bu da aslında fotoğrafın ne kadar net olduğunu gösteriyor.

Bir de işin psikolojik tarafı var.

Uzmanlar “kış sert geçecek” dedikçe endişe büyüyor.

Çünkü sert geçen kış, dar gelirli için sadece soğuk değil; daha çok borç, daha çok eksik demek.

Şimdi herkes aynı soruyu soruyor;

Bu kış vatandaş nasıl ısınacak?

Devletin, yerel yönetimlerin ve ilgili kurumların nasıl bir yol izleyeceği merak ediliyor.

Çünkü bu tabloyu görmezden gelmek mümkün değil. Kış bu yıl takvimden önce geldi.

En azından emeklinin ve asgari ücretlinin evinde…

1

***

MOBBİNG İDDİALARINA CÜNEYT ZORLU’DAN YANIT

Ortahisar Belediyesi Başkan Yardımcısı Cüneyt Zorlu, Haber61’de katıldığı “Bakış” programında belediyenin çalışmaları ve yerel yönetimle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Zorlu, özellikle borç tartışmaları, personel sayısı ve hayata geçirilen projeler hakkında detaylı bilgiler paylaştı.

Zorlu, göreve gelmeden önce belediyenin borcunun 109 milyon TL olarak açıklandığını, ancak göreve başladıktan sonra yapılan incelemelerde vergi ve SGK borçları dahil toplam borcun 857 milyon TL olduğunu belirtti. Bağımsız denetim sonucunda toplam borcun 1 milyar 250 milyon TL olarak tespit edildiğini, alacaklar düşüldüğünde bu rakamın 796 milyon TLye indiğini söyledi. Belediye şirketlerinin SGK ve vergi borcunun ise yaklaşık 600 milyon TL olduğunu ifade eden Zorlu, faiz oranlarının yüksekliğine dikkat çekti.

Personel sayısına ilişkin iddiaları da değerlendiren Zorlu, belediyeyi 1744 personelle devraldıklarını ve şu anda sayıların 1680 olduğunu belirterek yanlış bilgiler verildiğini vurguladı.

Zorlu, belediyenin projelerine ilişkin olarak da önemli bilgiler verdi. Seçim öncesi hazırlanan 41 projenin 23’ünün hayata geçirildiğini ifade eden Zorlu, öne çıkan projeler arasında Çağlayan Kentsel Dönüşüm Projesi ve Çağlayan Şelalesi Projesini saydı. Kentsel dönüşüm projesinin tamamen belediye kaynaklarıyla yürütüldüğünü, şelale projesinin ise yılda 250–300 bin ziyaretçi çekmesi hedeflenen bir turizm destinasyonu olacağını söyledi.

Mobbing ve başörtülü personele yönelik iddiaları da değerlendiren Zorlu, bu iddiaları tamamen algı çalışması olarak nitelendirdi ve herhangi bir baskı uygulamadıklarını belirtti.

Programda ayrıca seçim sürecine dair değerlendirmelerde bulunan Zorlu, Ahmet Kaya’nın halk nezdindeki güveninin seçim çalışmalarına büyük katkı sağladığını vurguladı. Zorlu, “Vatandaş bizden memnun. Biz de bu memnuniyeti görmekten mutluyuz” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

3

Kaynak:Haber61

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan Trabzon Haber ve diğer kategorilerdeki haberlerdeki yorumlar onaylanmamaktadır.