BU HASTANEDE ÖLÜM VAKALARI GERÇEKTEN ARTTI MI?
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi ile ilgili olarak çok uzun zamandan beri konuşulan konuların başında, yoğun bakım veya serviste tedavi edilen hastaların birçoğunun “enfeksiyondan” vefat ettiği yönündeki iddialar geliyor.
Bu çok önemli bir iddia.
Trabzon’un yanı sıra Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun birçok ilinden gelen vatandaşlara da hizmet veren KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi, her gün yüzlerce insanın uğrak yeri durumunda. Bölgedeki birçok hastane işin içinden çıkamayınca hasta sevklerini Farabi Hastanesi’ne gönderiyor.
Daha detaylı bir tedavi yöntemi uygulanan bu bilim yuvası, son dönemlerde eski gücünü kaybetti. Hastanenin akademik kadrolarında bulunan, Türkiye’nin sayılı profesör hekimleri ya emekli oldu ya da özel hastanelere geçiş yaptılar. Geriye ise tecrübesiz akademisyenler kaldı.
Türkiye’de son 15 yılda tıp fakültelerinin sayısının artmasıyla birlikte eğitim kalitesi de düştü. Bazı hekimler, hemşireler kadar bile bilgi ve tecrübeye sahip değil. Acı ama gerçek bu…
Farabi Hastanesi de yukarıda ifade ettiğimiz gibi tecrübeli akademik kadrolardan mahrum kalınca, doktorların teşhis ve tedavi yöntemlerinde ciddi eksiklikler yaşanmaya başladı.
Artık belli bir ekonomik güce sahip insanlar, Tıp Fakültesi yerine özel hastaneleri tercih ediyor. Bazıları ise doğrudan Ankara veya İstanbul’a giderek, çantalar dolusu para harcayıp tedavilerini yaptırıyor.
Bunun başlıca sebebi, Farabi Hastanesi’ndeki doktorların yetersizliği ve artan ölüm vakaları. Özellikle Farabi’de hijyen konusunda ciddi sorunlar yaşandığını belirten vatandaşlar, hastanede enfeksiyona dayalı ölümlerin hayli fazla olduğunu iddia ediyor.
Üstelik Farabi Hastanesi’nde sıra bulmak, MR veya röntgen çektirmek, kolonoskopi yaptırmak, hatta ameliyat olmak için insanlar aylarca sıra bekliyor.
Bu arada, randevu alıp tedavisi başlamadan vefat eden insanlarında olduğu belirtiliyor…
KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi yetkililerinin, bu iddialarla ilgili olarak öncelikle kamuoyunu bilgilendirmesi gerekiyor.
Hatta son iki yılda kaç hastanın tedavi edildiği, kaçının tedavisinin sonuç verdiği veya vermediği, ölümlerin genel sebeplerinin neler olduğu, enfeksiyon vakalarından vefat edenlerin sayısının kaç olduğu şeffaf şekilde açıklanmalıdır.
Böylelikle vatandaşlar herşeyi tüm gerçekciliği ile öğrenmiş olur…

***
TRABZON’DA TEHLİKE VE KORKU SAÇAN GÜZERGÂH!
Trabzon’un en işlek bölgelerinden biri Değirmendere’dir. Küçük sanayi işletmelerinin bulunduğu bu merkez, insan sirkülasyonunun oldukça yoğun olduğu mahallelerin başında geliyor.
Doğusunda yürüyüş mesafesinde KTÜ ve Forum AVM, güneyinde otobüs terminali, batısında ise Atatürk Alanı (Meydan) bulunan Değirmendere, günün her saati hareketliliğin yaşandığı bir konuma sahip.
Bu hareketlilik içinde araç trafiği kadar yaya trafiği de son derece yoğun. Ancak vatandaşların bu bölgede yaşadığı ciddi bir sorun var: Yaya geçitleri.
Özellikle Maçka yol ağzında vatandaşlar, karşıdan karşıya geçmekte büyük zorluk çekiyor. Forum AVM’den çıkıp sahil kısmında ilerleyerek Değirmendere Köprüsü üzerinden yeni yapılan terminal binasına geçmek isteyen bir vatandaş, karşıya geçmek için oldukça fazla efor sarf etmek zorunda kalıyor.
Sorunun nedeni şu: Yeşil ışık yandığında yaya geçidini kullanan vatandaş, yolun ortasına geldiğinde Maçka istikametinden Yomra yönüne kontrollü geçiş yapan araçlar nedeniyle yolun ortasında kalıyor. Yolun hem çok geniş hem de yoğun olması ciddi bir tehlike oluşturuyor.
Diyelim ki vatandaş karşıya geçti; bu kez eski terminal yönüne ilerlemek istediğinde, ışıklar yansa bile Maçka istikametine dönen araçlar yüzünden yine korku dolu anlar yaşıyor.
Özellikle engelli bireyler veya ileri yaştaki vatandaşlar için bu durum son derece riskli.
Değirmendere Maçka yol ağzındaki yaya trafiğinin, özellikle karşıdan karşıya geçişlerin acilen düzenlenmesi gerekiyor.
Yetkilileri bu konuda göreve davet ediyoruz.

.***
BÜYÜKŞEHİR BÜROKRATLARI MUHTARLARIN KISKACINDA!
Geçtiğimiz günlerde Trabzon Büyükşehir Belediyesi, Akyazı’daki Park ve Bahçeler Müdürlüğü binası önünde vatandaşlara fidan dağıtımı gerçekleştirdi.
Etkinliğe vatandaşların yanı sıra kentin protokol üyeleri ve çok sayıda muhtar da katıldı.
Tören boyunca dikkat çeken bir ayrıntı vardı:
Muhtarlar adeta iki Büyükşehir bürokratının etrafında pervane olmuştu.
Biri Yol Yapım, Bakım ve Onarım Dairesi Başkanı Mehmet Salih Mazlum, diğeri ise TİSKİ Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Keskin’di.
Muhtarların bir kısmı Mazlum ile görüşürken, diğerleri Keskin ile taleplerini paylaşıyordu.
Bir süre sonra ise roller değişiyor, Mazlum’la görüşenler Keskin’in yanına, Keskin’le konuşanlar da Mazlum’un yanına gidiyordu.
Tören boyunca muhtarların istekleri ardı ardına geldi, talepler hiç bitmedi.
İki bürokrat da bir yandan not alıyor, diğer yandan gelen telefonlara yanıt vererek işlerin aksamadan yürümesini sağlıyordu.
Yaklaşık 45 dakika süren törende, ne Mazlum ne de Keskin bir an olsun durup nefes aldı.
Biz izlerken yorulduk, onlar çalışmaktan yorulmadı.
Bir düşünün…
Bizim gözlemlediğimiz kısa sürede tablo böyleyse, bu insanların günlük mesaisini tahmin etmek bile güç.
Gerçekten yorucu, yoğun ve sabır isteyen bir tempo.
Trabzon’un 18 ilçesi ve 716 mahallesi bulunuyor.
Bu mahallelerin yalnızca üçte biri bir gün içinde taleplerini iletse, bu iki isim tüm gün boyunca sadece telefon görüşmeleriyle mesailerini doldurmuş olur.
Üstelik bu birimlerde mesai kavramı da oldukça esnek.
Su ve yol hizmetlerinde görev yapanlar, 24 saat boyunca hazır beklemek zorundalar.
Bizim gözlemimiz sadece bu iki isimle sınırlıydı.
Kim bilir, diğer daire başkanları ve müdürler hangi yoğunlukla, kimlerle mücadele ediyor...
Gerçekten kolay bir iş değil.
Yusuf Keskin ve Mehmet Salih Mazlum özelinde, bu tempoda fedakârca çalışan tüm bürokrat ve personele kolaylıklar diliyoruz.

***
YERELDEKİ VEKİLLER NEDEN BU KADAR SORUMSUZ DAVRANIYOR!
Trabzon’da halkın oylarıyla seçilen birçok belediye meclis üyesi var. Bazıları bir, bazıları ise 3-4 dönemdir görev yapıyor. Gerek iktidar gerekse muhalefet partilerini temsil eden bu meclis üyelerinin birçoğunun varlığı ile yokluğu arasında fark yok.
Meclis toplantılarına katılırlar; çaylarını içer, kuru pastalarını, fındıklarını yerler. Ne kendileri konuşurlar ne de konuşanları dinlerler. Ellerindeki telefonlarla sosyal medyada gezindikten sonra meclis salonunu sessizce terk ederler. Tek dertleri, bir siyasi kimliğe sahip olmaktır. Trabzon’da bu tarz meclis üyesi sayısı az değil.
Oysa yerel yönetimlerde vatandaşın vekili olarak belediye meclisinde görev yapmak, son derece önemli bir sorumluluktur. Sıkı ve etkili bir muhalefet, iktidardaki belediyeyi daha verimli çalışmaya zorlar; işlerin hızlı ve sağlıklı yürümesini sağlar.
Fakat Trabzon’da grup sözcüleri dışında konuşan meclis üyesi neredeyse yok. Belki bu durum, kendi gruplarında alınan kararlar gereğince yaşanıyordur. Ancak her mahalleden, her ilçeden seçilen meclis üyeleri, sorunları grup sözcülerine bırakmadan kendileri de dile getirmelidir. Gerekirse kendi grupları içinde de muhalefet etmeyi bilmelidirler.
Ama bunu yapmak yerine dışarıda sürekli konuşmayı tercih ediyorlar. Bu, doğru bir yaklaşım değil. Üstelik belediye meclis toplantıları canlı yayınlanıyor. Bizim anlamadığımız şu: Görev süreleri boyunca toplantılara seyirci gibi gelip gitmek, onları hiç rahatsız etmiyor mu?
Bundan bir utanç duymuyorlar mı? Hiçbir işe yaramadan bir dönemi geride bırakmaktan hiç mi ar etmiyorlar? Hele de 3-4 dönemdir görev yapıp hâlâ bir sonraki seçimi bekleyenleri anlamak gerçekten mümkün değil!

Kaynak: