HASTANELER NEDEN DOLUP TAŞIYOR, HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
Trabzon’da hangi hastaneye giderseniz gidin, olağanüstü bir kalabalıkla karşılaşırsınız.
Bu yoğunluk, devlet veya özel hastane fark etmeksizin yaşanıyor.
Bunun temel nedeni, doktor ile hasta arasındaki güven eksikliği.
Vatandaş, bir şikayeti olduğunda doktora gidiyor; ancak çoğu zaman muayene edilmeden reçete yazılıp gönderiliyor. Hastaya ilgi gösterilmeden, sadece kısa bir görüşmeyle yapılan bu işlem, tedavi arayışındaki insanı tatmin etmiyor.
Kendisiyle ilgilenilmediğini düşünen hasta, bu kez aynı branştan başka bir doktordan randevu alıyor. Oysa ilk hekim süreci açıklasa, hastalığın seyrini anlatsa, yapılması gerekenleri paylaşsa, hasta güven içinde poliklinikten ayrılacak. İlgi eksikliği devam ettikçe, hastalar da hastanelerde kalmaya ve yeni randevular almaya devam ediyor.
Doktorluk, hemşirelik, öğretmenlik ve polislik gibi meslekler sadece bilgiyle değil, vicdanla yapılmalıdır.
Karşınızdaki insana insani değerlerle yaklaşmazsanız, sorunu çözmek yerine sadece geçiştirirsiniz.
Bir doktor, bilgi ve tecrübesini vicdandan bağımsız kullanırsa, hastayı yalnızca muayene etmiş olur.
Fakat insani bir yaklaşımla, hastasına önem verdiğini hissettirebilirse tedavinin yarısı tamamlanmış demektir; gerisi ilaçlara kalır.
Eğitimde de durum farklı değildir.
Öğretmen için önemli olan, dersi anlatmak değil, öğrencinin konuyu nasıl anladığını görmektir.
Aynı şekilde bir polis de, olaya vicdanıyla yaklaşırsa amacının gerçekten adaleti sağlamak olduğunu karşı tarafa hissettirir.
İnsan, doğduğu andan itibaren hastalıklarla mücadele eder. Doktorlar da bu mesleğe başlamadan önce aynı yollardan geçmiştir. Bir zamanlar hekimlerden ne bekliyorlarsa, bugün hastalar da onlardan aynı samimiyeti bekliyor.
Evet, hastaneler kalabalık, bir doktor günde 50’nin üzerinde hastaya bakmak zorunda kalabiliyor. Buna bir şey denemez.
Ancak 2-3 dakikalık bir muayene, hastayı iyileştirmez; sadece ertesi gün aynı kapıya geri getirir.
Doktorlar hastalarına gerçekten zaman ayırsa, doğru teşhis ve tedaviyle ilgilense, hem başarı oranı artar hem de yoğunluk kendiliğinden azalır.
Kısacası, mesele bilgi değil, vicdandır.

***
DEVLET ADABI VE PROTOKOL DENGESİNE GÖLGE DÜŞTÜ
Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla düzenlenen bir organizasyonda Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, protokolün arka sıralarında oturtuldu. Ön sırada ise AK Parti İl Başkanı ile Trabzon Valisi Aziz Yıldırım yer aldı. Bu durum, devlet adabına yakışmayan bir görüntü ortaya çıkardı.
Devletin halihazırda bir protokol düzeni vardır. Ancak bu organizasyonda bu düzen tamamen yok sayıldı. Ortahisar, Trabzon’un merkez ilçesidir ve bu ilçenin belediye başkanı, protokolde her zaman ön sıralarda yer almalıdır. Ahmet Kaya’yı arka sıraya oturtup yanına AK Parti İl Başkanı’nı ön sıraya almak, hiç de şık bir davranış olmadı. Buradaki kastımız Sezgin Mumcu’nun ön sırada oturması değil, Kaya’nın bulunması gereken yerde olmayışı…
Sezgin Mumcu da pek tabi Trabzon’da önemli bir görevi olan siyasetçi. O da makamı gereği protokolde yerini almalı…
Kaya’ya oy vermiş binlerce Trabzonlu, bu görüntü karşısında Vali Bey’i eleştirdi ve sonuna kadar da haklılar. Valilik, çok önemli bir makamdır; devleti ve Cumhurbaşkanı’nı doğrudan temsil eder. Tarafsız olmak ve insanlara eşit mesafede yaklaşmak, bu makamın birinci vazifesidir.
Fakat Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, iktidar partisine gösterdiği ilgi ve alakayı maalesef muhalefet partilerinin temsilcilerine göstermiyor. Bu konuda da sıkça eleştiriliyor. Ortahisar Belediyesi’nin açılış ve programlarına katılmıyor; buna karşın, daha küçük çaplı ve vali yardımcısı düzeyinde temsil edilebilecek organizasyonlarda bizzat yer alıyor. Bu durum da toplumun gözünden kaçmıyor.
Trabzon Valisi’ne görev ve sorumluluklarını hatırlatmak bizim haddimize değil. Ancak bu önemli makamda oturup da insanların ağzına laf veren de kendisidir. Bu yüzden iyi niyetli eleştirimizi kendisine iletiyor, her partiye karşı eşit mesafede durmasını arzu ediyoruz.

***
BAŞKAN EKİM’DEN AKÇAABAT’A KALICI ESERLER
Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, son derece gösterişten uzak, ilçesine hizmet vermeye çalışan bir isim. Akçaabat’ın çehresini değiştirip daha yaşanılır bir kent haline getirebilmek için uğraş veren Ekim, başkent ziyaretleriyle de ilçesine yatırım kazandırmaya çalışıyor.
Akçaabat, Trabzon’un Ortahisar’dan sonra en kalabalık ilçesi. Trabzon’a yakınlığı ile adeta Ortahisar’ın devamı denilebilecek bir konumda. Bu yüzden iki ilçe arasındaki yatırımlar daha net bir şekilde göze çarpabiliyor.
Nuri Başkan, göreve geldiği günden bu yana birçok projeye imza attı. Bunların başında Kültür Merkezi, Michael Kilisesi’nin restorasyonu, Akçaabat Millet Bahçesi, Yeni Fen Lisesi Yerleşkesi, Spor Lisesi, Akçaabat Sahil Projesi, Yarı Olimpik Yüzme Havuzu ve Toprak Ana Köy Yaşam Merkezi geliyor.
Sanata, kültüre ve turizm faaliyetlerine de azami derecede önem veren Ekim, Akçaabat Kent Müzesi, Dağ Oteli Projesi ve Uçarsu Şelalesi ve Çevresi Turizm Çalışması projelerini de sürdürüyor.
Akçaabat, Osman Nuri Ekim döneminde son yılların en önemli projelerine imza attı. İlçenin çehresi adeta değişti. Kendisine çalışmalarında kolaylıklar diliyoruz.

***
AHMET METİN GENÇ’İN EN DEĞERLİ ESERİ: EN MUTLU KÖY PROJESİ
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, yaklaşık 25 yıldır siyasetle uğraşıyor. 10 yıl Ortahisar Belediye Başkanlığı yaptı, yaklaşık 2 yıldır da Büyükşehir Belediye Başkanı. Bugüne kadar yaptığı hizmet ve eserlerin en kıymetlisi nedir diye sorulacak olursa, En Mutlu Köy Projesi’ni göstermek lazım. Binayı, kaldırımı, asfaltı, parkı herkes yapabilir; ancak özel bireylerin gönlüne herkes dokunamaz.
TBMM Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu dün Trabzon'daydı. Başkan Genç, şimdi İzmir Milletvekili olan eski Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Murat Kasapoğlu ve komisyon üyesi milletvekillerini Ortahisar Belediye Başkanlığı döneminde yaptığı En Mutlu Köy’e götürdü. Yeteneklerinin sergilenmesine fırsat verilen, üreten ve sosyalleşen özel bireylerin mutluluğu ve Ahmet Metin Genç’e gösterdikleri sevgi komisyon üyelerini de şaşırttı.
Başkan Genç’in özel bireyler konusundaki hassasiyeti gerçekten takdire şayan. Bu alanda yaptığı çalışmaların kıymetini özel bireylerin gülen yüzlerinde ve parlayan gözlerinde görmek mümkün.
Başkan Genç dün yeni bir müjde verdi. Şehir Hastanesi tamamlandığında Ahi Evren Hastanesi oraya taşınacak. Ahi Evren Hastanesi’nin alanına da Büyükşehir Belediyesi 160 yatak kapasiteli Kalıcı Engelli Yaşam Merkezi inşa edecek. Sağlık Bakanlığı’ndan olur alındı. Kalıcı Yaşam Merkezi yapıldığında, anne-babası olmayan özel bireyler, ömürlerinin sonuna kadar burada kalacak ve tüm ihtiyaçları karşılanacak.
Engelli çocuğu olan her anne-babanın "Biz öldükten sonra bu çocuk ne olacak" kabusu, bu projeyle sona erecek. Alkışı da övgüyü de fazlasıyla hak eden bu proje için Ahmet Metin Genç’i kutluyoruz.
Betonu, inşaatı, binayı vs. boşverin. En kıymetli yatırım; insana, özellikle de yardıma muhtaç insana yapılan ve özünde sevginin, şefkatin ve merhametin bulunduğu yatırımdır. Sosyal belediyecilik de budur, gönül belediyeciliği de budur. Trabzon bu alanda Türkiye'nin örnek şehri olma yolunda ilerliyor. Bu ilerleyişte en büyük pay Ahmet Metin Genç’in... Teşekkürler Başkan Genç.

Kaynak:Haber61