Hrant Dink cinayetinin ardından tam 8 yıl geçti..

“Beyaz bereli bir gencin beyaz güvercini”  nasıl-niçin ve neden öldürdüğü üzerine çok şey konuştuk, yazdık, tepki koyduk..

Arkasında ve önünde kimler var diye günlerce tartıştık..

Ve hala bu süreç tüm sıcaklığı ile devam ediyor..

Son gelişmeler ise ortada..

Tutuklamalar,yeni sorgulamalar,yeni iddialar ile dava bir oyana-bir bu yana çekilip duruluyor

Tüm bunlar olurken eline kalem alanda bu cinayet üzerinden kendince yön vermeye çalışıyor..

Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmeden ama!

Hrant Dink ve ailesinin avukatı Fethiye Çetin’in yazdığı “Utanç duyuyorum”,Gazeteci Yazar Nedim Şener’in yazdığı “Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” ile Adem Yavuz Arslan’ın yazdığı “Bi Ermeni Var” kitaplarında olduğu gibi..

Onlara sorsanız her şey bu kitapların içinde..

Onlarsa sorsanız bu cinayeti çoktan aydınlatmışlar bile!

“Kitap yazayım paramı alayım” mantığı ile kendine aydın-demokrat-yazar diyenler acaba ne kadar bu işin eğrisini-doğrusunu araştırıyor..

Kitap yazmak hele de böylesine dünyanın gündemine taşınmış bir kirli cinayet üzerine yazmak bu kadar mı kolay!

Bu kitabı yazanlar kitap içinde yer verdiği,suçlama yaptığı, şemalar oluşturarak insanları nasıl mağdur ettiğinin farkındalar mı?

Üç farklı görüşe sahip insanların aynı mantıkla kitap yazmalarını çok anlamış değilim neyse!

Kim olduğu mahkemelerce bile tespit edilemeyen birileri tarafından masa başında çizilmiş bir şema üç kitap içinde aynen yer almış.

Dink cinayetini aydınlatacağım diye yola çıkanların samimiyetini-amaçlarını ve ne yapmak istediğini doğrusu çok almamış değilim.

Kitapları halen piyasada olan gazeteciler Adem Yavuz Arslan, ile Nedim Şener’e bu köşeden açık çağrı yapıyorum.

Aynı çağrıyı avukat Fethiye Çetin için de yapıyorum!

Gelin sizin istediğiniz kanalda çıkalım yazdıklarınızın neye hizmet ettiğini tartışalım..

Kimin ne kadar haklı kimin ne kadar yalancı kimin ne kadar haklı olduğuna izleyenler karar versin

Sizin elinizdeki belgelerle benim elimdeki belgeleri ortaya koyalım

Trabzon şehrini bu kadar köşeye sıkıştırmanın bütün bedeli bu şehre ödetmenin nasıl bir duygu olduğunu anlatın..

Olayla ilgisi-alakası olmayan insanları nasıl suçlu ilan ettiğinizden bahsedin..

Önünüze servis edilen bilgileri hiçbir şekilde araştırmadan nasıl yazdığınızı bunu yaparak kimlere hizmet ettiğinizi açıklayın..

Cinayetin seyrini değiştirip bu olayla ilgili aslında birilerine nasıl gözdağı verdiğinizi ortaya koyun..

Kaş yaparken göz çıkarmanın üstatları olarak gelin anlatın!

Takke düşsün kel görünsün!

Var mısınız?