"Yeni anayasa şart oldu!"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “10 Ağustos 2014 tarihi itibariyle yeni anayasa ülkemiz için artık bir zorunluluk haline geldi. Parlamenter sistem Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesiyle birlikte artık miladını doldurmuş oldu” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip E

"Yeni anayasa şart oldu!"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “10 Ağustos 2014 tarihi itibariyle yeni anayasa ülkemiz için artık bir zorunluluk haline geldi. Parlamenter sistem Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesiyle birlikte artık miladını doldurmuş oldu” dedi.
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Büyük Anadolu Oteli’nde gerçekleştirilen 26. Genel Kurulu’nda konuştu. Bugüne kadar sadece Kırsal Kalkınma Programı ve Kırsal Kalkınma Desteği kapsamında çiftçiye aktarılan kaynağın 3.7 milyar lira olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu destekle hayata geçirilen yatırım tutarı ise bugünkü rakamla 7.5 milyar lira. Hamdolsun bugün Türkiye tarımsal üretimde Avrupa’da ilk sıraya, dünyada da yedinci sıraya yerleşmiş vaziyette. Tarımsal milli gelirimizi 2002 yılındaki küsuratı atıyorum, 24 milyar dolar seviyesinden geçtiğimiz yıl itibariyle 61 milyar dolara çıkardık. Aynı şekilde tarımsal ihracatımız 4 milyar dolardan 18 milyar dolar düzeyine geldi. Hedefimiz 2023 yılında tarımsal milli gelirimizi 150 milyar dolara, ihracatımızı da 40 milyar dolara çıkarmaktır” dedi.
 
“TOPRAK BİZİM SADIK YARİMİZDİR”
 
Türkiye’nin gelecek hedefleri içinde tarımın, çiftçinin çok önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
 
“Bunun için devletiyle, üreticisiyle, ihracatçısıyla el ele vererek bu hedeflere uygun bir çalışma temposu ortaya koymamız gerekiyor. Eskilerin güzel bir sözü var, ‘tarlada izi olmayanın harmanda gözü olmaz.’ Biz bu günden hazırlıklarımızı yapacağız. Ülkemize, tarlamıza mührümüzü vuracağız ki vakti, saati geldiğinde de hedeflerimize ulaşabilmiş olalım. Yine rahmetli Aşık Veysel’in güzel bir ifadesi var; ‘Benim sadık yarim kara topraktır.’ Toprak bizim sadık yarimizdir. Ama aynı zamanda her yar gibi toprak nazlıdır da. Ona hak ettiği değeri vermezsek bize küser. Bunun için tarım politikalarımızı bütüncül bir anlayışla tasarlamalı ve hayata geçirmeliyiz.”
 
“UCUZ MAZOT PARANTEZİNE HAPSEDEREK BİR TARIM POLİTİKASI OLUŞTURULAMAZ”
 
“Ülkede çiftçinin meselelerini sadece ucuz mazot parantezine hapsederek bir tarım politikası oluşturulamaz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, çiftçiye mazot desteğinin 2003 yılından buyana verildiğine dikkat çekti. Türkiye’de bugüne kadar mazot desteği ile birlikte 52 ayrı destek uygulamasının hayata geçirildiğinin altını çizen Erdoğan, “Prim desteği sağlanan ürün sayısının 4’ten 17’ye çıkarıldı. Ülkemizde 12 yılda üreticilerimize verilen nakit hibe desteği rakamı nedir biliyor musunuz, tam 70 milyar lira. Eski rakamla 70 katrilyon lira. Öyle tarımsal üretimde Avrupa lideri kendi kendine olunmuyor, bu tür desteklerle oluyor. Bunun bir politikası var. Buna göre destekleri var. Bunlara ilave olarak tarım arazilerinin toplulaştırılması başta olmak üzere çiftçimizin üretim gücünü attırmaya yönelik çok sayıda düzenleme yapıldı. Bakınız sadece arazi toplulaştırılması ile ülkemiz çiftçisinin geleceği için başlı başına büyük bir reformdur. Geçmişte tarım arazileri miras yoluyla öyle küçük parçalara bölünüyordu ki bir süre sonra kullanılır olmaktan çıkmaya başlıyordu. Bu ülkede yıllardır arazi toplulaştırılmasının hep sözü edilmiştir. Geçtiğimiz 12 yılda ise ondan önceki 40 yılda yapılanın tam on katı arazi toplulaştırması gerçekleştirildi. Yani birileri sadece sözünü etmiştir, geçtiğimiz 12 yılda ise bir fiil iş yapılmıştır. Bu amaçla 2005 yılında tarım topraklarının korunmasını ve amaç dışı kullanılmasını önlemeye yönelik bir kanun çıkardık. Arazi toplulaştırılması yoluyla 12 yılda 45 milyon dönüm araziyi ekonomik bakımdan verimli hale getirdik. 2014 yılında da arazilerin miras yoluyla bölünerek kullanım dışı kalmasının önüne geçecek bir başka kanunu ülkemize kazandırdık. Özellikle sulanabilir nitelikteki 85 milyon dönüm arazinin tamamını ekonomimizin hizmetine sunmak istiyoruz. Hedefimiz 2023 yılına kadar 140 milyon dönüm arazide toplulaştırma işlemini tamamlamaktır” diye konuştu.
 
“SONRA DA ALLAH’A TESLİM OLACAĞIZ”
 
Tohum meselesini milli bir dava haline getirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli tohum üretimini yerli tank, yerli uçak üretimi kadar önemli gördüklerine dikkat çekti. Bu çerçevede yürütülen çalışmalar sonucunda ülkenin yıllık tohum üretiminin 145 bin tondan 776 bin tona çıktığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu yeterli bulmuyoruz. Bu alanda kendi ihtiyaçlarımızın tamamını karşılamakla kalmamalı, dünyanın da en önemli üreticisi haline gelmeliyiz. Diğer taraftan çiftçimizin en büyük destekçisi olan Ziraat Bankası 2002’de göreve geldiğimiz de yüzde kaç faizle kredi veriyordu? Yüzde 59 faizle çiftçiye kredi veriyordu ve attığımız adımlarla hamdolsun bugün gelinen nokta yüzde sıfır ile yüzde 8.5 arasında bir düzeye gerilemiştir. Tarım kredi kooperatifleriyle birlikte geçtiğimiz yıl çiftçimizin kullandığı kredi miktarı nedir biliyor musunuz, mukayeseli vereceğim, yine küsuratı atıyorum, 29 milyar lirayı buldu. Peki 2002 yılı sonunda neydi, 227 milyondu. Yani bire on. Bu krediyle çiftçimiz işini büyüttü. Teknolojisini yeniledi, geleceğine yatırım yaptı. Allah aşkına acaba biz 2002’de ne kadar bu ülkede traktör sahibiydik, ne kadar biçerdöver sahibiydik. Ama bugün ne kadar traktörümüz var, ne kadar biçerdöverimiz var başımızı iki elimizin arasına alalım bir düşünelim. Önümüzdeki dönemde çiftçimize kullandığı kredilerde sağlanan desteğin de artarak süreceğine inanıyorum. Bizler hep birlikte çalışacak, üretecek, gayret edecek ve sonra da Allah’a teslim olacağız. Tevekkülün anlamını, ümidin anlamını en iyi çiftçilerimiz bilir, sizler bilirsiniz” dedi.
 
SEÇİMLER
 
Genel Kurul’un açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinde Türkiye’nin 2023 hedefleri bakımından hayati önemi olan bir seçimi yaşayacağının altını çizdi. Seçim sonuçlarının şimdiden Türkiye için, millet için hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Erdoğan, “Türkiye’nin milletin oyuyla iş başına gelmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak bu süreçte bir kenarda beklemem elbette düşünülemez. Ülkemin ve milletimin geleceğiyle ilgili görüşlerimi seçim döneminde de her fırsatta ifade ediyorum, etmeye de devam edeceğim. Gerek toplu açılış törenleri vesilesiyle gittiğim illerimizde, gerekse katıldığı diğer programlarda düşüncelerimi, tekliflerimi milletimle paylaşıyorum. Her hangi bir siyasi parti için değil Türkiye için, tüm milletimiz için ne düşünüyorsam, ne hedefliyorsam onu söylüyorum ” diye konuştu.
 
“PARLAMENTER SİSTEM MİLADINI DOLDURDU”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4.5 yıl İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı görevini yaptığını, 12 yıla yakın başbakanlık görevini üstlendiğini anımsattı. Cumhurbaşkanlığı görevine ise 8 aydır devam ettiğini ifade eden Erdoğan, “Aldığım sorumluluğun hakkını yerine getirmekle mükellefim. Milletim bana bu yetkiyi, bu görevi bunun için verdi. Önümüzdeki dönemin yeni Türkiye’nin inşası için önemli bir dönem olacağına inanıyorum. Yeni Türkiye için de yeni anayasaya ve bununla birlikte başkanlık sistemine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. 10 Ağustos 2014 tarihi itibariyle yeni anayasa ülkemiz için artık bir zorunluluk haline geldi. Parlamenter sistem Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesiyle birlikte artık miladını doldurmuş oldu. Hiç kimse benim bu tekliflerimden, bu görüşlerimden rahatsız olmamalı. Çünkü ben bunları şahsım için değil milletim için, ülkemin geleceği için ifade ediyorum. Çünkü damdan düşenim. Damdan düşen bir insan olarak, siyasetçi olarak neyin ne olduğunu da gayet iyi biliyorum ve bu konuda da beni en iyi anlaması gereken çiftçi kardeşlerimdir. Sizler toprağı sürer, tohumu atar, tüm hazırlıkları yapar sonrada ürünün boy vermesini, olgunlaşmasını beklersiniz. Ama üründen sizin faydalanıp faydalanamayacağız belli değildir. Çünkü dünya fani. Öyle mi? Hepimiz gelip geçeceğiz. Ama bunun için toprağı ekmekten, tohumu saçmaktan vazgeçiyor muyuz. Hayır, asla. Bende ülkemin ve milletimin geleceği için bu tartışmaları başlatıyorum, yürütüyorum. Sonuçta yarın öbür gün Türkiye başkanlık sistemine geçtiğinde kim ölür kim kalır, kim devlet başkanı olur onu ancak Rabbim bilir, Allah bilir” diye konuştu.
 
Bu kararı verecek olanın millet olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin bugünkü sorumluluğunun ülkenin ve milletin geleceği için bu görüşleri ifade etmek, meselenin gündeme gelmesini ve tartışılmasını sağlamak olduğunu kaydetti.
 
“BARİKA-İ HAKİKAT MÜSADEME-İ EFKARDAN DOĞAR”
 
“Dünyanın en ileri ülkelerinde bu başkanlık sistemi uygulanıyor da biz niçin geri kalmış veya en az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerdeki sistemlerle uğraşıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
 
“Biz model olarak demek ki en ileri ülkeler şuanda bu sistemi uyguluyorsa o zaman biz sistemimizi idari anlamda reforme etmemiz lazım. Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar. Yani hakikate, fikirlerin, düşüncelerin, tekliflerin tartışılmasıyla ulaşılır. Çekinmeyelim, korkmayalım. Bu fikirler tartışılsın ama birileri ‘acaba başkanlık sistemi geçilirse biz bir daha iktidar yüzü görebilir miyiz veya bir koalisyon ortağı olabilir miyiz’ gibi düşüncelerle başkanlık sistemi olmaz diyor. Çünkü bir köşesinden tutalım dertleri bu. Sıkıntı buradan geliyor. Bugün yeni Türkiye hedefimizi, yeni anayasa ve başbakanlık sistemi teklifimi ben sizlerle de paylaşıyorum. Dolayısıyla bu noktada özellikle Türkiye Ziraat Odaları Birliği bu konuda da çalışmalar yapmalı ve yaptırmalı. Bana sağolsun birçok sivil toplum kuruluşları başkanlık sistemiyle ilgili çalışmalarını hazırlıyorlar ve gönderiyorlar. Her ay zaten Beştepe’de, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ilim adamlarıyla, medya mensuplarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla kendileriyle ilgili veya farklı konularda müzakereler yapıyoruz. Mesela dün de yine 20’ye yakın akademisyen ve gazeteciyle Ermeni meselesini konuştuk. Çanakkale’yi konuştuk onlarla birlikte. Onu müzakere ettik. Ne yapmamız gerekir. Dünya geneline vermemiz gereken mesajlar nelerdir, bugüne kadar eksiklerimiz neler olmuştur, nerelerde eksiklerimiz var. Çünkü bu bir kamu diplomasisi. Bunun için ciddi manada çalışma gerekiyor. Diğerleri dünyanın değişik yerlerinde Ermeniler bu lobileri yaparken biz nerede zayıf kaldık. Bunların tespiti ve giderilmesi lazım. Ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için de ben bu müzakerelere ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Sizlerden de buna destek vermenizi, katkı sağlamanızı bekliyorum.”

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler