Öcalan'a 'resmi müzakereci statüsü' verilecek mi?

Diyanet İşleri Başkanlığı'nda Mehmet Görmez ile basın toplantısı düzenleyen Davutoğlu, Hac görevini yerine getiren hacıların ibadetlerini tebrik etti. Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan aldığı brifingleri aktaran Davutoğlu, IŞİD gibi yapıların İslam'ın dünyad

Öcalan'a 'resmi müzakereci statüsü' verilecek mi?
Diyanet İşleri Başkanlığı'nda Mehmet Görmez ile basın toplantısı düzenleyen Davutoğlu, Hac görevini yerine getiren hacıların ibadetlerini tebrik etti. Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan aldığı brifingleri aktaran Davutoğlu, IŞİD gibi yapıların İslam'ın dünyada yanlış algılanmasına yol açtığını belirterek, "Bugün çok az bir dini bilgi ile insanlar dini konuda kendini bir anda her türlü hükmü verebilecek konumda görmeleri gibi yanlış bir kanaat cereyan etmişse bu bilgi anarşisi aslında dini şiddete yola açıyor. IŞİD ve benzeri yapılar, diğer yapılarda İslam'ın dünyadaki algısını da etkileyecek sonuçlar doğurabiliyor" diye konuştu.

Abdullah Öcalan'a resmi müzakereci statüsü verilecek, iddiaları sorulan Davutoğlu, "Herhangi bir şekilde statü değişikliği gibi bahsettiğiniz tarzda haberlerin aslı yoktur. Gerçekle de bağdaşmaz. Resmi müzakereci vs gibi. Böyle bir şey söz konusu değil. Şu anda her şeyden önce toplumsal dokumuzun ve temsilcilerimizin bu süreci yeniden ve daha güçlü bir şekilde sahiplenmesi önemli. En kısa sürede netice alacak şekilde bu mekanizmaları işletmemiz önemli" dedi.

"DİYANET İŞLERİ BİR KAMU GÖREVİ YERİNE GETİRMEKTEDİR"
Diyanet işleri başkanlığının en köklü kurumlardan biri olduğunu belirten Davutoğlu, "Çok geniş bir kamu görevini yerine getirmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığımızın kamu görevi vardır hem dini bilginin yaygınlaşması görevi vardır hem yurt dışındaki vatandaşlarımızın daha da uzak coğrafyalardaki dindaşlarımızın yurt dışında yürüttüğü son derece asli görevler vardır. Hem dini bilginin sağlıklı bir şekilde temin edilmesini sağlayacak eğitim görevi vardır. Kendini yenilemesi gereken bir kurumdur. Statik bir kurum değildir kesinlikle. Uluslararası toplumdaki her değişikliğin etkilediği sosyal kültürel manevi ortam söz konusu. beklediğimiz temel görev bu etkiler çerçevesinde toplumumuzun ihtiyaçlarına cevap verilmesidir" ifadelerini kullandı.

"CAMİ MİMARİSİNE ESTETİK BOYUT KAZANDIRACAK DENETİM MEKANİZMASI KURMA İHTİYACI VAR"
Camiler Haftası olması dolayısıyla camilere mimari açıdan bir estetik kazandırılması gerektiğini ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve belediyeler ile bu konuda ortak adım atacaklarının sinyalini veren Davutoğlu, "Atanmış din görevlisi kavramının yerine gönüllü görev ifa eden ve aşkla görevi ifa eden bir memur görevlinin ötesinde kültürel sürekliliği aşkla sağlayan bir din görevlisi anlayışının yerleşmesi büyük önem taşıyor. İslam bir estetik dinidir. Sosyal kültür açısından barış dinidir. Dolayısıyla İslam'ın herhangi bir şekilde yurt içinde ve yurt dışında şiddetle terörle ilişkilendirilmesine karşı hepimiz tam bir seferberlik halinde hareket etmeliyiz. Mimari açıdan ise bir estetik dinidir. Mimari kargaşanın sürdüğü herkesin istediği tarz bir mimari anlayışla bina anlayışı mimari diyemeyeceğimiz şekilde sadece bir şeyi inşa etmeye dayalı. Bunların hepsini ele aldık. Cami mimarisine bir estetik boyut kazandıracak bir denetim mekanizması kurma ihtiyacı var. Camilerimizin sadece devlet mimarisi gibi beli saatlerde açılıp kapanan camiden hemen sonra görevi biten bir mekan olmaktan çıkarılıp sosyal işlevi yoğun, toplumun her kesimine hangi inanca mezhebe ait olursa hiç fark etmeden kendisini o sosyal çevrenin bir parçası olarak adledebileceği bir niteliğe dönüşmesi önem taşıyor" diye konuştu.

"IŞİD BENZERİ YAPILAR İSLAM'IN DÜNYADAKİ ALGISINI ETKİLEYECEK SONUÇLAR DOĞURABİLİYOR"
Dini konuda eksik bilgilerin ve IŞİD gibi yapıların İslam'ın yanlış algılandığını savunan Başbakan Davutoğlu, "Bugün çok az bir dini bilgi ile insanlar dini konuda kendini bir anda her türlü hükmü verebilecek konumda görmeleri gibi yanlış bir kanaat cereyan etmişse bu bilgi anarşisi aslında dini şiddete yola açıyor. IŞİD ve benzeri yapılar, diğer yapılarda İslam'ın dünyadaki algısını da etkileyecek sonuçlar doğurabiliyor" dedi.

"HER TÜRLÜ MEZHEPÇİLİĞE KARŞIYIZ"
Her türlü mezhepçiliğe karşı olduklarını aktaran Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Biz her türlü mezhepçiliğe karşıyız. mezhepçiliğin İslam'ın temel birliğine ve beraberliğine aykırı olduğuna inanırız. Kim mezhepçiliği körüklüyorsa aslında şiddeti körüklüyordur. Bizim İslam anlayışımıza da ne büyük tehditi yapıyor demektir. Hac ibadetini yapanlar Arafat'ta sağındakine solundakine hangi mezheptesiniz diye sormadan bu ibadeti ifa ettiler. Yakın zamanda hep beraber Muharrem ayını idrak edeceğiz. Birlikte Ramazan orucu gibi Muharrem orucu da tutacağız. Bu barış anlayışını dünyaya yayma konusunda da Diyanet İşleri Başkanlığımızın yürüttüğü faaliyetlere de önem veriyoruz. İslam dünyasının içinden ve dışından kaynaklanan dini yanlış anlamaktan kaynaklanan birçok meydan okumalarla karşı karşıyayız. Böyle bir konuda Diyanet İşleri Başkanlığımızın gerek iç barışımızın korunması çözüm süreci de dahil olmak üzere Türkiye'deki bütün toplum kesimlerinin ortak değerlerinin muhafaza edilmesi bunların devam etmesi lazım"

"ÇÖZÜM SÜRECİ KARARLILIKLA DEVAM ETTİRİLECEK"
Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ahmet Davutoğlu, çözüm sürecine ilişkin Ak Parti Sözcüsü Beşir Atalay'ın da ifade ettiği hareketliliğin ne olacağı sorusu için, "Son çözüm süreci toplantımızda son yaşanan gelişmeler dahilinde çözüm sürecinde nerede olduğumuz konusunda bir değerlendirme yaptık. Bu değerlendirmeler sonucunda birtakım adımlar söz konusu oldu. Kararlı tutumuzu bir kere daha vurgulamak isterim. Çözüm süreci bizim kimseden izin almadan kendi irademizle başlattığımız bir süreçtir. Kimsenin de tutumuna bakmadan kendi irademizle yürüteceğimiz bir süreçtir. Nasıl başlatırken kimseden izin almadık. Durdurma ya da yürütme konusunda kimsenin tutumuna bunu bağlı kılmayız. Çözüm süreci kararlılıkla devam ettirilecek. Çözüm sürecindeki muhataplar tek eksenli muhataplar değildir. Bütün taraflarla yaptığımız reformlarla toplumsal tabanda da çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Çözüm sürecini herhangi bir şekilde kamu düzensizliğine kanunsuz faaliyetlere bahane ya da gerekçe gibi gösterme çabasına da izin vermeyeceğiz. Kamu düzeni sağlanacak. Çözüm süreci devam edecek" şeklinde konuştu.

"STATÜ DEĞİŞİKLİĞİ HABERLERİNİN ASLI YOKTUR"
Abdullah Öcalan'a resmi müzakereci statüsü verileceği yönündeki iddia ve yorumlarla ilgili sorulan bir soruya Davutoğlu, "Herhangi bir şekilde statü değişikliği gibi bahsettiğiniz tarzda haberlerin aslı yoktur. Gerçekle de bağdaşmaz. Resmi müzakereci vs gibi. Böyle bir şey söz konusu değil. Şu anda her şeyden önce toplumsal dokumuzun ve temsilcilerimizin bu süreci yeniden ve daha güçlü bir şekilde sahiplenmesi önemli. En kısa sürede netice alacak şekilde bu mekanizmaları işletmemiz önemli" diye yanıt verdi.

"SÜRECİ SAHİPLENENLERİ SESİNİ YÜKSELTMEYE DAVET EDİYORUM"
Pazar günü Akil İnsanlar Heyeti ile gerçekleştireceği görüşmenin detayları sorulan Davutoğlu, "Çözüm sürecine ivme katmak bağlamında Akil Adamlar toplantısı için arkadaşlara talimat verdim. Benim de zaten planladığım bir görüşmeydi. Bu pazar birlikte görüşeceğiz. Genelde prensip olarak aynı isimlerden oluşuyor. Bulundukları konum gereği davet edilen isimler varsa o konumda bir görev değişikliği olmuşsa belki o tarz bir değişiklik olur. Onun dışında aynı isimlerle pazar günü istişare edeceğiz. En önemli şey çözüm sürecinde psikolojik boyut. Son şiddet eylemleri ile bu psikolojiyi yok etmek istediler. Psikolojiyi tekrar inşa edebilmek için sadece hükümetin atacağı adımlar yeterli olmaz. Toplumsal duyarlılığın arttırılması için Akil İnsanlar Heyetine ihtiyacımız var. Son şiddet eylemleri bu sürece darbe vurmak istedi. Şimdi bu süreci sahiplenen herkesin açıkçası ortaya çıkmaya sesini yükseltmeye davet ediyorum. Bu sürece inananların çıkıp o şiddeti lanetlemesi ve çözüm sürecinin devam etmesi gerektiği konusundaki iradesini beyan etmesi gerekir" ifadelerini kullandı.

"GÜVENLİ BÖLGELER, ASKERİ DEĞİL İNSANİ BÖLGELERDİR"
Türkiye'nin güvenli bölge talebi ve güvenli bölgenin oluşma koşulları ve basında yer alan güvenli bölge ile ilgili haritalar hakkında değerlendirmede bulunan Davutoğlu, "Basında yer alan bizim güvenli bölge tanımlamamızı sınırlayan ya da onlarla onu ortaya koyan haritalar değil. Üretilmiş haritalardır. Bizim tarafımızdan harita böyledir diye bir tanımlama olmadı. Türkiye'ye dönük olarak mülteci akımlarının olduğu her yerde belli çizgilerde güvenli bölge ihtası gerekli olabilir dedim. Türkiye'ye şimdiye kadar mülteci nerelerden geldi? Tel Abyad'dan geldi. Şimdi nereden geliyor? Kobani'den geliyor. İleride nereden gelebilir. Haseke'den veya başka yerden gelebilir diyerek bir ilkeye dikkati çektim. Güvenli bölgenin insani bölgeler olduğu askeri bölgeler değil de insani bölgeler olduğu bölgeler. Sivil akışlarının olduğu yerlerde sınırlamaya çalışın. Bu harita bizim tarafımızdan herhangi bir diplomatik müzakerede kullanılmış haritalar değil" dedi.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Siyaset