Başbakan gurup taplantısında konuşuyor

  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partısının gurup toplantısında konuşuyor.Başbakan Erdoğan partısının Belediye başkan adaylarını da açımklayacakİşte Başbakan'ın açıklamasından satırbaşları:   3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle şu hususu vurgulamak

Başbakan gurup taplantısında konuşuyor

  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partısının gurup toplantısında konuşuyor.Başbakan Erdoğan partısının Belediye başkan adaylarını da açımklayacak

İşte Başbakan'ın açıklamasından satırbaşları:  

 3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle şu hususu vurgulamak istiyorum. Her insan farklı yaratılmıştır. Parmak izi yüzüyle tavrı düşüncesiyle diğerinden farklıdır. Her insan her can allah tarafından yaratılmış onun takdiriyle vücut bulmuştur.

Standart insan tanımı asla yapılamaz. İnsanları hangi kritere göre olursa olsun, tasnife tabii tutmak en başta yaradana saygısızlıktır. Kadın-erkek arasındaki ayrımcılık dini değerlere de tamamen aykırıdır. 

İnsanlara derilerinin renginden, dillerinden, ekonomik durumdan dolayı farklı nazarla bakmak ne kadar faşizm ise, insanlara bir takım engeller nedeniyle farklı bakmak da o kadar faşizimdir, ırkçılıktır. Normal yada anormal insan yoktur. İnsan vardır, can vardır.

 

İLK ENGELLİ KANUNUNU BİZ ÇIKARDIK

 

“Yaradılanı severim, yaradandan ötürü” Bir başka öğüdünde Yunus şunu söylüyor: “Cümle yaradılmışa bir göz ile bakmayan, halka müderris olsa hakikatte asidir” İşte bu anlayış bizim insan nazarımızı insana bakış çerçevemizi çizen anlayıştır. Her alanda ihmalleri ortadan kaldırırken, normalleştirirken, engelli kardeşlerimiz içinde daha yaşanabilir şehirler sokaklar inşa etmenin mücadelesi içinde olduk.

2005 yılında ilk engelli kanununu biz çıkarttık. Engelliler için yapılacak düzenlemeleri anayasa hükmüne biz bağladık. 2013’te yasa ve mevzuattaki engelli kardeşlerimizi rahatsız eden ifadeleri çıkarttık. Özel eğitim kurumlarında, sınıflarda, engelli öğrenci sayısı buraları özellikle söylüyorum. Birilerinin bu işlerde nasıl istismar yaptığını ortaya koymamız lazım. Bugüne kadar gelen iktidarların istismarları ortadadır.

Özel eğitim kurumlarında, kaynaştırma sınıflarında engelli öğrenci sayısı 2002 yılında 53 bin kişi. Şu anda bu sayı 231 bin kişiye ulaştı. Engelli kardeşlerimizi okullara ücretsiz taşımaya başladık. Şu anda 46 bin kişiyi taşıyoruz. İstihdam noktasında adımlar attık. 2002’de devlette, engelli 5 bin 777 kişi çalışıyordu. Şu anda 32 bine çıktık.

 

ENGELLİDEN ÖĞRETMEN OLMAZ DİYORLARDI, BU YANLIŞI KALDIRDIK

 

Ne diyorlardı biliyor musunuz, engelliden öğretmen olmaz. Biz bu yanlışı kaldırdık. Şu anda bin 312 öğretmen kardeşimiz atandı. Son derece mutlu görevlerine başladılar.

 

2002'DE BİR ENGELLİ AYDA 24 LİRA MAAŞ ALIYORDU

 

2002’de bir engelli kardeşimiz 24 lira. Yanlış duymadınız ayda 24 lira maaş alıyordu. Şu anda engellilik durumuna göre 564-725 lira arasında ödeme yapıyoruz.

Engelli kardeşlerimizin bazılarının bakımının sabır istediğini biliyoruz. Bunun için evde bakım aylığı uygulaması başlattık. Ailelere 403 lira ödemeye başladık. Şu anda 703 lira ödüyoruz. 11 yıl önce 30 engelliye bir bakım elemanı düşüyordu, 6 engelliye bir bakım elemanı hizmet veriyor.

 

AK PARTİ BİNASI ENGELLİLER İÇİN YENİDEN DÜZENLENDİ

 

İnşallah daha da fazlasını yapmaya devam edeceğiz. Her türlü ayrımcılığı engeli ortadan kaldıracağız. Şu anda AK Parti Genel Merkez binası, engelli kardeşlerimiz için yeniden düzenlendi. Kamuda bu düzenlemeleri daha yoğun yapacağız. Özellikle belediye başkanlarımızın, şehirleri engelsiz hale getirmeleri en büyük arzumuz.

Her türlü ayrımcılığı inşallah kaldıracağız. Yeter ki gönüller engelli olmasın. Bir kez daha 3 aralık dünya engelliler gününün hayırlara vesile olmasını diliyorum.

 

CUMHURİYET TARİHİNİN REKORU

 

İhracatımız 13 milyar 798 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam cumhuriyet tarihimiz boyunca tek bir ayda yapılan en yüksek ihracat rakamı. Aylık bazda cumhuriyet tarihinin rekorunu kaydetmiş oldu. aralık ayında da olağanüstü bir durum olmazsa, Türkiye yıllık ihracatta gerileme yaşamayan.

Bir başka önemli rekoru da merkez bankası rezervlerimizde kaydettik. 2002 yılında 27,5 milyar dolar olarak almıştık. Döviz rezervimiz bu yılın Mart ayında 136 milyar dolara ulaşarak tarihinin en yüksek rakamına ulaştı. Şu anda ise merkez bankası döviz rezervimiz 135 milyar doları aşarak, 135 milyar 328 milyon dolara ulaştı. Bu rakam tüm zamanların en yüksek rakamı. Bu güzel gelişmenin de ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

Yeni çıkardığımız bir kanuna da halkımızın dikkatlerini çekmek istiyorum. Evet, 28 Kasım Perşembe günü Tüketici Kanunu Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu kanunla, vatandaşımızın haklarını daha geniş koruma altına alıyor, hak arama yollarını da genişletiyoruz.

Tüketicilerin haklarını aramaları için mahkemeye gitmelerine gerek bırakmayacak mekanizmalar oluşturulan bu kanun da ülkemize hayırlı olsun diyorum.

 

ŞU ANA KADAR 32 ADAYIMIZI AÇIKLADIK

 

Cuma günü Kırklareli, cumartesi Tekirdağ, Pazar günü de Edirne’de olmak üzere üç gün Trakyamızı dolaşacağız. Vatandaşlarımızla buluşacağız. Bu arada yerel seçim adaylarımızı da açıklamaya başladık. Geçen hafta grup toplantımızda burada 10 şehrimizin adaylarını tanıtmıştık. Cuma günü 21 adayımızı açıkladık. Muğla’da teşkilatımızla yaptığımız toplantıda adayımızı tanıttık. Şu ana kadar 32 şehrimizin aday tanıtımlarını yapmış olduk.

 

15 ADAYIMIZI DAHA İLAN EDİYORUZ

 

Bugün 15 şehrimizin daha adaylarını burada ilan ediyoruz. Böylece aday sayısı 47’ye ulaşıyor. Perşembe günü de İstanbul’da toplantı gerçekleştirip adaylarımızı açıklayacağız.

Kasım ayı itibariyle artık 11 yılımızı doldurduk, 12’nci yıldan gün almaya başladık. Hamd olsun Türkiye’ye iz bırakacak eserler ortaya koyduk.

11 yıl boyunca daha ilk günden bugüne kadar milli iradenin güç kazanması için, sadece güç kazanması değil, milli iradenin tam anlamıyla hakim olması için en yoğun mücadeleyi verdik.

Çok büyük projeler inşa edebilirsiniz, okullar hastaneler yollar kurabilirsiniz. Ekonomiyi büyütebilirsiniz. Ancak bundan daha önemli olan, bu inşa ve imar sürecini devamlı kılmak yani sarsılmaz bir istikrarı ülkenize kazandırmaktır.

Biz hepimiz faniyiz, ancak bu ülke insanlık var oldukça var olacak. Eğer biz göçtüğümüzde arkamızdaki eserlerde göçüp gidiyorsa bu sağlam bir zemin inşa edilmemiş demektir. İşte biz bir yandan Türkiye’ye büyük eserler bırakırken, bir yandan da kalıcı olması için sağlam bir zeminde inşa etmenin mücadelesini verdik.

 

BİR DÖNEM CHP HİÇBİR ELEŞTİRİYİ DİKKATE ALMADAN ÜLKE YÖNETMİŞTİR

 

Şunu artık herkesin bilmesi gerekiyor. Bu millet gayri mümeyyiz değildir. Yani millet kendi kararını kendisi vermekten aciz değildir.

Hatırlayın. Bu ülkede bir dönem tek parti yani CHP hiçbir eleştiriyi, hiçbir öneriyi tavsiyeyi dikkate almadan, hiçbir itiraza kulak vermeden ülke yönetmiştir. Millete siz bilmezsiniz, anlamazsınız denilmiştir. Millete devlet yönetmek önemli iştir diyerek karar hakkı tanınmamıştır. Hala halkına bidon kafalı diyen bunlardır. Milletin de bir sözü olduğu kabul edilmemiştir.

1950 – 60 arasındaki çok partili demokratik dönem 27 Mayıs müdahalesiyle rafa kaldırılırken yine millete aynı hakaret yapılmıştır.

12 Eylül 1980’de, 28 Şubat 1997’de aynı şekilde millet tahkir edilmiş, milletin bizati kendisi yok sayılmıştır. Milleti yok sayan tek parti dönemi, müdahale dönemi değildir. Çok partili dönemlerde, kimi çeteler, karanlık odaklar, zümre ve gruplar, bazı sermaye çevreleri millete aynı tahkir edici nazarla bakmış, milletin tercihini yok saymıştır. Bunlar hükümetler kurmuşlardır, istedikleri zaman değiştirmişlerdir

 GAZİ MUSTAFA KEMAL'İN TELGRAFI ÖNEMLİDİR

 Gazi Mustafa Kemal’in 22 Nisan 1920’de çektiği telgrafını ben çok sık hatırlıyorum. Bu telgraf önemlidir. TBMM’nin ne olduğunu, neden açıldığını en kısa açıklayan ifadeye sahiptir.

“23 Nisan 1920’den itibaren bütün sivil ve askeri makamların, bütün milletin başvuracağı merci Büyük Millet Meclisi olacaktır”

Millet adına orada bulunan karar veren vekillerin Türkiye’nin istikametini çizeceği söyleniyor. İşte bu salon biliyorsunuz Türkiye ikili, burası da senatoydu. Biz şu anda senato salonunda AK Parti grubu olarak faaliyetimizi sürdürüyoruz.

BASKI GRUPLARI MECLİS'İN YERİNE GEÇEMEZ

 

Nihayetinde karar verecek olan TBMM’dir. Milletin seçtiği vekillerdir. Meclis’i de hükümetleri de teşkil eden millettir. Millet beğendiğini orada tutar, beğenmediğini de alaşağı eder.

Üzerinde durmak istediğim husus şudur. Milli irade sandığa demokrasiye en çok sahip çıkması gereken bizzat TBMM’dir. Meclis içindeki hiçbir vekil her bir siyasi parti, saygınlığını en üst düzeyde korumalı. Milli iradeye sahip çıkmalıdır.

Eğer bir vekil yada siyasi parti, yetkinin kendisinde değil meclis dışındaki güçlerde olduğuna inanıyorsa, medet umuyorsa, o vekil ve siyasi parti en başta kendisini inkar etmiş olur. Milletten başka sandıktan başka karar mercileri aramak en büyük haksızlık olacaktır.

Medya meclisin yerine geçemez, baskı grupları meclisin yerine geçemez, sermaye meclisin yerine geçemez, çeteler mafyatik örgütler kendilerini meclisin yerine koyamaz, üzerinde göremez. Millet adına karar veremez.

Geçmişte Türkiye’de milli irade, Meclis’in saygınlığını defalarca sarsmıştır. Ama biz buna asla müsaade etmedik. Kurtuluş savaşı günlerde Polatlı’dan top sesleri gelirken, Meclis vazifesini yerine getirmişti.

Bugün de sermayesini manşetlerini kurşun gibi Meclis’in üzerine çevirenlere rağmen Meclis’in ve siyasetin saygınlığından taviz vermeyeceğiz.

Ne elin silahlı terör örgütler, ne çeteler, ne manşetler, ne sermaye çevreleri Meclis’in  çözüm iradesini gasp edemezler. Biz milletin emanetini omuzlarımızda taşıyoruz. Kirli komplolardan, terörist saldırılarından, yurt içi yurt dışında yazılan senaryolarından medet umanlar milletin emanetine ihanet eder. Her meselenin çözüm yeri TBMM’dir.

 

OHAL'İ KALDIRDIK, İŞKENCEYE SIFIR TOLERANS GETİRDİK

 

2002 yılından itibaren temel kanunlarda demokratikleşme yönünde iyileştirmeler yaptık. OHAL’i kaldırdık. 2003’te işkenceye sıfır tolerans getirdik. 2004’te DGM’leri kaldırdık. Ölüm cezasını tamamen ayıkladık. 2005 yılında Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu gibi kanunlar yenilendi. 2007’de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini getirdik. Uygulama imkanı kalmamış kanunları kaldırdık. 2008’de yeni vakıflar kanunu çıkardık, 301. Maddeyi yeniden düzenledik. 2009’da farklı dil ve lehçelerde yayının

2010’da emasya protokolünü kaldırdık. Halk oyuyla anayasanın 26 maddesini değiştirdik. Böylece YAŞ kararlarına yargı yolu açtık. 12 Eylül darbecilerine yargı yolu açtık.2012 yılında liselerde yapılan bazı uygulamaları yeniden düzenledik. İnsan hakları kurumunu kurduk. 2013’te TSK iç hizmet kanunu 35. Maddeyi değiştirdik.

Son açıkladığımız demokratikleşme paketiyle kılık kıyafet yönetmeliğini değiştirdik. Şimdi bu idari kısımlar hallettikten sonra, diğer maddelerin de inşallah adımını atıyoruz. Bunlar sadece örnek. Bunların her biri tarihi reformlardır.

 

TEHDİT EDİLDİK, CİNAYETLER İŞLENDİ

 

Bunlar kolay olmadı. Partimiz kapatılmak istendi. Tehdit edildik, cinayetler işlendi. Faturası bize çıkarılması istendi. Çok kirli tuzaklar kuruldu. Dikkat edin siyaset kurumunun topyekûn itibar kazanmasına da vesile olduk. Biz milletimize inanıyoruz. Allah korusun milleti küçümseyenlerden hor görenlerden değiliz. Tam tersine millet ne derse o doğrudur. Millet doğruyla yanlışı birbirinden ayıracak akla sahiptir. Millet bize oy verse de vermese de doğru karar vermiştir. Bize oy vermeyenleri makarnacı kömürcü bidon kafalı diye sıfatlarla tahkir edenlerden olmadık, olmayacağız.

Milli irade istikrar içinde güven içinde Türkiye’yi büyütmeye devam edecektir. Bize sahip çıkan, bize dualarıyla her an heyecanlı tutan aziz milletimize bir kez daha şükranlarımız ifade ediyorum.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler