Taner Can yaptığı açıklamada, bütün deniz ürünlerinde diğer besinlerde bulunmayan omega-3 grubu tedavi edici asitlerin bulunduğunu kaydetti. Bu yağ asitlerinin vücutta önemli biyokimyasal ve fizyolojik değişikliklere neden olduğu ifade eden Can, "Omega-3 yağ asidi grubunun tedavi edici özelliği ile ilgili araştırmalar devam etmektedir.

Esansiyel besin maddeleri olduğu belirtilen bu yağ asitlerinin migren türü baş ağrıları, eklem romatizması, bazı kanser türleri, yetişkinlerde şeker hastalığı, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları ve bazı alerjilere karşı vücudu koruduğu bilinmektedir" diye konuştu.

Bu çalışmalarının bir çoğunun doğrulandığı ve çeşitli şirketlerin bu yağlardan balık yağı hapları üreterek sattıklarını hatırlatan Can, "Son çalışmalar prematüre bebeklerin dokularındaki bu asit düzeylerinin normal sürede doğan bebeklerden daha az olduğunu göstermiştir. Beslenmelerinde omega-3 yağ asitleri olmayan bebeklerin görme ve sinir dokularının gelişimi yetersizdir.

İnsan sütündeki omega-3 yağ asidinin, balık tüketen kadınlarda en yüksek, vejetaryenlerde en düşük olduğu bilinmektedir. İnsanlar
üzerinde yapılan denemelerde bu asitlerce zengin balık yağlarının kan kolesterolünü (LDL-kolesterol) düşürücü etkisinin tutarlı olmadığı bulunmuştur.

Ancak, kan plazma trigliserid ve çok düşük yoğunlukta lipoprotein (VLDL) düzeylerinde azalma belirlenmiştir. Omega-3 yağ asitleri içeren balık yağları, kardiovasküler hastalıklara karşı koruyucu olan yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) kolesterol düzeyinde artış sağlamıştır" şeklinde konuştu.

Klinik çalışmalarla, balık tüketen insanlarda kalp hastalıklarından ortaya çıkan ölüm oranlarında azalma olduğunu dile getiren Can, şöyle konuştu:
"Haftada en az iki öğün yağlı balık yiyen erkeklerde hiç yağlı balık yemeyen erkeklere oranla iki yıl sonra ölüm oranında yüzde 29 azalma olmuştur. Bu çalışmalara ilaveten balık tüketen insanlarda vücut gelişimi daha iyi olmakta, hiç balık tüketmeyenlere göre daha az kalp hastalığı görülmektedir.

Omega-3 yağ asitleri kalp kasları üzerine doğrudan etki yaparak kan akışı arttırır, damarlarda iyileştirmeler yapar, enfarktüs olasılığını ve şiddetini, kalp fonksiyonlarında tehlikeli olan kimyasal ve hücresel işlemleri azaltır. Balıkta şeker, karbonhidrat yok denecek kadar azdır. Protein açısından ise son derece zengindir. Bu özellikleri nedeniyle son derece sağlıklı bir yiyecektir.

Balık proteinleri vücut dokularının korunması ve gelişmesi için tüm aminoasitleri içerir. Yanlış olmasına rağmen genellikle etin balıktan daha iyi bir protein kaynağı olduğuna inanılır.

100 gr yağlı balık yaklaşık 22 gram, yağsız balık ise 10 gr protein içerir. Balık ayrıca protein bakımından en çok faydanılan besin türüdür. İnsan vücudu proteinin yüzde 93'ünden faydalanır. Bu oran kırmızı etlerde ve diğer beyaz etlerde daha düşüktür."