'Ölürsem organlarımı bağışlayın'

Organ bağışı oranının düşük olduğu Türkiye'de bu sayıyı artırmanın bir yolunun da kişinin yakınlarına organlarını bağışlamak istediğini söylemesi olduğu bildirildi.      Medical Park Göztepe Hastanesi Kompleksi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Serdar

'Ölürsem organlarımı bağışlayın'

Organ bağışı oranının düşük olduğu Türkiye'de bu sayıyı artırmanın bir yolunun da kişinin yakınlarına organlarını bağışlamak istediğini söylemesi olduğu bildirildi.

     Medical Park Göztepe Hastanesi Kompleksi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Serdar Kaçar, yaptığı açıklamada, genel cerrahi uzmanı olmasına rağmen yaklaşık 8 yıldır sadece böbrek nakliyle uğraştığını, bunun nedeninin Türkiye'de 70 bine yakın son dönem böbrek yetmezliği olan hasta bulunması olduğunu söyledi.

     Bu tür hastaların diyalize girdiğini, diyalizin son dönem böbrek yetmezliğinin tedavisi değil bir yaşamı idame ettirme yöntemi olduğunu belirten Kaçar, ''Son dönem böbrek yetmezliğinin tedavisi böbrek naklidir. Bugün diyalize alınacak 100 kişiden 10 yıl sonra 20'ye yakını ayakta kalabilir, oysa 100 kişiye böbrek nakli yaparsanız 10 yıl sonra 75'e yakını ayakta kalabiliyor. Her iki yöntem arasında ciddi bir yaşam farkı var'' dedi.

     Doç. Dr. Kaçar, Türkiye'de 70 bin son dönem böbrek yetmezliği hastası varken geçen yıl sadece 2 bin 500 hastaya böbrek nakli yapıldığını ifade ederek, ''Türkiye'de yapılan böbrek nakillerinin yüzde 70'e yakını canlı vericilerden gerçekleştiriliyor. Oysa kadavra vericisinden bağış fazla olduğu için Avrupa ve Amerika'da canlı verici oranı bu kadar yüksek değil'' diye konuştu.

     Türkiye'de organ bulunamadığı için yılda 10 bin insanın hayatını kaybettiğine dikkati çeken Kaçar, şunları söyledi:

     ''Hayatını kaybedenlerden 6 bin 500-7 bini böbrek beklerken geri kalanları da kalp ve karaciğer beklerken ölüyor. Bu kanser gibi bir hastalık değil yani tıbbın bildiği her şeyi yapıp da kaybettiğimiz hastalar değil bunlar. Tıbbın bildiği bazı şeyleri yapmadığınız hastalar, organ bağışı olmadığı için organ nakli yapıp da hayatını kurtaramadığınız hastalar. Dolayısıyla bu 10 bin kişinin hayatını kurtarmak bizim elimizde.''

     Doç. Dr. Kaçar, organ bekleyen 10 bin kişi içinde böbrek yetmezliği olanların diğer organ bekleyenlere göre daha şanslı olduğunu, çünkü diyaliz gibi bir hayatı idame ettirme yöntemleri bulunduğunu belirterek, ''Yoksa kalp nakli gereken, nispeten karaciğer nakli bekleyenler organ bağışı olmadığı zaman maalesef ölecekler. Bunları dikkate alarak organ bağışını düşünmeli ve ona göre karar vermeliyiz'' dedi.

     Organ bağışı konusunda yürütülen kampanyaların faydasını gördüklerini ancak yetersiz olduğunu kaydeden Kaçar, ''Çok basit bir yolla yılda 10 bin kişinin hayatını kurtarmak bizim elimizde. Organ bağışı kararını sağlıklıyken vermek ve bunu sözlü olarak söylemek lazım ki sonrasında yakınlarımızı zor durumda bırakmamış olalım'' diye konuştu.

     -''Çocuğun sözlü vasiyetini ailesi yerine getirdi''-

     Organ Nakli Koordinatörü Dr. Süleyman Tilif de organ bağışına ilişkin dinin bir engel olduğunun söylendiğini ancak dinin hiçbir zaman bir engel olarak karşılarına çıkmadığını belirterek, organ bağışı sayısının 2000'de 110 civarındayken geçen yıl 246 olduğunu ifade etti.

     Dr. Tilif, bu oranın yüksek göründüğünü ancak sayısal olarak çok az olduğunu ifade ederek, ''Organ bağışı konusunda 'Organlarımı bağışlarsam bana iyi bakılmaz mı, ya trafik kazası geçirirsem organlarım alınır mı' gibi düşünülüyor. Bir kere bu organların başkasına nakledilmesi, hayat verebilmesi için mutlaka yoğun bakım koşullarında makine ve ilaç desteği lazım. Bu organların başka bir insanda çalışabilmesi için de iyi bakmamak değil tam tersine o kişiye çok iyi bakmak lazım'' dedi.

     Kişilerin organ bağışı konusunda vasiyette bulunması gerektiğini söyleyen Dr. Süleyman Tilif, şunları kaydetti:

     ''Samsun'da geçen yıl bir ilköğretim okulunda çocuklara organ bağışı konusunda bilgi verildi. Çocuklardan biri akşam eve gidince annesine 'anne ben ölürsem bugün söylediler organ bağışı yapılıyormuş, benim organlarımı bağışlayın' diyor. Acı bir tesadüf çocuk iki ay sonra bir trafik kazası geçiriyor ve beyin ölümü gelişiyor. Çocuk sadece bunu dediği için organları ailesi tarafından bağışlanıyor. Çocuğun sözlü vasiyetini ailesi yerine getirdi. Dolayısıyla o söz çok önemli ve organ bağışında bulunmak isteyen herkesin yakınlarına bu durumu sözlü olarak bildirmesini istiyoruz. Organlarınızın bağışlanmasını isteğinizi yakınlarınıza söyleyin, çünkü bu bizim toplumumuzda vasiyet anlamına geliyor ve bu söz çok önemli.''

 

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler