Meme Kanseri nedir? Meme kanserinin belirtileri, evreleri, nedenleri ve tedavisi

İmperial Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Yusuf Ziya Yamak, Meme kanseri ile ilgili detayları anlattı. Meme Kanseri nedir? Meme kanserinin belirtileri, evreleri, nedenleri ve tedavisi. İşte detaylar…

İmperial Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Yusuf Ziya Yamak Haber61 TV’de ekranlara gelen “Şifa Olsun” programında Kanser Cerrahisi ve Meme Kanseri ile ilgili bütün detayları anlattı. Meme Kanseri nedir? Meme kanserinin belirtileri, evreleri, nedenleri ve tedavisi ile ilgili tüm detaylar haberimizde.

Kendisi hakkında bilgi veren Op. Dr. Yamak, “1982 yılında Hacettepe Tıp Fakültesini bitirdikten sonra mecburi hizmet olarak Sivas Divriği Sağlık Ocağı, daha sonra ihtisas Erzurum Atatürk Üniversit6esi Tıp Fakültesi, 2 yıllık bir Ordu Devlet Hastanesi, Trabzon Numune Hastanesinde 30 yıllık bir meslek hayatında sonra özel hastaneye transfer olma durumu oldu. 15 gündür de İmperial Hastanesinde göreve başladık. 1990 yılından beri genel Cerrahi Uzmanı olarak görevimi ifa ediyorum. Bu süre zarfında değişik hastalıkları karşılaşma durumumuz oldu. İyileşenler ve sağlığını kaybedenler oldu ama elimizden geleni yapmaya çalıştık” dedi.

Meme Kanseri nedir? Meme kanserinin belirtileri, evreleri, nedenleri ve tedavisi

Op. Dr. Yusuf Ziya Yamak şunları söyledi;

KANSER CERRAHİSİ NEDİR?

Kanser cerrahisi, kanser olan dokunun sağlıklı vücuttan temizlenmesi demek. Bu ne kadar erken dönemde yapılırsa o kadar başarılı, ne kadar geç dönemde yapılırsa o kadar başarısız. Hiç yapılamadığı dönemdeler oluyor. Kanser, pek çok türünde olduğu gibi çok sinsi seyreden bir hastalık olduğu için bizim onu yakalamamız, ancak tarama yöntemiyle yada tesadüfen olabiliyor. Ne kadar erken yakalayıp, kanserli dokuları hastanın vücudundan temizlersek hastanın sağlığına katkımız oluyor. Kanser cerrahisinde de değişiklikler olamaya başladı. Laparaskopik cerrahiler girdi, tarama yöntemleri değişti. 30-40 sene önce “açıldı, kanser olduğu görüldü, kapatıldı” gibi tanımlar vardı. Artık onlar olmuyor. Artık ameliyat öncesi yapılan tetkiklerle, hastaya ne kadar faydamız olacağını görebiliyoruz. Ona göre bir planlama yapıyoruz.

KANSER CERRAHİNİ HANGİ TÜRLERE UYGULANIYOR?

Kan kanseri dediğimiz Löseminin cerrahisi yok. Lenfoma dediğimiz lenfoma kanserinin de cerrahisi yok. Her kanserde uygulanmıyor ama organlarda oluşan tümoral kitlelerde, kanserli doku oluştuğu organların fonksiyonlarını bozuyorsa ve doku temizlenip daha sağlıklı bir hayata kavuşulacaksa uygulanıyor.

KANSER CERRAHİSİ YÖNTEMLERİ

Açık cerrahi olabiliyor. Kapalı dediğimiz Laparaskopik cerrahi olabiliyor. Burada maksat, kanserli dokuyu geniş bir şekilde, yayılabileceği kan ve lenf damarları ile birlikte temizlemek. Bazen erken dönemde olsa bunu başarabiliyoruz, geç dönemde olursa başaramıyoruz. Her hastaya uygulanan cerrahi yöntem farklılık gösterebiliyor. Mide, meme, kolon kanserinde tanı aynı fakat uygulanan cerrahi yöntemler, ilaç veya radyoterapi farklı olabiliyor.

MEME KANSERİ NEDİR?

Meme kanseri, adı üstünde memenin içyapısında oluşan kanser türü. Hücre yapısının bozularak anormal, istilacı bir hücre yapışına girmesi ve kendi organını bozduğu gibi yayılım göstererek diğer organların da yapısını bozarak organizmayı öldüren bir hastalık. Meme denilince kadınlar akla geliyor ancak erkeklerde de meme kanseri olabiliyor. Erkeklerde de meme dokusu olduğu için az olmakla birlikte meme kanseri olabiliyor. Meme kanseri M.Ö. 2500’lü yıllara kadar dayanan, o dönemlerde tedavi edilmez olduğu düşünülen ve meme kanserinin tedavisinin 18-19. Yüzyıllara kadar geldiği ve o dönemlerde öldürücü olduğu kabul edilebilen bir hastalık. Meme kanseri, bizim toplumumuz için utanma, saklanma gibi sosyal sebeplerden dolayı gizlendi. Pek çok kadın oluşan kitlenin kanser olabileceğini düşünmedi. İşin içinde bilgi eksikliği, sosyal yapının gerekleri vardı ve çok sayıda kadın bu hastalıktan hayatını kaybetti. Son zamanlarda meme kanserinden ölüm oranları çok düşük.

MEME KANSERİNİN BELİRTİLERİ

Meme kanserinde belirti olarak kitle oluşuyor. Kitle olmayan koltuk altına yayılmış kanser türleri de var ama genel de kitle ile ortaya çıkıyor. Hastanın el ile kontrolünde, memesinde daha önce olmayan bir kitlenin eline gelmesi. Her kitle kanser değildir. İyi huylu olanları var, enfeksiyona bağlı olanlar var. Bunu vatandaşın anlaması zor. Muayene sonucu hekimlerin tanıyabileceği, hatta hekimlerin bile zaman zaman tanımakta zorluk çektiği bir kitle. Genelde memede ağrısız bir kitle oluşması kanserin bulgusu. Memenin cilt derisinin bozulması, “portakal kabuğu” dediğimiz farklı bir yapının ortaya çıkması. Yapısının, görünümünün bozulması, renk değişikliği olması belirtiler arasında.

MEME KANSERİNİN EVRELERİ

Meme Kanserinin patolojik evreleri var ancak bunlar daha çok doktorların tedaviyi planlaması için belirlediği kriterler. Hastaları çok fazla ilgilendirmiyor. Memede olması, 2 cm’in altınla olması, koltuk altına yayılmış olması, kemik, karaciğer, akciğere yayılmış olması evreler olarak bakılabilir. Genelde bizim istediğimiz dönem, memede kitlenin 2cm’nin altında, küçük, koltuk altındaki bezlere yayılmadan yakalanmış olması evre bir dediğimiz dönem. En kötüsü, evre 4 değdiğimiz Kemiğe, karaciğere, akciğere ve nadir de olsa beyne yayılmış olması. 2 ve 3. evre, memedeki kitlenin büyüklüğü, koltuk altındaki lenf bezlerinin sayısı ve büyüklüğü ile ilgili değişen evreler.

MEME KANSERİNİN NEDENLERİ

Meme kanserinin genetik özelliği var. Ailesinde kan bağı olan kadınlarda Anne, hala, teyze, anneanne, babaannede meme kanseri varsa, o insanlar olmayanlara göre 7-8 kat daha fazla risk altında. Çok erken dönem adet görme, yada çok geç dönem menopoza girerse, bu dönemlerde meme daha fazla östrojen hormonuna maruz kaldığı için daha fazla risk taşıyor. Halk arasında daha fazla doğum yapmış, emirmiş kadınlarda azda az görülür diye bir inanış var. Bu doğru, hamilelik ve lohusalık dönemi boyunca östrojen hormonu azaldığı için risk de azalıyor. Ne kadar geç adet görmeye başlar ve ne kadar erken menopoza girmeye başlarsa daha az görülüyor. 50 yaşında bir kadının meme kanserine yakalanma riski yüzde 20 iken, 70 yaşında bir kadının yakalanma riski yüzde 15’e kadar düşebiliyor. Bunun dışında obezite etkili, aşırı yağlı beslenme etkili, radyasyona maruz kalma gibi. Akciğer kanseri olduğu, radyoterapi uygulandı, meme radyasyona maruz kaldı. Bu da meme kanserini tetikleyebiliyor.

MEME KANSERİ TEDAVİSİ

Meme kanseri tedavisinde çok farklı yöntemler var. Hastaya yönelik tedavi planlaması yapılıyor. Meme bir kadının kimliğini taşıdığı bir organ. Dış görünüşün önemli bir simgesi. 40 yaşındaki bir kadının memesini almayı planladığınız zaman estetik olarak bir bozukluk yaratıyorsunuz. Bu nedenle meme kanserinin evresine göre, hastanın yaşına göre, kanserin tipine göre, patolojik tanısına göre bir tedavi planlanıyor. Bunlar cerrahiyi de etkiliyor, radyo terapiyi de etkiliyor. Meme cerrahisi 18. Yüzyılda başladı. Meme dokusu alınıyor, koltuk altındaki lenf bezleri temizleniyor, omuzun hareketini sağlayan kaslardan bazıları çıkarılıyor. Büyük ve geniş bir cerrahi uygulanırken giderek memeyi korumaya yönelik cerrahiler ortaya çıkmaya başladı. Meme kanseri tanısı konulduktan sonra her hataya ayrı bir tedavi planlanıyor. Mesela, kitle küçük sadece memede var. Kitle alınıp, tanıya göre ilaç ve radyoterapi tedavisi yapılabiliyor. Veya sadece meme ve koltuk altındaki bazı lenf bezleri alınarak yapılabiliyor. Veya meme alınıyor, koltuk altındaki lenf bezleri tümüyle temizlenebiliyor. Bazılarında estetik açıdan meme iç dokusu boşaltılıyor ve slikon yerleştirilebiliyor. Bunların hepsi hastanın durumuna göre, patalojik sonucuna göre, hastanın yaşına göre değişebiliyor. 25-30 yaşındaki bir kadının, tek meme ile aynaya baktığındaki psikolojisini düşünün. Tıp bunlara da çare bulmaya çalışıyor. Slikonla, yada çok fala risk faktörü varsa, riske girmeden iki memeyi de boşaltıp slikon konması da yapılabiliyor. Standart bir tedavisi yok.

“ŞÜPHELİ BİR BULGUDA İHMAL ETMEDEN SAĞLIK KURULUŞUNA BAŞVURUN”

Op. Dr. Yusuf Ziya Yamak, vatandaşlara tavsiyelerde bulunarak, “Ailesinde risk faktörü olan, meme kanseri tanısı konulmuş, ameliyat olmuş kişiler varsa, 30-35 yaşından sonra rutin olarak ayda bir kendi muayenelerini yapsınlar. 50 yaşından sonra tarama yöntemiyle mamografi veya ultrasonografi yapılsın. Genç yaşa mamografiyi önermiyoruz. Gençlerde meme dokusu daha yoğun olduğu için mamografinin etkisi azalıyor. Ultrason çekilebilirler. Ama kendi organlarını tanırlar. Kendi kontrollerini yapabilirler. Farklı bir şey bulduklarında hastanelere müracaat ederler. Şüpheli bir şey bulduklarında ihmal etmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmalarını tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler